"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Asla çiğnenemeyecek temel hukuk prensipleri

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Ekim 2017, Perşembe 17:30
Ceza hukukuna gerek başta İslam olarak semavî dinlerin getirdiği, gerekse insanlığın asırlara yayılan tecrübe birikimiyle ve ortak akılla geliştirdiği bazı temel prensipler var ki, hiçbir hal ve şartta ihlal edilmeleri söz konusu olamaz ve düşünülemez bile.

Bunların başında masumiyet karinesi denilen ilke geliyor. Kişi, suçluluğu kesinleşmiş mahkeme kararıyla hükme bağlanıncaya kadar masumdur. Kimse suçsuzluğunu ispatlamak gibi bir zorlamaya maruz bırakılamaz. İspat yükümlülüğü, suçun varlığını iddia eden kim ise ona aittir.

Bir diğer prensip: Savcılar soruşturdukları olay ve kişide, aleyhteki deliller kadar lehtekileri de dikkate almalıdırlar.

Bir başkası, Kur’an’ın beş ayetiyle vurguladığı “suç ve cezanın şahsîliği.” Suçu kim işlediyse cezasını o çeker. Birinin hata ve suçundan başkası, ailesi, yakınları, arkadaşları... sorumlu tutulamaz.

Bu itibarla, toplu ve kitlesel cezalandırmaların hukuk devletinde yeri yoktur.

Keza kanunda açık tarifi olmayan bir suç ihdas edilemez. Hele ceza hukuku belirsizliği asla kaldıramaz. Suçlamalar kanunun temel hukuk ölçülerine göre tanımladığı kriterlere uygun olmalıdır. Yargı, döneme ve rüzgâra göre değişen siyasî ve konjonktürel kıstaslarla çalışamaz.

Mahkemeler MGK, MİT, hükümet, şu ya da bu bakanlık veya Cumhurbaşkanlığı gibi, devletin diğer kurumları tarafından yönlendirilemez; takip altında tutulamaz; baskı altına alınamaz; talimat, telkin, tavsiye veya uyarılara muhatap kılınamaz.

Hâkim güvencesi, yargı bağımsızlığının en önemli şartlarından biridir. Hâkim ve savcıların azli, dahası gözaltına alınıp tutuklanması, ancak şartları tahakkuk ettiğinde işletilecek prosedürlere tâbi iken, bunların tamamı bir kenara itilerek binlerce hâkim, savcı ve yanı sıra avukatın derdest edildiği bir tablo karşısında “Herşey hukuk içinde yürüyor” söylemlerinin asla inandırıcılığı olamaz.

Yargılamalar devam ediyorken savcı ve hâkim rolünün bu süreci yönlendiren birtakım güçlerin kontrolündeki medya tarafından üstlenildiği bir işleyişten adalet çıkmaz.

Bu vahim gidişat daha fazla sürdürülmeden artık tersine çevrilmeli.

***

- Fazlasıyla uzayan haksız tutuklulukları artık sona erdirin. Hem de bir an önce. Geciktiğiniz her saniye vebalinizi katmerliyor.

- Halkın seçtiği başkanların lider iradesiyle istifaya zorlanmasıhttp://www.yeniasya.com.tr/video/halkin-sectigi-baskanlarin-lider-iradesiyle-istifaya-zorlanmasi_445159

- Yenilenen Ankara büromuzdaki İttihad’ın 50. yıl programı da çok şevkli ve coşkulu bir atmosferde gerçekleşti. Katılan herkese teşekkürler.

Okunma Sayısı: 7058
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    26.10.2017 18:11:48

    'KİM DUYACAK SESİMİZİ,Sesinizi öyle bir zat,öyle bir kudret,öyle bir adili-hakim duyuyorki faniler duymasada,fenalar zulmüne devam buyursa da asıl hüküm O 'nun.O na teslim olan herkese dayanır,katlanır,O na teslim olmayan ise herşeye kul-köle olur.

  • Ahmet

    26.10.2017 15:08:27

    Sabret ki her şey hissettiğin gibi oIsun. Sabret ki her şey gönIünce oIsun. MevIana Sözü. Şule kardeş ALLAH BÜYÜKTÜR. Ayrıca, Kazım Bey'e Teşekkürler.

  • Gündüz Alp-2

    26.10.2017 14:29:30

    Siyasilerin yargı üzerinde oluşturdukları baskı ve korku, maalesef onların "yanlış karar" almalarını ve neticede adâletin zulme dönüşmesini netice vermektedir. "Asla çiğnenemeyecek temel haklar"ın çiğneniyor olması bize, yargının tarafsız ve bağımsız davranamadığını söylüyor. Bu davranış "iradi gibi" görünse de öyle olmadığı, haksız, hukuksuz ve keyfi uygulamalar bize, üzerlerinde siyasal bir baskının var olduğunu gösteriyor. Hukukun paspas edildiği bu vahim ötesi gidişat durdurulmalıdır. Bu da öncelikle yine yargının adil, cesur ve vicdanı hür "doğru" kararlarıyla olacaktır. Olmaması için bir sebep de yoktur. Yeter ki bu cesareti gösterebilsinler.

  • Gündüz Alp-2

    26.10.2017 14:17:49

    Yine Yeni Asya'nın 28 Aralık 2015 tarihli nüshasında, "Prof Dr. İzzet Özgenç hukuk dersi verdi" başlıklı haberinde, "hâkimlerin verdiği yanlış kararlar ve siyasilerin kamu görevlileri üzerindeki baskısını sert sözlerle" eleştirdiğine dair haberini bir kez daha okumamız icap ediyor. Demek siyasilerin bilhassa yargı üzerinde oluşturdukları baskı ve korku maalesef onların

  • Gündüz Alp

    26.10.2017 14:09:06

    Yeni Asya'nın bugünkü manşeti sizin yazınızda ifade ettiğiniz hususu teyit eder mahiyettedir. Manşet:"İDDİANAMELER HUKUKEN AYIPLI!" Kim söylüyor? TCK'nın mimarlarından Prof. İzzet Özgenç. İşte böyle bir adli mekanizma içinde yargıçların, bahsini ettiğiniz, evrensel hale gelmiş "temel hukuk prensiplerini" alenen ve resmen çiğnemesinden daha tabii ne olabilir? Asıl ve acı olan mesele şu ki; yargıçların, temel hukuk prensiplerini "çiğneyebilme irade ve cesaretini" nereden ve kimden almış olduğudur? "OHAL!" deseniz, OHAL'in zaten hukuki olarak savunulacak bir tarafı yok. Geriye tek şey kalıyor, siyasal iradeden kaynaklanan baskı ve korku. Fakat yargıçlar âdil, cesur ve özgür bir vicdana sahip erdemli kişiler olmalılar ki, adâlet tecelli etsin. Böyle yargıçların var olduğuna inanmak istiyoruz.

  • Şule

    26.10.2017 10:41:25

    Ağlasam mı gülsem mi bilemedim. Eşim tutuklu ve 15 aydır yaşadığım gerçekler: 1. Suçsuzluğu ispatlanıncaya kadar suçludur. Üstelik bu cümleyi en üst makam ekranlardan söyledi. 2. Lehte delil diye bir durum zaten söz konusu değil. Ben yaptım, söyledim oldu bitti. 3. Toplumdan iki çocuğumla beraber biz tecrid edildik. Bana görev için pasaport bile vermediler. Geçen yıl hak kazanmama rağmen görevlendirme olmadı. 4. Dershaneye gitmenin, okullarda öğretmen olarak çalışmanın, bankada hesabının olmasının, digitürk aboneliğinin iptal ettirilmesinin suç olduğunu, eşimin tutuklanmasından 7 ay sonra hazırlanan iddianame ile öğrendik. 5. Hakim "bunlar zaten suçlu, biz bunlara ne yaptık da ülkeye bu zararı verdiler, buraya yolu düşen herkes en üst seviyeden cezayı alacak" prensibi ile hareket ediyor. KİM DUYACAK BİZİM SESİMİZİ?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı