"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa Kültür Mirası ve İslam

Kâzım GÜLEÇYÜZ
18 Ekim 2018, Perşembe
Önceki akşam AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ve eşi Ms. Marilena Georgiadou-Berger’in davetiyle, 2018 Avrupa Kültür Mirası Yılı kapsamında hazırlanmış olan “Seeds (Tohum)” belgeselinin Venedik Sarayındaki özel gala gösterimine katıldık.

Öncelikle itiraf edelim: Bu yılın Avrupa Kültür Mirası Yılı olduğunu orada öğrendik.

Bunun sebebi bizim dikkatimizden kaçması mı, yoksa konunun kamuoyuna mal edilememiş olması mı deyip devam edelim.

Galası yapılan belgeselde, buğday tarımının Kuzey Mezopotamya bölgesinde başlatılıp oradan Akdeniz ve Trakya yoluyla Avrupa’ya taşındığı anlatılıyor. Bölgenin belli başlı arkeolojik kazı bölgelerindeki bulgular ve bu kazıları takip eden değişik ülkelerden uzman isimlerin anlatımları eşliğinde.

Buğday başağındaki tohum, toplumlardaki tarım, yerleşim, şehirleşme, ticaret gibi gelişmelerin çıkış noktası olarak niteleniyor.

Ve ekmeğin bile çıktığı yer olarak Kuzey Mezopotamya, yani Güneydoğu Anadolu ile Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’nin, yüzyıllara yayılan bir süreçte Avrupa’yı da derinden etkileyen bir “medeniyet beşiği” olduğu gerçeği, bu arkeolojik verilerle de teyid ediliyor.

Berger de konuşmasında bunu ifade etti.

Bu tesbitlerle ortaya konulan gerçeklerin diğer bütün boyutlarıyla birlikte bölge ve Avrupa halklarının gündemine taşınıp zihinlere iyice nakşedilmesi lâzım ki, bilgisizliğe dayalı önyargı ve çatışmalar sona erdirilebilsin.

Diğer boyutlar deyince altını çizme gereği duyduğumuz birkaç hususu ifade edelim.

Birincisi, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Avrupa’nın üstadı” olarak vasfettiği Endülüs İslam devletinin, bugünkü Avrupa medeniyetinin oluşumuna sağladığı tarihî katkılar.

Nobel ödüllü ilk Müslüman olan Pakistanlı fizikçi Prof. Abdüsselâm, 13. yüzyılda Endülüs’teki ilim merkezlerinde Suriye, Mısır, İran ve Afganistan’ın yanı sıra İskoçya ve İskandinavya’dan da bilgin ve öğrencilerin buluştuğunu yazarken bu gerçeğin bir örneğini vermişti (İdealler ve Gerçekler, s. 120).

Ve İsveç’in eski İstanbul Başkonsoloslarından Ingmar Karlssson’un sözleri: “İslamın yeşil rengini dışlayan bir AB düşünülemez. AB, Elhamra modeline benzer bir toplum yapısı oluşturmalı.” (İslam ve Avrupa, s. 10)

***

Kitap fuarları

http://www.yeniasya.com.tr/video/kitap-fuarlari_475797

Okunma Sayısı: 2087
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-4

    18.10.2018 10:03:49

    Bugün sayın Çakır'ın yurt dışında da yaşayan bir romancının izlenimlerinden "Bize ne oldu?" sorusunun cevabını arıyor. Maddi anlamda bir kriz yaşadığımız şu günlerde maneviyatımızın iyi olduğu da söylenemez. "Sebep olan yapan gibidir" gerçeği önümüzde duruyor. Sayın Battal da "Çıtırdıları duyuyor musunuz?" başlık bugünkü yazısında aynı yaraya parmak basıyor. Bir gazetecinin "Böyle mi olacaktı?" demesinden hareketle ahvalimizi beyan ediyor. Yani hem "Bize ne oldu?" hem "Böyle mi olacaktı?" sorusu, gidişatın hiç de iç açıcı olmadığını ifade eden sorular ve beyanlar. Demek ki siyasal, sosyal/toplumsal ve ekonomik hayatta yitirdiğimiz nice güzelliklerin sonucudur şu yaşadığımız olumsuzluklar. Mesela ülkeden demokarsi ve hukuku kovduk. Hem mesela, dilimizden nezaket ve nezaheti kovduk. Hem mesela toplumsal/sosyal hayattan şefkat ve merhameti kovduk. Ki "ağaç kökü yesinler" sözü (merhametsizliğin) yansımasıdır. Biz bu değildik.

