Hafta sonu Almanya’daydık. Ülkenin tarihî şehirlerinden Nürnberg’e yakın Ansbach kasabasında organize edilen bir programda okurlarımızla bir araya geldik.
Nürnberg başta olmak üzere Münih, Augsburg, Köln, Bonn, Avusturya ve İsviçre’den okuyucularımızın katıldığı programın ana konusu meşveretti. İstişarenin temel prensip ve yöntemleri ile uygulamada karşılaşılan problemleri ve çözüm yollarını müzakere ettik.
Bilhassa Üstadın “Haklı şûra ihlas ve tesanüdü netice verir” sözü ışığında konunun değişik boyutlarını daha iyi anlamak ve hizmetin akışı içinde oluşan tecrübe birikimini dikkate alarak meşveretleri daha verimli hale getirmek için yapmamız gerekenleri görüştük.
Türkiye’de olduğu gibi, Avrupa’daki okurlarımızın da yıllar içinde meşveret sistemini kurumsallaştırma noktasında çok önemli mesafeler aldıklarını öteden beri yakînen biliyorduk.
Bu gidişimizde, bu sürecin daha da olgunlaşarak devam ettiğini görme imkânı bulduk.
Avrupa’nın gelişmiş ve ileri demokrasi standartları içinde yaşamaya alışmış olan Avrupalı okurlarımız, bulundukları ülkelerdeki hizmetlerini bu standartların oluşturduğu hür ortamda sürdürürken, meşveretlerini hürriyet-i şer’iye çerçevesinde sistemleştirerek, aynı zamanda çok orijinal bir sentezi de başarıyorlar.
Bunu, Risale-i Nur’da detaylarıyla izah edilen şûra prensiplerini modern demokrasi yöntemleriyle harmanlayarak gerçekleştiriyorlar.
Ve bunun sonucu olarak, zaman zaman Türkiye meşveretlerine de çok ciddî ve pozitif katkılarda bulunuyorlar. 2000’li yılların ortalarında seçilmiş temsilcilerden oluşan geniş bir heyetle gelerek, o zaman gündemde olan bazı kritik konuların müsbet bir zeminde çözümüne sağladıkları katkı, bunun yakın dönemde yaşanan çok güzel örneklerinden biri.
Son yıllarda, meşveretlerde konuşulanların eyleme ve aksiyona yansıması konusunda yer yer gözlenen “duraksama”nın aşılması, yine istişare zeminlerinde dile getirilen tesbit ve tekliflerin hayata geçirilmesiyle mümkün.
Bu noktada ortaya konulan irade, inşaallah şahs-ı manevînin haklı şûralarla güçlenen ihlas ve tesanüdü ile müsbet neticeler verecek.
Böylece, hizmet çarklarının yeniden hızlanacağı ve hep birlikte yeni hedeflere doğru yürüyeceğimiz dinamik bir süreç başlayacak.
Ansbach buluşmasında da, erkekleri ve hanımlarıyla yeni hizmet hamlelerine hazırlanan Nürnbergli okuyucularımızın heyecan ve şevkinde de bunun ümit verici işaretlerini sezdik.
tweet 1: AYM devlet tekeli maddesini iptal ederse, Risale-i Nur'u basım yetkisini Diyanet'e veren hükümet kararnamesi hükümsüz kalacak. Buna dikkat!
tweet 2: Risale basımıyla ilgili bu yeni belirsizlik sürecinde Diyanet'in, neşir hakkını bazı tekelci gruplara devretmemesini diliyor ve bekliyoruz.
tweet 3: Mehmet Görmez Hoca “Diyanet olarak risaleleri biz de basacağız, ama tekelimize almayacağız, çünkü Risale-i Nur ümmetin malıdır” demişti.