Avrupa ve Türkiye’deki eşzamanlı olaylar, yeni bir provokasyon dalgası için düğmeye basıldığını gösteriyor.
Norveç ve İsveç’teki Kur’an yakmalar ve Fransa’daki sabıkalı mizah dergisinin daha evvel yapmak suretiyle hem İslam âlemini karıştırdığı, hem de kendisini saldırıların hedefi haline getirdiği karikatür tahrikini yine tekrarlaması, bunun Avrupa’daki güncel örnekleri.
Bu tehlikeli provokasyonlar için demokrasi ve hukuk kriterleri noktasında dünyanın ve Avrupa’nın en gelişmişleri olan İskandinav ülkelerinin seçilmesi ayrıca dikkat çekici.
Fransa’daki tahrikin zamanlamasının, bu ülkeyle Türkiye arasında patlak verip giderek tırmanan gerilimlere denk getirilmesi de ilginç.
Eşzamanlı olarak Türkiye’de de 28 Şubat sürecini hatırlatan provokasyonlar tezgâhlanıyor. Kendisini “tarikat şeyhi” olarak tanıttığı belirtilen bir şahsın 12 yaşındaki bir kız çocuğunu istismar etmekle suçlandığı haberler, ister istemez o dönemin Ali Kalkancı ve Fadime Şahin gibi figürlerini akla getiriyor.
28 Şubat’ta, mensubiyetleri iddia edilen tarikatlarla da ilgileri olmadığı bilâhare ortaya çıkan kişiler üzerinden yapılan algı operasyonları, aynı niyetle tezgâhlanan diğer tertiplerle birleştirilip, bir taşla birden çok fazla kuş vurma hesabı yapılmış; başarılı da olunmuştu.
Şu günlerde gündeme getirilen ve hakkında yayın yasağı konulan şahsı farklı yerlerde resmî protokolle aynı karede gösteren fotoğraflar, benzer bir senaryonun yine sahnelenmek istendiği kanaatini güçlendiriyor.
Gerçekte böyle kişilerin ve düzmece “tarikat”larının, kökü asırlar ötesine uzanan ve manevî hayatımıza çok değerli katkılarda bulunmuş olan müstakim tarikatların hiçbiriyle ilgisi yok ve olamaz. Ama o ad ve görüntü altında birtakım yoz örneklerin ortaya sürülmesinin maksadı, hem 15-20 Temmuz sürecinde tekrar hedefe konulan tarikat ve cemaatleri daha da yıpratmak, hem iktidarı 28 Şubat’ta Erbakan hükümetinin düşürüldüğü duruma düşürmek, hem de tarikat ve cemaatlere yönelik malûm projeleri yeniden ısıtmak...
Demokrasi ve hukuk kriterlerinden uzaklaşmaya devam edilmesinin; bu gidişata karşı sergilenen duyarsızlığın; cemaat-siyaset ilişkisindeki hatalar tekrarlanarak yine ölçünün kaçırılmasının kaçınılmaz sonuçları bunlar.
Uyanmak için daha ne bekleniyor?