  • Gündüz Alp-3

    18.10.2018 09:41:53

    Şunu da ifade edelim ki,ülkemizde demokrasi ve hukuku AB için değil kendi vatan ve milletimiz için istiyoruz. Günümüz dünyası ittifaklar (şahsı maneviler) çağı olması sebebiyle, medeniyetin mehâsini olan evrensel ortak insani değerlerin tesisi ancak böyle birliktelikler sayesinde olabiliyor. Çünkü şu özgürlük yüzyılında bile hâlâ demokrasi ve hukukun üstünlüğünden asla hazzetmeyen güçler bulunmaktadır. Bu güçlerin şerrinden emin olmanın yolu da yine AB gibi ittifaklar içinde yer almakla mümkündür. Belki AB'ye mecbur ve mahkum değiliz ama her iki taraf (AB ve Türkiye) için de sayısız menfaatler vardır. AB, Birinci (olumlu) Avrupa'yı temsil ediyor. Ve Birinci Avrupa'nın (maddi) dünyası için de İslama ihtiyacı vardır. Hem doğru İslamın ve İslamiyete layık doğruluğun devasa bir birlik içinde gösterilmesi de bu sayede mümkün olacaktır. Böyle bir olay İslamofobinin bitmesi anlamına gelecektir. Yani hangi yönden bakarsak bakalım, lehinize güzel sonuçlar verebilecek bir birlikteliktir AB.

  • Gündüz Alp-2

    18.10.2018 09:16:57

    Hem bilinen bir başka gerçek de renklerin dili ve anlamıdır. İsveçli eski Başkonsolos da buna atıfla "İslamın yeşil rengi" diyor. Yeşil hem bereket hem huzur ve güvenin hem özgürlük ve barışın rengidir. Yani İslamın mana ve muhteviyatına uygun bir renk. İslam AB'ye muhtaç değilse de AB, her yönüyle İslama muhtaçtır. Bir demokrasi, hukuk ve medeniyet projesi olarak gördüğümüz AB'ye maneviyatta muhtaç olduğumuz için değil, evrensel hale gelmiş demokrasi, hukuk, hürriyet, adalet, insan hakları...ilkeleri ülkemizde de tam ve kamil anlamda tesis etmek için istiyoruz. Belli ki biz bunları kendi istek ve irademizle tahakkuk ettirme becerisini bir türlü gösteremiyoruz. Harici bir destek ve tazyike ihtiyacımız vardır. Bu da şu anda AB'dir.

  • Gündüz Alp

    18.10.2018 09:04:48

    Sayın Güleçyüz, yazınız için bilhassa teşekkür ederim. Çünkü öteden beri söylenen "bizi din geri bıraktı "sözüne bir nebze de olsa cevap teşkil edebilecek güzel tespitler. Demek, şu tarihi gerçekler, medeniyetin beşiğinin Batı'dan ziyade Doğu'da olduğuna işaret ediyor. Bediüzzaman'ın "Avrupa'nın üstadı" olarak ifade ettiği Endülüs gibi. Bugünkü Avrupa, medeniyeti o günkü Endülüs'e borçludur. Ve eski İsveç İstanbul Başkonsolosunun sözleri bu gerçeği özetler mahiyettedir: "İslamın yeşil rengini dışlayan bir AB düşünülemez. AB, Elhamra modeline benzer bir toplum yapısı oluşturmalı." Maalesef, AB'ye girişimizi istemeyen İkinci Avrupalılar olduğu gibi "onlar ortak biz pazar" diyerek bizden de (geçmişte) sıcak bakmayanlar olmuştur. Bugün de bu zihniyetin farklı yansımalarını bilhassa iktidar cenahında görmekteyiz. İslam, evrensel bir din olarak insanlar için gelmiştir. AB bundan müstağni kalamaz. En bildik ve yaygın anlamı da "barış"tır. Dünyanın ve insanlığın en muhtaç olduğu şey yani.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı