Geçen sene 24 Haziran’a tevafuk eden Ramazan’ın son günü “Buruk Ramazan, buruk bayram” başlığıyla yayınlanan yazımızda, bilhassa OHAL sürecinde çok artan ve yaygınlaşan keyfî gözaltı ve tutuklamalarla gerekçesiz ihraçların yol açtığı mağduriyetlerin büyük bir kitlede Ramazan ve bayramın da derin bir hüzün ve buruklukla idrak edilmesini netice verdiğini vurgulamıştık.
Ramazan’a girmeden önce de, bayramın yaklaştığı günlerde de mağduriyetlerin bu mübarek ayda sona erdirilerek bayrama sarkmaması yönünde çağrılarda bulunmuştuk.
Ne yazık ki bunlara kulak verilmedi.
Aralarında bebekli genç annelerle yaşlıların ve ağır hastaların da bulunduğu on binlerce masum insan zindan koğuşlarında, dışarıdaki yüz binlerce aile efradı ve yakınları da dışarıda aynı buruk hislerle ve gözyaşlarıyla sahur, iftar ve bayram yapmak durumunda bırakıldı.
Aradan geçen bir yılda bunların bir kısmının tutukluluğu, haklarında verilen fiks mahkûmiyet kararlarıyla hükümlülüğe dönüştürüldü.
Bazıları da tahliye edildi. Ama cezaevi günlerinde yaşadıkları, kolay kolay bitmeyecek bir kâbus olarak hafızalarında yer etti. İçeride kaldıkları zaman zarfında hak ve özgürlüklerinden mahrum edilmeleri yetmezmiş gibi, maruz kaldıkları gayri insanî ve aşağılayıcı muameleler, hukuksuz ve keyfî uygulamalar ruhlarında son derece derin yaralar açtı.
Bir de Ramazan’da bile devam eden gözaltı ve tutuklamaların, muhataplarına ve ailelerine yaşattığı yeni travmalar var ki, bu da ayrı.
Sonuçta geçen bayram gibi bu bayramı da buruk bir halet-i ruhiye ile karşılıyoruz. Çünkü OHAL ve hukuksuzlukları hâlâ devam ediyor.
Bir taraftan da seçime gidiyoruz. Seçim sürecinde en fazla öne çıkan konuların adalet, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlükler olması, toplumdan gelen öncelikli talebin OHAL’in kalkmasında odaklanması ve Millet İttifakının bu hususlarda ön alan yaklaşımının toplumda ciddî şekilde mâkes bulduğunu gördüğü için olsa gerek, iktidarın da keskin bir U dönüşü yaparak aynı yönde mesajlar verme ihtiyacı duyması manidar.
Bütün bu yaşananlardan sonra iktidarın verdiği sözlerin bir inandırıcılığı kalmadı elbette, ama genel siyasî atmosferin adalet, hukuk ve demokrasi yönünde değişmesi ve ibrenin nihayet o tarafa yönelmesi önemli bir gelişme.
Dileriz, mağduriyetler artık son bulur ve bu bayram, buruk bayramların sonuncusu olur.
***
- Bir buruk Ramazan'a daha veda ederken https://www.youtube.com/watch?v=9PY0OIVde7s
- CB: “İstihbarattan aldığım bilgiye göre İnce'nin Diyarbakır mitingine katılanların neredeyse tamamı HDP'li.” Meydanı dolduran o kadar insanın her birini tek tek belirleyip siyasî tercihlerini tesbit eden bir istihbarat!! Müthiş!!! Bu istihbarat varken asla sırtımız yere gelmez!!!