"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Biz de “sözde ilahiyatçı” desek olur mu?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
17 Aralık 2016, Cumartesi
Diyanet ve ilahiyat camiasının bir kesiminde öteden beri var olup 15 Temmuz sonrasında yeniden depreşen “cemaat düşmanlığı,” Gülen ve hareketi üzerinde yoğunlaşan tepkiler eşliğinde ve onlar fırsat bilinerek tekrar açığa vuruldu.

Bu koroya katılan, hattâ en başı çekenlerden biri, Marmara İlahiyat hocası ve eski İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı idi.

Kendisinden beklenmeyen bir tavır sergileyen Çağrıcı, “F. Gülen’in kullandığı mehdi, mesih, müceddid, Cehcâh, Kahtânî, Dehhâk, Celcelûtiyye, Cevşen-i Kebîr gibi sözde dinî motiflerin hepsi, Said-i Nursî’nin de kullandığı, bütün cemaat kollarının benimsediği ortak kabullerdir” diyebildi (Karar, 31.8.16).

Bu iddianın bir kısmına aynı gün “Cehcah, Kahtanî, Dehhak... gibi ‘sözde dinî motifler’ Risale-i Nur’un neresinde geçiyor, gösterebilir misiniz?” tweet’iyle mukabele etmiştik.

Diğer kısmı için de şunu soralım:

Sahih hadislerde geçen ve Sahabeden itibaren asırlar boyu bütün ümmetin ortak kabulü olan, dahası yaşanan süreçlerde muhatap ve karşılıklarını da bulan mehdi, mesih, müceddid kavramları hangi kıstas ve ölçüyle “sözde dinî motif” olarak nitelenebiliyor?

Keza Hz. Ali (r.a.) ve Ehl-i Beyt silsilesi üzerinden bugünlere ulaşan Esma-i Hüsna eksenli münacat şahikaları niteliğindeki Cevşen ve Celcelûtiye’ye karşı sergilenen kuru, soğuk ve reddiyeci bakışla, Ehl-i Sünnet çizgisini bu hazinelerden mahrum bırakmayı sürdürme ısrarının anlaşılır bir tarafı var mı?

Güya Ehl-i Sünnet adına ortaya konulan bu tavır, işin bidayetinden itibaren orasından burasından kırpılan Hanefiliği diğer hak mezhep mensuplarına karşı da “resmî mezhep” olarak dayatan Kemalist reflekslerin yeni bir uzantı ve versiyonu değilse ne olabilir?

Nitekim durumdan vazife çıkaran İstanbul Aydın Üniversitesi’nin düzenlediği “kayıt dışı din” konulu programda yine Çağrıcı tarafından söylendiği iddia edilen “Cumhuriyetin kuruluşunda bazı uygulamaları çarpıtan fırsatçılar ‘Din yasaklanıyor’ algısı yaratarak ellerini güçlendirdi” sözü de (Sabah, 10.12.16) aynı refleksleri yansıtan bir örnek değil mi?

En azından bu sözün Çağrıcı’dan sâdır olduğuna inanmak istemiyoruz. Onun için, kendisinden tekzip veya tavzih bekliyoruz.

Devam edeceğiz.

15 Temmuz sonrası yapılan “Gerçekler, sunulanın tam tersi olabilir, herkes dikkatli ve temkinli olsun” uyarısının haklılığı ortaya çıkıyor.

“İtirafçılar”a katılan eski HSYK 1. Başkanı İbrahim Okur: “Risale-i Nur’dan nefret ederim.” At izinin it izine karıştığına bir örnek daha...

Halep ve Suriye neden ve nasıl bu hale düştü? - http://www.yeniasya.com.tr/video/halep-ve-suriye-neden-ve-nasil-bu-hale-dustu_418295

Okunma Sayısı: 9692
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Altan Barsboğa

    17.12.2016 21:52:36

    Anadolu insanının arifane hali de kalmamıştır vesselam.

  • HÜSEYİN İLHAN

    17.12.2016 16:18:38

    Cenab-ı Hak CC.her an bizi imtihan ettiğinde hemfikiriz.İşte bu imtihan 90 yıllık iman ile geçen ömür sahiplerinin dahi son anda imansız gitme,nar-ı cehennemi boylama tehlikesinde olduğunda da hemfikiriz.15 TEMMUZ MEŞUM KALKIŞMA-DARBE SENARYASU ne derseniz deyiniz.Nihayetinde bu CEMAAT,İSLAM-MÜSLÜMAN VE GÜZEL AHLAK-GÜVEN-EMİN OLMA,HAK-HUKUK-ADALET mefhumlarının tahribinde gelinen son nokta desekte daha nice dejenerasyon,çarpıtma ve saldırıların olacağını tahmin etmek zor değildir.Hele hele DİN-DİN ADAMI,CEMAAT MENSUBU gibi gözüküp esasen DERİN MAHFİLLERİN ADAMI OLAN şahsiyetsiz,kişiliksiz,kahpe ve sebatayist alçaklar bazı müslümanların hatalarını veya müslüman gibi gözüken mendeburların,münafıkların hallerine bakarak dine,dindara,mukaddwes değerlere saldırmayı fırsat bilmektedirler. İster iliğiyatçı,ister menfaatçı isterse siynist tezgahçılar olsun.ESASS HAL BİZLERİN MÜSLÜMAN,VE DİNİNİ SEVEN,YARADANINI,EFENDİMİZ SAV.Sevene yakışır yaşamak ve tutum davranışta bulunmaktır.

  • Özcan Erkiş

    17.12.2016 16:01:49

    (4)Kayseri'de yine bombalı saldırı ve 13 askerimiz şehit oldu. Allah'tan rahmet diliyor, mekanları cennet olsun, diye dua ediyoruz. Yaralılara acil şifalar, yakınlarına başsağlığı ve sabr- ı cemil diliyoruz. Terörün hedefi topluma dehşet ve korku salarak, toplumsal anlamda ittihad ve tesanüdü bozmaktır. Siyasilerimiz ve idarecilerimiz, toplumu terörize edebilecek, tefrikaya sebep olabilecek, terör tuzağına düşecek söylemlerden uzak durmalıdır. Zira bazı yerlerde "kan,kin,intikam" sloganlarıyla yapılan yakıcı-yıkıcı teşebbüsler terörün işine yarayan fiilllerdir. Milli şairimizin "Tefrika girmeden bir millete, düşman giremez" dediği gibi, vatan, millet,din düşmanları tefrika ortamını ister, bekler ve severler. Onları sevindirmeyelim. ...

  • Özcan Erkiş

    17.12.2016 15:35:19

    (3) Asıl şaşılacak olan ise, evveli cemaat düşmanlığı" sonrası ise "cemaati bitirme" üzerine kurgulanmış böyle bir muhtemel girişim karşısında, mevcut cemaatların sessiz, itaatkâr, biatcı ve teslimiyetci tavır takınmasıdır. Risale-i Nur'dan nefret eden ve bunu beyan eden bir yargı mensubunun bulunduğu ülkemizde böyle bir projenin hayata geçmesine kim engel olabilir? Elbette bir kimse Risale-i Nur'dan nefret ediyor olabilir. Bu onun şahsını ilgilendirir. Fakat tarafsız ve bağımsız bir yargı mensubunun bu ifadesi, onun vereceği kararlara hissiyatını karıştıracak olmasını akla getirdiğinden yargıya olan (aslında şuanda olmayan) güven sarsılır.

  • Özcan Erkiş

    17.12.2016 15:19:41

    (2) Gülen ve hareketi bahane edilerek ve fırsat bilinerek, esasen yapılmak istenen, resmi ideolojinin müfrit taraftarlarınca,, öteden beri dine ve sivil dini oluşumlara karşı soğuk ve mesafeli olduklarından, müsait zemin ve zamanda projelerini hayata geçirmektir. İktidarda Siyasal İslâmcı ideolojiye sahip olanların bulunması, bunların işini bir mânâda kolaylaştırmıştır. Çünkü dahilde yaptıkları pekçok yanlış işler ve hariçte izledikleri yanlış diplomasi, İslâmcı ideolojiye mâledilerek fatura, topyekûn herkese kesilmek istenmektedir. Oysaki siyasal İslamcılar, ne bu dinin ne müslümanların yegâne hakiki temsilcisi değillerdir. Öyle görmek ve değerlendirmeyi onlar üzerinden yapmak fevkalade yanlış olmakla beraber dine ve dindara da haksızlıktır. ....

  • Özcan Erkiş

    17.12.2016 14:56:13

    (1) Sayın Güleçyüz, "cemaat düşmanlığının"geçmişi 15 Temmuz'dan daha eski tarihlere uzanıyor. Hatırlarsanız eski bir Mao şakirdi, Ergenekon davasından dolayı hapse girip çıktıktan sonra cemaat ve tarikatların "kökünü kazıyacağız" diye beyanda bulunmuştu. Diyanet Teşkilatı da bu düşmanlık karşısında, inkar ve reddedilemez cemaat gerçeğinden hareketle onların var olma hakkını savunmak yerine maalesef resmî ideolojinin resmî din anlayışını savunmakta ve bunu hayata hâkim kılmaya çalışmaktadır. Adı "Diyanet İşleri"olsa.da siyasî otoriteye bağlı resmî bir dairedir. Hür ve bağımsız hareket etmesi zordur. Fakat cemaat ve tarikatlara karşı hasmâne tavır takınması ve adavet etmesi, aleyhlerinde konuşması, hele siyasal bir bitirme projesinin içinde vazife alması katiyen kabûl edilebilir şeyler değildir.

  • Ali Tüylü

    17.12.2016 14:53:01

    Cemaatler hiçbir iktidarın kontrolüne girmemelidir ama hepsi de şeffaf olmalıdır ve vicdanların kontrolünde olmalıdır. İktidar peşinde olan ya da iktidarın peşinde olan bütün cemaatler yok olacaktır. Bizim anladığımız manada cemaat ler hakikatin peşinde olmalıdır. Diyanete gelince ise diyanet mantığında olanlar ve diyanet camiası yarın birgün CHP iktidar olsa bu sefer de onlara boyun eğmek zorunda kalacak çünkü diyanet ne olursa olsun islam çizgisinden vazgeçmem diyemedi. İktidar çizgisini benimsedi. Ve diyanet hep iktidarda kalmış olacak .

  • Abdurrahman KOÇAK

    17.12.2016 09:21:36

    Risalei Nurlara ve Bediüzzaman Said Nursiye siyasal İslamcı iktidarın bürokratları tarafından yapılan salvolar şaşırmadık...Siyasal İslamcı iktidarı destekleyen Nur talebelerine ibret olsun...Risalei Nurdan nefret ederim diyen itirafçıya , Risalei Nurun sizin gibi itirafçıların sempati duymasına ihtiyacı yoktur...

  • Mehmet deligöz

    17.12.2016 09:06:28

    Evet cemaatler ve tarikat ler bir ikisi hariç hepsi ana çizgilerinden koparak siyasetin güdümüne girerek siyasetin borazanı durumuna gelmişlerdir . Tüm cemaat ve tarikatler yeniden yapılandırılarak asli işlevlerine döndürülmelidir selam ve dua ile

  • Mustafa BİTER

    17.12.2016 09:04:47

    Sözde mi özde mi ? Söylediği kelama bakarak karar vermek gerekirse... Selam ve muhabbetle...

  • kadir

    17.12.2016 00:07:59

    Kazım Bey eğer yaşananların hayatın olağan akışı içinde gerçekleştiğini düşünüyorsanız bence yanılıyorsunuz.Bunları söyleyenler yapanlar her şeyi bilerek planlayarak yapıyor.Bu ülkeyi ancak princin içindeki beyaz taşlar bu hale getirebilirdi.Ve bugün bunlardan o kadar fazla var ki şeytanın kıyametten önceki en büyük oyunu bu topraklarda sergileniyor.Zira din hepten yok edilmeye çalışılıyor.Mesele sen ve ben meselesi değil ,külli

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı