"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Boşuna uğraşmayın, bu proje tutmaz

Kâzım GÜLEÇYÜZ
13 Mart 2018, Salı
Cumhurbaşkanının “İslamı 14-15 asır öncesinin hükümleriyle uygulayamazsınız, İslamın hükümleri güncellenmeli” beyanı, bu söyleniş şekliyle 1950 öncesinin tek parti döneminde şeriat hükümlerini hâşâ “çöl kanunu” diye küçümseyen birilerinin hezeyanını çağrıştırdı.

O hezeyana karşı yer yerinden oynamıştı. Ama bu defa kimseden “tıs” çıkmadı. 

Hattâ biz bildik bileli “Dinde reform olmaz” diyerek gelen ve reformculukla suçladıklarını “zındık, sapık, bozguncu” diye yerden yere vuran birileri, bu defa “İslamın hükümleri güncellenmeli” lafı karşısında “dut yemiş bülbül” moduna girdiler.

Ertesi gün Erdoğan “Dinde reform arayışı içinde değiliz. Haddimiz değil” diyerek bir “düzeltme” yaptı. Ama peşinden “din adına” konuşurken “dinde kesinlikle yeri olmayan şeyler” söyleyenlere yüklenip “Diyanet ve hocalar meydanı boş bırakmasın” dedi.

Ve “Ben Diyanet İşleri Başkanı değilim, ama Cumhurbaşkanıyım” diyerek, bu konuya da bu sıfatıyla el attığını ilave etti.

Görünen o ki, birkaç yıldır f.ö bahane edilerek cemaatlerin devlet kontrolüne alınmasını öngören proje bir defa daha ısıtılarak gündeme getirilmek isteniyor.

Bazılarının “din adına” sarf ettiği dengesiz ve muhakemesiz sözlerden yola çıkılarak, güya bunların önüne geçme gerekçesiyle dinî hayat Diyanet’e bağlanmaya çalışılıyor.

Konunun yeniden gündeme getirilişinin bir diğer sebebinin de, 28 Şubat sürecindekine benzer şekilde “din” motifli birtakım provokasyonlarla “AKP’nin yıpratılmasını önleme” hesabı olabileceği ifade ediliyor.

Ama niyet ve hedef ne olursa olsun, bu tür zorlama gayretler beyhude. Planlayıcıları da, icraata koyma heveslileri  de boşuna uğraşmasınlar. Şimdiye kadarki çabaların hiçbiri tutmadı, yine tutmaz. Zira din ve dinî hayat devletleştirilemez, resmî kalıplara hapsedilemez, zorla tanzim edilemez.

Üstad Bediüzzaman’ın 30’lu yıllarda dediği gibi, “Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz. İman ve Kur’an nasıl inhisar altına alınabilir? Siz dünyanızın usulünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur’âniye, resmî bir şekilde, ücret mukabilinde, dünya muamelâtı suretine sokulmaz.” (Mektubat, s. 86)

Yrd. Doç. Dr. Miriam Berg Habertürk’te Nâlân Koçak’a konuşmuş: “Türk dizilerinde alkol tüketimi ve evlilik öncesi cinsellik gibi Arap dünyası için tabu olan şeyler var. Bunlar Batı yapımlarında da var, ama burada kabul görmüyor. Türk dizilerindekiler daha kabul edilebilir görülüyor...”

“Türk dizileri Arap izleyicinin Batı yaşam tarzı konusundaki merakını tatmin ediyor” diyen Berg: “2008’de Gümüş dizisinden sonra boşanmalar arttı.” Yani: Demokrasi ve hukukta değil, bu alanda model oluyoruz!!! İslamın hükümlerini güncellemeyi tartışırken...

Okunma Sayısı: 11381
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    13.3.2018 15:00:25

    70 li yılların dini siyasete alet edenlerine aziz üstadımız ve iman hakikatlerinden aldı dersle harikulade hutbe irad eden bir hocaefendi vardı.Yaşı ilerleyince her halde akli melekelerinde bir kayıp yaşadı.Bu muvazeneyi,muhakeme-i diniye ve akliyeyi yitirenlerden eyleme ümmet-i muhammedi ya rab. Ümmet-i Muhammedin BEDİR-UHUD-HENDEK-KOSOVA,NİĞBOLU VE ÇANAKKALE gibi meydanlarda yek kalp olan halini nasip eyle.HAKK'ı bilip,HAKK'dan ayrılmayan,zalimin,dessasın,fitne-fücurcu olup,cami cemaatinin arasına nifak sokan zelil ve rezillerden bizleri muhafaza eyle. Bizleri biribirimize sevdir.

  • Gündüz Alp-3

    13.3.2018 10:42:45

    Dinde hassas ve fakat mantık ve muhakemede genellikle başkalarına tâbi olan avam-ı Müsliminin "kanaat önderi" mesabesindeki şahıs ve şahs-ı manevilerin bu dönemde hem sorumluluğu hem de vebali çok büyüktür. Yeni Asya ve camiası gibi hem kendileri istikamet üzere olmalı hem de kendilerini takip edenleri yanıltmamalıdır. Muhabbet fıtri bir duygudur ama yerli yerinde ve dozunda olmalıdır. Dozu aşan ilaç gibi şifa iken zehir olur. "Dindar iktidar" argümanını kurtarıcı, şifa verici bir reçete olarak yeterli görenlerin, ülkenin getirildiği (maddi-manevi) son noktayı görmemeleri mümkün mü? Yaşayıp gördüklerine göre, şu argüman bu halimize uygun mu? Hak, hukuk adalet, hürriyetçi demokrasi ve demokrat taraftarlarının şu sükut karşısında, tasvip ve kabul anlamına gelebilecek "suskun" olmaları "dindarlık" ile te'lif edilebilir mi? "Umumun mukaddes malı olan din" ne siyaset ne siyasetçilerin menfi, menfaatçi eylem ve söylemlerine alet, basamak ve payanda olmamalıdır.

  • Gündüz Alp-2

    13.3.2018 10:15:50

    Dine imana ait konuların böylesine ulu orta meydanlarda, mitinglerde, toplantılarda tartışma tarzında hem de kavga eder vaziyette konuşulması, dine ve dindara öfke, kin ve nefreti netice verebilecek fevkalade yanlış bir yol, yordam, usül, tarz ve metottur. Müspet/olumlu hareket ve kavl-i leyyin/hoş, güzel, tatlı, muhatabı rencide etmeden söz söylemek varken; menfi siyasetin menfi söylemleriyle, insanların dinden uzaklaşmasına sebep olabilecek bir tarzı takip etmekteki amaç nedir? Projeyi hazırlayanlar acaba, "din adına" siyaset yapanları tercih etmeleri bu yüzden mi? Onlarca ihtimal sayılabilir. Din adına siyaset yapanlar ile dini siyasetine alet edenleri anlayabiliyoruz fakat bunun yol olmadığını bildiği halde onları alkışlayan ve destekleyenleri anlayamıyoruz. Hele bir de durduk yerde, yeni toplumsal kutuplaşmaya sebep olacak şekilde birini "21.yy.ın siyasi müceddidi" ilan ne demek? Sahi nereye çekilmek isteniyoruz?

  • Gündüz Alp

    13.3.2018 09:57:03

    Sayın Güleçyüz, hiç bu kadar dini ve milli değerlerin siyasete alet edildiği bir dönem var mıdır, bilmiyorum. Siyasetin dinsizliğe alet edildiği edildiği devirlerin olduğu biliyoruz. O günleri yaşamasak bile yaşayanlardan duyduk ve okuduk. Fakat bunun aksi bir durumu hem de ifrat halinde yaşıyoruz. Eğer bu bir proje ise (ki olma ihtimali kuvvetlidir) elbette tutmayacak ve geri tepecektir. Ne var ki, bu öylesine sinsi ve tehlikeli bir oyun ki; bir defaki aktörleri "dindar" görünümlü iktidar mensuplarından seçmekle, dini ve dindarları "sağdan" kündeye getirmek istiyorlar. Safdiller hâlâ "dindar iktidar" argümanı ile kendilerini teselli ededursunlar, korkarım "ata alan Üsküdar'ı geçecek" bizler de arkasından baka kalmış olacağız. Artık şu "hab-ı gafletten" uyanalım ne olur. Dinin ulvi ve yüksek hakikatlerini, siyasal iktidar, menfaat ve ideolojilerine alet ve basamak yapanları, alkışlamak ve desteklemek nasıl bir şeydir, izah etmekte ve anlamakta zorlanıyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı