"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Başkanlık kılıfında teknokrat kabinesi

Kâzım GÜLEÇYÜZ
22 Şubat 2017, Çarşamba
Ülkenin içte ve dışta onca zorlu problemi varken ve izlenen tartışmalı politikalarla bunlar yer yer daha da kronik hale getirilip üstlerine yeni yeni sorunlar eklenirken hepsi bir kenara itilip en önemli ve âcil mesele olarak gündeme dayatılan sistem değişikliği için iktidar sözcülerinin seslendirdiği başlıca argümanlardan biri “Bütün vesayetler ortadan kalkacak” iddiası.

Onlara göre, yürütme yetkisi tümüyle halkın seçtiği cumhurbaşkanına verilmek suretiyle, parlamenter sistemde şimdiye kadar seçilmiş hükümetlere takoz koyan, icraatlarını frenleyip engelleyen mekanizmalar bertaraf edilecek. Ve bürokratik oligarşi tarihe karışacak.

Peki, bu iddialar ne ölçüde gerçek?

İşin aslına bakılırsa, yeni sistemle öngörülen cumhurbaşkanı kabinesinin teşekkül tarzı dahi yeni bir bürokratik vesayet odağının oluşturulduğunu haber veriyor.

Cumhurbaşkanının Meclis dışı isimlerden veya hükümete alınırsa vekillik sıfatı düşecek isimlerden kuracağı kabinenin Meclisle doğrudan bir iletişim ve irtibatı olmayacak. Hiçbirinin siyasî sorumluluğu yok. Milletvekilleri bu kişileri denetlemek ve gereğinde hesap sormak şöyle dursun, sual yöneltme hakkına dahi sahip olmayacak.

Böyle bir modelin, darbe ve ara rejim dönemlerinde uygulanan “teknokratlar hükümeti”nden ne farkı var? Orada da siyasî sorumluluk yok, bu modelde de.

Bir diğer çok önemli nokta, bu değişikliğin olağan değil, olağanüstü hal rejiminde gündeme getirilmiş ve yine OHAL sürecinde referanduma götürülüyor olması.

OHAL hukukunu bile dikkate almayan bir anlayışla hayata geçirilen hukuk dışı ve keyfî uygulamalar, hak ve hürriyet kısıtlamaları, sorgusuz-sualsiz-yargısız ihraçlar, hukukî geçerliliği son derece tartışmalı gözaltı ve tutuklama kararları, karakol ve cezaevlerinde kötü muamele, hattâ işkence iddiaları söz konusu.

İş o hale geldi ki, yaşananların bu boyutunu gözardı ettirmek için olağanüstü çaba sarf eden iktidar medyasında bile, özellikle büyük tepki çeken son akademisyen ihraçları üzerine “Bunlar bürokrasi tuzakları” uyarıları çıkmaya başladı.

Bürokratik vesayet, bürokrasi tuzaklarıyla açılan bu yolla mı bitecek!

Can Paker: “Yeni sistemde CB’nın Meclisi denetleme yetkisi yok.” Sadece 12 Eylül ürünü sistemle, partisinin vekillerini atama yetkisi var...

“Kanun bile çıkaramayan nasıl diktatör olur?” diye soran Paker, aylardır Meclisten geçmeyen KHK’larla ülkenin getirildiği şu hale ne diyor?

AY 38: Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. Ve ceza hukukuna göre ispat yükü suçlanana değil, suçlayana aittir.

Okunma Sayısı: 5501
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mazlum

    22.2.2017 17:45:22

    Ya baki,entel baki

  • Özcan Erkiş

    22.2.2017 16:37:20

    (2) Uzun lâfın kısası, "Bal gibi olur!"dönemi başlıyor. Antidemokratik ve hukuksuz icraatlar ile mağduriyetler karşısında, yüksek yargının bile sessiz kaldığı, medyanın tekses, STK ların tektip hâline geldiği, Üniversitelerin itaat, cemaatların biat altına alındığı, toplumun OHAL ile hizaya getirildiği bu süreçte gideceğimiz referandumun meşruiyeti yıllarca konuşulacaktır. Acaba hariçte Ortadoğu bataklığına çekilen Türkiye, dahilde de neticesi belirsiz nev'i şahsına münhasır bir sistemle problemler yumağı hâline getirmek tuzağına mı düşürülmek istenmektedir, diye düşünmüyor değiliz. Tuzak tuzak üstüne, aman dikkat!...

  • Özcan Erkiş

    22.2.2017 15:59:47

    (1) Sayın Güleçyüz,bu ülke ve millet,vesayetin her türlüsünü(askeri, sivil, bürokratik) maalesef yaşamıştır. Vesayeti bitirmek vaadiyle iş başına gelenlerin en iddialısı olan şimdiki siyasal islâmcı iktidar da ne acıdır ki 15 yılın sonunda, kendi vesayetini, kamufle ederek kurmanın (halka rağmen) mücadelesini vermektedir. Bu mücadelenin temel argümanı, sistemi anlatmak yerine, "hayır"ın kötülükleri (!) ve "hayır" diyeceklerin terör ve darbe yanlısı, hain, şer cephesi, gafiller...gibi millet ve memleket düşmanı (!) fertler olacağı ithamları üzerine bina edilmiştir. Velhasıl kampanya, işin hakikatini söylemek yerine toplumu "evet"demeye yönlendirmek için kutuplaştırma, itham etme, korku ve baskı altına almakla (1 Kasım 2015 seçiminde olduğu gibi) neticeye varmak istiyorlar. Yâni gerilim siyaseti. İktidar için faydalı olsa da toplum için fevkalâde zararlı bir strateji....

  • beyaz

    22.2.2017 03:09:10

    SIzin ve gazetenizin ornek bir yayin cizgisi var. Cani gonulden tebrik ediyorum

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı