"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir açık mektup da BB Yrd Çavuşoğlu’na

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Temmuz 2017, Çarşamba 00:24
Kabine revizyonunda hükümete giren 6 yeni isimden biri olan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’den sonra, Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’na da seslenmek istiyoruz.

Sayın Hakan Çavuşoğlu,

Başbakan Yardımcıları arasındaki görev dağılımında, Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün de sizin görev alanınıza dahil edildiğini öğrendikten sonra bu mektubu yazıyoruz.

Bu ihtiyacı duymamızın sebebi, söz konusu kurumun basınla ilgili işlem ve tasarruflarında hayli zamandır süren sorumsuz, keyfî, hukuk dışı ve ayrımcı uygulamalar yapılıyor olması.

Bunun örneklerinden biri, 2015’te gündeme getirilen basın kartı yenileme işlemleri geçen yılın Haziran ayında tamamlanmış olmasına rağmen, üç Yeni Asya mensubunun kartlarının bir yılı aşkındır hâlâ yenilenmemesi.

Bu arkadaşlarımızdan biri olan Adem Alp’in BİMER kanalıyla geçtiğimiz Ocak ve Haziran aylarında yaptığı başvurulara verilen standart cevap şu:

“Değerlendirme aşamasında.”

Burada ilgili bürokratların hiçbir haklı gerekçeye dayanmadan tamamen keyfî bir savsaklaması söz konusu ve arkadaşlarımızın mağduriyetlerine yol açan bu sorumsuzluk böyle bir kılıfa büründürülerek güya “izah” ediliyor.

Bir diğer örnek, son olarak bizim gri pasaport başvurumuza verilen “takdiren red” kararı. Gazetecilere tanınan bir hakkın tamamen keyfî şekilde gaspı anlamına gelen bu kararla ilgili detayları 4.7.17 tarihli gazetemizde ve ardından scope yayınlarımızda duyurduk.

Bizden önce Faruk Çakır’a ve 2016’da gri pasaportu verildiği halde, talep ettiği yurt dışına çıkış yazısı verilmeyen Ali Ferşadoğlu’na da uygulanan keyfî tasarruflar, takdir hakkının kötüye kullanılmasının güncel bir örneği.

Biz bu red kararını yargıya taşıdık.

Ancak konuyu buradan size de intikal ettiriyoruz ki, bilginiz olsun, inceleyin ve bu keyfîliklerin daha fazla devam etmesine meydan vermeyin.

Demokratik hukuk devletinde kanun ve kurallar hakimdir ve asla keyfîliğe yer yoktur ve kesinlikle olmamalıdır.

Ayrıca, aralarında arkadaşımız Nur Ener Kılınç’ın da yer aldığı tutuklu gazeteciler konusunun içeride ve dışarıda oluşturduğu olumsuz gündem üzerinden ciddî sıkıntıların yaşandığı bir ortamda, bunlara BYGEM kaynaklı sorunların eklenmesi kimseye fayda getirmez.

Bunlara bir an önce son vermeniz dileğiyle  hayırlı başarılar temennî ediyoruz.

***

-Yıllardır Konya Ereğli temsilciliğimizi yapan ve halen yoğun bakımda tedavi gören Hasan Çaylak’a Rabbimizden hayırlı şifalar niyaz ediyoruz.

-“Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs”le suçlanıp darbecilik ithamıyla yargılananların bile tahliyesine başlanmışken gazeteciler hâlâ içeride.

-Yeni Asya editörü Nur Ener Kılınç başta olmak üzere Zaman, Bugün, Cumhuriyet ve diğer gazetelere mensup tüm gazeteciler tutuksuz yargılansın.

Okunma Sayısı: 7463
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan ERKİŞ

    26.7.2017 17:06:21

    (4) İktidar cenahının beyanıyla "111 binden fazla" Kamu görevlisinin kamudan ihraç edilerek mağdur ve mazlum hale getirildiği OHAL rejiminde bir de "mağdur yok!" denmesi, ardından OHAL Komisyonu kurularak hak arama yollarının (güya açıldığı ama aslında daha da) uzatılması, bu yüzden AYM'nin red kararı vermesi ve AİHM'den de binlerce dava dosyasının düşmesine sebep olmuş, adaletsizliği netice vermiştir. Sanki OHAL Komisyonu adalet yerini bulsun diye değil, bir şeylerin önünü kesmek için kurulmuş gibi görünmektedir. Cevher İlhan beyin bugünkü "OHAL Komisyonu Endişeleri "başlıklı yazısını okuyanlar bu düşüncemize hak vereceklerdir. Öyle ki tarafsız ve bağımsız TC Mahkemeleri süratle ve adil bir biçimde adaleti tahakkuk ettirmek yerine, bu işi Komisyona havale etmek hem adaletin gecikmesiyle adaletsizliği netice verecek hem de mağduriyet ve zulümlerin uzamasına, keyfi uygulamalar ile hak ihlallerinin devamına sebep olacaktır. OHAL ülke içine de dışına da zarar vermektedir.

  • Özcan ERKİŞ

    26.7.2017 16:43:33

    (3) Hem hür, medeni ve demokrat dünyadan hem de ülke içinden devamlı yükselen hak,hukuk ve adalet talepleri; artık bunların gerçekten (yazılı olarak var fiili olarak) olmadığını göstermektedir. "Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs" eden asıl darbeci, cuntacı ve komitecilerin gerçekleştirmek istedikleri OHAL darbe rejimini, 15 Temmuz bahanesiyle Siyasal İslam iktidar kendi eliyle tesisi etmiştir. 1 yıldır devam ettirilen OHAL darbe rejimi, hak,hukuk ve adaleti tahrip etmekle kalmamış, ülkenin maddi-manevi inkişaf ve terakkisine de sekte vurmuştur. Bugün Yeni Asya'da manşet olan "Öğrenci Evlerine 28 Şubat Kuşatması" haberi bile ülkenin geldiği vahim noktayı cümle aleme ilan ve beyan ediyor. "Evini öğrenciye kira verecek bir ev sahibinin Milli Eğitim'den izin ve ruhsat alması" ne demek? Böyle bir uygulama olsa olsa El-Muhaberat yahut eski Sovyet Rusya, Demirperde ülkelerinde görülebilecek antidemokratik icraatlardır. 28 Şubat sürecinde eksik kalanlar mı tamamlanmak isteniyor?

  • Özcan ERKİŞ

    26.7.2017 16:25:34

    (2) Gerek yeni Adalet bakanı ve gerekse Basın Yayından Sorumlu yeni BB Yardımcısının bu konularda kendi inisiyatifleri ile 16 Nisan referandumu ile oluşturulan sürecin aksine bir tutum ve davranış içine girme cesareti gösterebileceğine şahsen inanmıyorum. Keşke demokratik hukuk devletinin yeniden tesisi için ciddi ve cesur adımlar atabilse. Aslında böyle bir şahıs ve adıma çok ihtiyaç vardır. Fakat mevcut iktidar cenahı, 15 Temmuz sonrası, demokratik hukuk devleti ve meclisi, OHAL ve KHK'lar ile fiilen devreden çıkarmış olduğundan, Bakan olarak bir şahsın, bunların aksine, zıt bir istikamette bırakın icraat yapmayı, söz söyleme ve beyanda bulunma şansı pek bulunmamaktadır. Şu anda yaşanmakta olan Türkiye gerçeğini hepimiz pekala biliyoruz. Temenni, ümit ve duamız elbette Türkiye'nin hem de acilen normale dönmesidir. Çünkü şu hal sürdürülebilir bir durum değildir. Toplumun her kesiminden hak, hukuk, adalet, hürriyet, demokrasi talepleri yükselmektedir.

  • Özcan ERKİŞ

    26.7.2017 16:10:01

    Sayın Güleçyüz, Adalet Bakanından sonra bugün de BB. Yardımcısına açık mektup yazarak bir kez daha (basınla ilgili) haksız, hukuksuz ve keyfi uygulamalara dikkat çekerek; "bunlara bir an önce son vermeniz" temennisinde bulunmanız hür basın ve basın hürriyeti adına teşekkür ve takdiri hak eden bir davranıştır. İnşaallah diğerleri için, basın hak ve hukukuna sahip çıkma adına güzel ve cesur bir örnek teşkil edecektir. Yazınızın bir paragrafında "DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNDE KANUN ve KURALLAR HAKİMDİR ve ASLA KEYFİLİĞE YER YOKTUR ve KESİNLİKLE OLMAMALIDIR!" diyerek sorunun kaynağına dikkat çekmişsiniz. Evet asıl mesele de bu değil mi? OHAL ve KHK'lar ile "yok" edilen Demokratik Hukuk Devleti. Hukukun Üstünlüğünün hüküm ferma olacağı demokratik hukuk devlet ne vakit avdet ederse - inşaallah- keyfilik de sona erecektir. Fakat bu konudaki belirsizlik, insanlarda ciddi anlamda güven ve gelecek kaygısına sebep olmaktadır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı