"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Büyük devlet” olmanın şartları

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Ekim 2016, Çarşamba
Türkiye’nin yüz küsur yıl öncesine kadar Osmanlı hakimiyetinde olan bölgenin şimdi de çok önemli bir ülkesi olarak bugünün şartlarında takip etmesi gereken politika nasıl olmalı?

Öncelikle her hal ve şartta barışçı, pozitif, müsbet, yapıcı, birleştirici, uzlaştırıcı bir tavır ve yaklaşım içerisinde olmalı.

Gerek devletler arası, gerekse ülkelerin kendi içinde yaşanan anlaşmazlıklarda taraf olmaktan kaçınmalı; dahası asla bu ihtilâfları körükleyici bir tavra girmemeli.

Tam tersine, ihtilâfların silahlı çatışmayla değil, diplomasi yoluyla ve müzakerelerle çözümü için gayret sarf etmeli.

Çatışan taraflardan birine angaje olup diğer tarafla köprüleri atmak ve ipleri koparmak gibi, “büyük devlet” olma iddiasıyla bağdaşması imkânsız vahim yanlışlara sürüklenmekten uzak durmalı.

Hele bu taraf, rejimi ne olursa olsun, o ülkeyi resmen idare eden devlet ise...

Keza son günlerde Suriye, Musul ve Kerkük örneklerinde görüldüğü gibi, “Eskiden buralar bizimdi; bu coğrafyayı asırlar boyunca biz yönettik; şimdi de olup bitenlere kayıtsız ve seyirci kalamayız; hem sahada, hem masada olacağız” gibi kuşku uyandırıcı söylemlerden kaçınılmalı. 

Zaten sahada da, masada da olmanın yolu iç tribünlere yönelik hamasî nutuklardan değil, bir taraftan dünya ve bölge dengelerini gözeten, diğer taraftan hak ve adalet eksenli akılcı ve gerçekçi stratejilere dayanan sessiz diplomasiden geçiyor.

Bu, pasiflik ve güçsüzlük değil.

Yakın zamanlarda seslendirilen ve bir yere kadar başarıyla uygulanmış olan “sıfır sorun” politikasının ve “yumuşak güç” deyişinde ifadesini bulan mananın gereği ve tezahürü. En önemli şartları ise gelişmiş bir demokrasi, sağlam bir hukuk sistemi, özgüvene sahip etkili bir sivil toplum ve kamuoyu, güçlü bir ekonomi.

Bölgesinde ve dünyada ağırlığı olan, ciddiye alınan, sözü dinlenen, sahada da, masada da olması kendisinin ayrıca talep edip seslendirmesine gerek dahi olmaksızın ilgili taraflarca zaten istenen bir devlet olmak için bunlar kaçınılmaz.

Dış politikanın gücü, iç siyasette demokrasi ve hukukun gücüyle doğru orantılı.

 Ayasofya’da 1934’ten sonra ilk kez 8 Ağustos 1980’de okunan ezan son 14 yıldır susmuş muydu ki, okunması bir ilk ve müjde gibi duyuruluyor?!

Cemaatler Devletleştirilemez - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/cemaatler-devletlestirilemez_412516 … @yeniasya aracılığıyla

Okunma Sayısı: 7238
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • bülent

    26.10.2016 18:09:15

    Lafla peynir gemisi yürütenlerin kulakları çınlasın

  • Raşit Duran

    26.10.2016 17:13:15

    (4) Osmanlı "hasta adam" dedikleri dönemde bile gerçekten sözü kaale alınan "büyük devlet" idi. Eğer kendimizi ABD, AB, Rusya, Çin, Japonya gibi ülkelerle mukayese edersek, hiç bir komplekse kapılmadan, büyük devlet olmadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Yok eğer kendimizi Afrika ülkeleri ve Ortadoğu ile kıyaslarsak elbette onlara göre fena sayılmayız. Fakat bizim hedefimiz ileri demokrasi, hürriyet, adalet, hukukun üstünlüğü, güçlü ekonomi, siyasi istikrar, toplumsal barış gibi meselesini de çözmüş bölgesine örnek olabilecek bir "büyük devlet " olmalıdır. Büyük devletin reisi Cumhuru "mağdur falan yoktur!" diye hüküm tesis edemez, mağduriyeti dile getirenleri "mağdur edebiyatı yapmakla" suçlayamaz ve nihayetinde de "vatana ihanetle"bir tutamaz. Büyük Devlet, tek irade tek otorite devleti değil, demokratik hukuk devletidir. Kendimizi kandırmayalım.

  • Raşit Duran

    26.10.2016 14:58:37

    (3)Uluslararası kuruluşların raporlarında (ki enson Basın Özgürlüğü ile ilgili rapora göre K.Kore ve Etiyopya ile aynı grupta yer almamız bize bir şey söylemiyor mu ) hep arka sırada yer bir ülke olmamız büyük devlet olduğumuz iddiamızı tekzip ediyor.Yaşadığımız şu son süreç bile tek başına, bırakın büyük devlet olmayı, daha tam mânâsı ile Demokrat bile olamadığımızı gösteriyor.

  • Raşit Duran

    26.10.2016 14:36:05

    (2)"Büyük devlet" coğrafî sınırları büyük olan devlet değildir. Demokrasisi ileri ve güçlü, ekonomisi güçlü, siyasi istikrarı olan, temel ve hak ve hürriyetlerin kamil manada kullanıldığı, kuvvetin kanunda olduğu bir adalet, muhalefeti ve medyası susturulmayan, ifade hürriyeti olan, kendi içinde barışı tesis etmiş, devletlerarası muvazenede sözü dinlenen bir devlet "büyük devlet"olabilir. Peki ya ülkemiz ne durumda? Kendimizi "büyük devlet" ilan etmeden evvel hesaba çekmemiz gerekmez mi?

  • SAİD HAKTAN

    26.10.2016 14:32:10

    OSMANLININ deli namında ki padişahları bile (cümleten rahmetullahi aleyh) bugün ki; en akıllı siyasettiçiden daha namuslu ve daha vatanperver idi...OSMANLI torunu olmak belki cennete gitmeye sebep olmaz. Ancak, Osmanlı torunu DÜNYANIN nizamında ve İslam coğrafyasında söz sahibi olmalı idi...A.Davutoğlu sağ olsun bir şeyler yapmaya çalıştı...ONA DA AĞABABALAR razı olmadı...

  • Raşit Duran

    26.10.2016 14:17:06

    Yazınızda büyük devlet olmanın şartlarını genel hatlarıyla güzel bir şekilde kaleme almanızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Maalesef siyasilerimiz ve bilhassa iktidar mensupları "tribünlere oynamayı" iç siyaset, hamasi nutuk çekmeyi ve Eyy! diyerek BM den AB ye varıncaya dek devletlere "ayar vermeyi" de dış siyaset zannediyorlar. Öyle olmadığını yaşadığımız şu dönemde ve Ortadoğu coğrafyasında saf dışına itilmek isteninde maalesef anladık ama "ba'de harabi Basra"

  • vefa umurca

    26.10.2016 12:59:17

    ayasosyadaki ezan 1980 ihtilal öncesinde demokrat zihniyetin bir çabası ile , 46 yıllık suskunğun ardından kulaklara ziyafete başlamıştır ve devam etmiştir. bu güne gelindiğinde ayasofyada ezanı bugün okutuluyormuş havası ve hamaseti içine girenler derhal edep edip özür dilemeli. yoksa bunun cezasını hep birlikte çekeriz. Allahın ezanını okutmayan zihniyet ile biz olmaz isek ezan olmaz deme cürreti ile aynı şeydir bu.

  • CESUR ADAM

    26.10.2016 10:05:49

    akp nin taktiği tam yahudi ve abd misali probaganda ile siyahı beyaz,beyazı siyah gösterecek şekilde BEYİN YIKAMA TAKTİĞİDİR. Bugün ülkede ihracatın yüzde doksanından fazlasını yapan fabrikalar DP,AP mührü taşır.akp NİN ARKA BAHÇE YAPTIĞI İHO ise yine DP-AP nin bu ülke evlatlarının dinini öğrenip ahlaklı olması için açtığı okullardır.AKP dini istismar eden,şehitleri İSRAİLe satan,Halkı ise PKK katillerine yem eden hain şebekediiir.

  • Fatıma

    26.10.2016 09:48:34

    İç politikada barış sağlandı mı ki dış politikada barış sağlansın. Hükümetin söylemlerine bakıyorum, hep tehditkâr konuşmalar... bu üslûpla mı barışı getirecekler?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı