"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bıkkınlık ve arayış

Kâzım GÜLEÇYÜZ
31 Ekim 2017, Salı
Merhum Demirel’in son görüşmelerimizden birinde “Halk bir yerden sonra bıkıyor” diyerek ifade ettiği durum, görünen o ki, artık Erdoğan ve AKP için de ortaya çıkmış gibi.

15 yıllık iktidarın sonunda bizzat Erdoğan “metal yorgunluğu” sözüyle ikrar ettiği bu durumu aşmak ve tersine çevirmek için canhıraş bir gayret içerisinde.

Özellikle “kazanıldığı açıklanan” 16 Nisan referandumunda İstanbul ve Ankara’da “hayır” oylarının daha fazla çıkmış olması, partide alarm zillerini çaldırdı.

Başkanlar istifaya zorlanarak, kadrolarda değişiklikler yapılarak, bir değişim ve yenilenme rüzgârı estirilmeye çalışılıyor, ama bunun ne getireceği henüz belirsiz.

Buna karşılık, Sarayın yaptırdığı ve kamuoyuna açıklanmayan anket sonuçlarının pek de parlak olmadığı ifade ediliyor.

28 Şubat zulümlerine tepkinin zirve yaptığı konjonktürde toplumun derinliklerinden gelen dip dalga, 2002 seçiminde AKP’yi tek başına iktidara getirmişti.

Şimdi benzer bir durum, 20 Temmuz hoyratlıklarının evvelce görülmemiş yaygınlık ve vahamette mağduriyetler ürettiği süreçte yaşanıyor ve bu tablo yeni bir dip dalgayı tetikliyor. O dip dalgayla gelen AKP, galiba bu dip dalgayla gidecek.

Şimdiye kadar böyle bir sonucun ortaya çıkmasını engelleyen veya geciktiren en önemli sebep, siyasette halka güven verecek bir alternatifin bulunmayışı idi.

Herşeyi kendi kontrol ve tekelinde toplayan iktidar da, alternatif olma potansiyeline sahip olan adreslere insafsızca uyguladığı sıkı markajla buna izin vermedi.

Ancak görünen o ki, artık bu durumun sonuna geliniyor. Muhalefetin izlediği doğru stratejiler, özellikle CHP’nin ısrarlı adalet vurguları ve son olarak Meral Akşener’in İyi Parti’si, siyasette yeni bir dengenin oluşmakta olduğunu gösteriyor.

Tek adam rejimine iyice hapsolan iktidardaki iç tasfiyelerin biriktirdiği tepki birikimi de bu şekillenmeye katkı sağlıyor.

Böyle bir tabloda muhalefet partileri adalet, hukuk, demokrasi ortak paydasında güç birliğini başarabildikleri takdirde, siyaset çok farklı bir mecraya girebilir.

Ve bu mecra ülkenin önünü açabilir.

***

- “Dimdik ayakta” denilen “Cumhuriyet ruhu”ndan kastedilen, tek parti ve tek adam sistemine dönüş ise doğru! Ama tarih geriye doğru yürümez!!!

 

- 1923 cumhuriyetinde demokrasi yok. Demirel: “Atatürk idaresini ihyaya kalktığınız takdirde tek partiyi özlemekten başka yapacağınız birşey yok.”

 

- İstiklal Savaşı zaferinin cumhuriyet adıyla bir istibdat rejimi için kullanılması nasıl kabul edilemezse, aynı şey 15 Temmuz için de geçerli.

Okunma Sayısı: 6586
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İdris Ayaz

    1.11.2017 18:55:10

    Halk bıkmadı bezdi. Zamanla ortaya çıkmaktan kendini alamayan problemler sarmalı içerisinde olduğunu maalesef yavaş anladı. Diğer taraftan ulusalcı yada adları her ne ise, onların 28 Şubatta yapmadıklarını, yapabilmek için "eli ayağı" olduğunu kabullenmekte zorluk çekecek, benim "son karakol" un safderun neferleri.

  • Gündüz Alp

    31.10.2017 11:02:04

    "28 Şubat zulümlerine" tepkiden gelen "dip dalga" nasıl siyasal İslamcıları belki bir umut ve çare görerek iktidara taşıdı ise aynı dip dalga, bunların da onlardan çok fazla farkı olmadığını maalesef ülkeyi 20 Temmuz OHAL (tekelci) rejimine ve uygulamalarına getirmeleri ile gördü. Sebepler dünyasında yaşıyoruz. İktidarın sahip olduğu ideolojiyi ne kadar anlatsak da o gün o konjoktürde anlaşılması mümkün değildi ve hatta "İslâm düşmanlığı" gibi algılanırdı. Oysa mesele, iktidara gelmekten ziyade dinin iktidara basamak, siyasete âlet edilmesiyle dine imana verilecek zarardı. "Dindar iktidar" argümanını tekzip eden ve halkın gözünü açan iki mühim hadise, 20 Temmuz'dan sonra devam ettirilen OHAL ve KHK'lar ile 16 Nisan Referandumudur. Artık herkes için ortak payda adâlet, hürriyet, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi insani evrensel değerlerdir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı