"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu OHAL’le nereye?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
08 Kasım 2016, Salı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Normal zamanda yapamayacağımız birçok şeyi yapmamıza imkân verdi” dediği OHAL’in ikinci üç aylık dönemindeyiz.

Darbe, darbeciler ve terörle mücadele gerekçesiyle yapılan tasfiye ve operasyonlar hız kesmeden devam ederken, hukuk ve demokraside hızla geriye gidiyoruz.

Hedefe konulup evvelâ kayyım darbeleriyle çökertilen, sonra OHAL KHK’larıyla kapısına kilit vurulan medya organlarının ardından sıra Cumhuriyet gazetesine geldi.

Oysa Başbakan bu operasyon sorulduğunda “Öyle birşey yok” demişti (22.9.16).

Başından beri Gülen karşıtı çizgisiyle bilinen gazetenin “FETÖ ve PKK destekçiliği” ile suçlanıp, yayın çizgisinin, manşetlerinin, köşe yazılarının sorgulandığı operasyonun içte ve dışta yol açtığı yoğun tepkileri iktidar “Hedef gazete değil, vakıf” diye göğüslemeye çalıştıysa da zorlanıyor.

AKP medyasında bile eleştirilen soruşturmayı yürüten savcının bir “FETÖ” davasında sanık olarak yargılandığının ortaya çıkması ise olayı skandala dönüştürdü.

Adalet Bakanı “Talihsizlik” yorumu yaptı.

Sonuçta “yandaş” kalemlerin dahi “İktidarı zora sokacak” dediği bir tablo oluştu.

Derken HDP’lilere yönelik operasyonlar gündeme geldi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla başlayan süreçte eninde sonunda yaşanması beklenen gözaltı ve tutuklamalar gerçekleşti ve zaten var olup sürmekte olan gerilim daha da arttı.

Böylece Türkiye, benzer tabloların yaşandığı 1994 ortamına geri dönmüş oldu. 

O dönemde Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana gibi isimler üzerinden yapılmış olan operasyon, şimdi Demirtaş, Yüksekdağ, Baluken ve tutuklanan diğer HDP’li milletvekilleri ile tekrarlanıyor.

Çözüm süreci ile yakalanan fırsatın heba edilip ibrenin tekrar operasyon, çatışma ve öldürme eksenine döndüğü bir ortamda devlet tekrar eski ve klasik refleksleriyle sahne alırken, HDP’liler de tahrik ve provokasyonları ile katkı sağladıkları bir kısır döngünün “kurban”ı oluyorlar.

Gelinen nokta, Irak ve Suriye’deki gelişmelerin çok daha riskli hale getirdiği farklı ve sıkıntılı bir tabloya işaret ediyor.

Ve bunların konuşulmasına dahi izin vermeyen OHAL rejimi, riskleri katmerliyor.

Ömer Dinçer: Sadece terör ve darbe konuşulup, demokrasi, hukuk ve adalet 2. plana itilmesin. http://hbr.tk/YZ6WzV  @haberturk aracılığıyla

“Lâhikasız Nurculuk” planına izin vermeyiz - http://www.yeniasya.com.tr/gundem/lahikasiz-nurculuk-planina-izin-vermeyiz_414859

Okunma Sayısı: 6620
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Serdar celik

    8.11.2016 16:29:04

    Slm iki ay sendika uyeligi yuzunden ihrac olanlar var sadece sendika... Bu vicdana sigarmi ? Ev kira borclar cocuklarin okul masrafi Kimse is vermiyor 2 ay daha dayanabilir insanlar en fazla sonra ve sonrasi malum...sessiz bir gemi kalkar bu limandan...

  • SAİD HAKTAN

    8.11.2016 15:03:52

    BİZİM İÇİN DEMOKRASİ denilen şey iKTİDarın istediği gibi hizaya gelmek...MİLLİ ŞEF zamanından beri ne değişti derseniz...Değişen şahıslar,şartlar aynı...Allah cc zalimlerin müstahakkını versin...amin...

  • CESUR ADAM

    8.11.2016 14:39:10

    DARBE için ALLAHIN LÜTFU,OHAL için ise 'istediklerimizi yapmak için fırsat,diyen kafanın 'ÇÖZÜM SÜRECİ ZARAR GÖRMESİN,diyerek ŞEHİRLERE KAMYON KAMYON SİLAHLARI YIĞAN,HENDEKLER KAZIP,TUZAKLAR KURANLARA,ve cani,katil,kalleş PKK lılara ÇADIR MAHKEMESİ KURDURAN dan ADALET BEKLEMEK ,SERAP tan su içmeye benzer.İç içebilirsen,bekle adalet gelir,

  • Raşit Duran

    8.11.2016 14:28:50

    (5)Dış dünyayı "düşman" dahildeki muhalifleri "hain"ilân ederek sorunları katiyen çözemeyiz. Eski MEB Bakanı da takip olunan yanlış siyasete vurgu yaparak çözüme odaklanarak mevcut sarmaldan çıkmamız gerektiğini beyan ediyor ki, manşetinizde de bu sözleri vermişsiniz. Aklın yolu birdir. Yapıcı tenkit yapan bütün muhalifler de bundan farklı şeyler söylemiyor. Fakat "sizin aklınıza ihtiyacımız yok!" gibi müstağni tavır ve söylemlerle reddetmek Parlamenter Demokrasi sistemi, ortak akıl, meşveret gibi asrın hususiyetlerine zıt ve sağlıksız yaklaşımlardır.

  • Raşit Duran

    8.11.2016 14:05:15

    (4) Ülkenin cumhurbaşkanına "diktatör"denmesi veya "AB yi unutun!"gibi mesajlar ile bir yabancı ülke siyasi yetkilisinin "hükümet karşıtları bize sığınabilir !" sözleri bu ülkenin vatandaşı olarak bizleri rencide etmiyor mu? Rencide oluyorsak yapılan işlerde bir yanlışlık var demektir. Hem bu yanlışların maddi manevi faturasını da yakın gelecekte hep birlikte milletçe ödeyeceğiz.Tıpkı 2001 ekonomik krizin milyar dolarlar faturasını ödediğimiz gibi.Tarih ders ve ibret alınırsa tekerrür etmez. Demokratik ülkelere terakki dünyası olan alem bize neden tedenni, gerileme, çöküş , kavga, tefrika dünyası olsun? Kabahati haricte aramak yerine evvela kendimizi düzeltelim.

  • Raşit Duran

    8.11.2016 13:37:27

    (3) Asrın geçer akçeleri olan hürriyet, meşveret ve sahs-ı manevi yani topluluklar ve ittifaklar iken bunları kaale almaksızın takip olunan dahili ve harici siyaset; ülkemizi dış dünyadan tecrit etmekle kalmaz aynı zamanda uluslararası platformlarda Türkiye'yi zorda bırakacak hatta suçlu duruma düşürecek neticeler de verebilir. Böyle bir şey yapmak akıl kârı ve memleket hayrına bir politika mıdır? Yanlıştan vazgeçmek bir erdemdir ve imanlı fazilet bunu iktiza eder.

  • Raşit Duran

    8.11.2016 12:39:38

    (2) Mesela OHAL ve KHK ile yapılan haksız hukuksuz ve antidemokratik uygulamalar neticesinde yaşanan mağduriyetler, toplumsal kutuplaşma, korku ve baskı rejimiyle bozulan toplum barışı hepimizi gelecek adına endişeye sevk etmiyor mu? ABD, AB gibi ülkelerden ve uluslararası ciddi kuruluşlardan gelen ciddi uyarılara kulak vermek ve varsa hatalı icraatlardan millet ve memleket hesabına vazgeçmek lâzım değil mi? Fakat biz dünyaya ayar vermeye çalışıyoruz. Siyaset ve ülke yönetimi bu olmasa gerek.

  • Raşit Duran

    8.11.2016 12:25:41

    (1)Ibrahim ÖZDABABAK beyin karikatürü Türkiye'nin şu anki durumunu tam manasıyla yansıtıyor:Susturulmus Türkiye! Daha doğrusu ağzına kilit vurulmuş Türkiye. Cumhurbaşkanının o sözü bir bakıma niyetindeki projenin beyanıdır. Tıpkı 15 Temmuz girişimine "Allahın lütfu"demesi gibi. Her iki beyan ve antidemokratik uygulamalar birbirini destekler mahiyettedir. Bu ülkenin vergi ve rey veren vatandaşı olarak, hayırlı hizmetleri tebrik ve teşekkür edip alkış tuttuğumuz gibi millet zararına olan icraatları tenkit etmek de en temel hak ve vazifemizdir. Bu ne siyaset yapmak ne muhalefet ne de hükümetin işine burnumuzu sokmaktır. Madem Cumhuriyetin esası millet hakimiyetidir, millet fertlerinin de kendileri hakkında verilecek karar ve yapılacak işlerde söz hakkı olmalı değil mi?

  • ERDEM

    8.11.2016 10:19:01

    Abi gerceklerin gun yüzüne cikma huylari vardir .Ancak sebeb olmak lazimdir.Darbe konusundaki tavrinizi cok önemsiyorum bu günkü Ertugrul özkök. Köşesini bi okurmusunuz SAYGILARIMLA

  • Dursun

    8.11.2016 08:26:44

    OHAL magdur sayisini artiriyor...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı