"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bylock iftirası (2)

Kâzım GÜLEÇYÜZ
22 Mart 2017, Çarşamba
Dün kaldığımız yerden:

Akıllı telefonlar bilgisayar kategorisinde olup, CMK 134’e göre hâkim kararıyla imaj alma işlemi yapılması gerekir. Ancak kolluk kuvvetlerince el konulan telefon vb dijital cihazların bulunduğu yerde imajı alınmaması nedeniyle delil özelliğini kaybetmişlerdir.

İlgili yasanın 3/4. maddesi “Trafik bilgisinin (IP adresi, verilen hizmetlerin başlama-bitiş zamanı, hizmetin her türü, veri miktarı ve abone kimlik bilgilerinin) ancak bir suç soruşturması veya kovuşturması kapsamında mahkemelerce talep edilmesi halinde, kurum tarafından içerik, yer ve erişim sağlayıcıdan istenileceği”ni öngörüyorken, bu düzenleme değiştirildi. Ancak bu değişiklik ”herhangi bir sınırlama olmaması, iletişimin gizliliği, düşünce ve ifade, haberleşme özgürlüğü, kişisel verilerin kullanılması gibi birçok temel hakkın doğrudan ihlâli” olarak görülüp iptal edildi.

Keza usulüne uygun elde edilmemiş dijital verilerin gizliliği, bütünlüğü ve doğruluğunun kaybolması söz konusu olduğundan, Balyoz ve Askerî casusluk gibi davalarda AYM tarafından ihlâl kararı verildi ve verilen hükümler bozuldu.

Bylock’un silahlı terör örgütü üyeliği iddiasına delil gösterilmesine gelince: 

Yargıtay kararlarında “silahlı terör örgütü üyeliği” suçunun, “örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyip gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle, örgüte iştirak bilinç ve iradesiyle” hareket edilerek işlenebileceği, örgüte kesintisiz, sürekli, uzun süre devam eden yardım ve lojistik desteğin bulunması, ayrıca örgüt üyeliği için, örgüt organlarının üye olarak kabul etmesi gerektiği, tek yanlı üye olunamayacağı ifade edilir.

Dünya çapında herkesin ulaşıp indirebileceği ve kullanabileceği bir program dolayısıyla örgüt üyesi suçlaması varsayımdan ibarettir. Yargıtay’a göre “Ceza yargılamasının asıl amacı maddî gerçeği ortaya çıkarmak, buna ulaştıracak araç ise yasal delillerdir. Varsayımlara dayanarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına aykırıdır. Dolayısıyla Bylock programı sebebiyle bir varsayım oluşturularak terör örgütü üyeliği suçlaması temelsiz ve hukukî anlamda geçersizdir.

(Bu özeti 17-18 Mart 2017 tarihlerinde gazetemizde Şerif Yılmaz imzasıyla yayınlanan detaylı incelemeden çıkardık.)

Elazığ Nur hizmetinin isimsiz kahramanlarından Mehmet Şaşmaz’a Allah’tan rahmet, ailesine sabır niyaz ederim. Allah Cennetinde buluştursun.

Bakan Bozdağ’a cevap - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/bakan-bozdag-a-cevap_426866 … @yeniasya aracılığıyla

Okunma Sayısı: 15422
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • sezer

    22.3.2017 23:11:24

    Hukuk uygulanmıyor ama yinede bir ilave yapayım milli güvenlik kurulu yada basın bir gurubu terör ilan etsede hukuken bir gurub yada topluluğu terör örğütü ilan etmeye tek yetkili makam yargıtay genel kuruludur daha böyle bir karar dahi yok ama bir çok kişi terör örgütüne üye olmaktan yarğılanıyor

  • Mehmet Albayrak

    22.3.2017 17:54:51

    Hukuk mu nerde ha var mıydı oldumu olacak mi meçhul şu iyi bilinmeliki ALLAH in adaleti ergec tecelli eder hic şaş maz azıcık sabır

  • Müslüman

    22.3.2017 15:29:29

    Sayın ve Saygıdeğer; Kazım GÜLEÇYÜZ Evvela İmam-ı Azam Hazretlerinin bal menkıbesinde olduğu gibi sizi hayatınızda Mazlumun, Mağdurun, Garibanın, yanında olmak düstûruyla yaşayıp, uyguladığınız için de tebrik ve teşekkür ederim. Özel Yetkili Mahkeler görülen davaların itibarsızlaşması üzerine kaldırıldı. Mahkeme Heyeti dahi olmayan Sulh Ceza Hakimlikleri de aynen kaldırılır, kaldırılma vaktidir lakin en iyi şekilde olsun. Adaletin gereği, uzman Avukat Sayın; Şerif YILMAZ'ın işinin uzmanlarıyla yapmış olduğu çalışmalar neticesinde kaleme aldığı yazı dizisinde belirttiği var olan hakikatlere yasalara hangi değerler kutsal sayılıyorsa onlara istinaden de Suçu sabit olmayan suç işlememiş bütün herkesin vaktiyle Horosanda haksız yere tutuklanan Demir ustası gibi en iyi şekilde serbest kalmaları ve beraat etmeleri lazım. Ayrıca artık haksızlıklar yapılmamalı, haksızlığa maruz kalanların mektuplarından Sayın; Cumhurbaşkanımız haberdar hepsinin hakları da en iyi şekilde iade edilmeli.

  • Özcan Erkiş

    22.3.2017 12:15:13

    (4) Dayatılan tek adam sistemi daha gelmeden, hariçte ve dahilde ne yapacağına dair işaretler veriyor. "Evet" çıkması halinde iktidar cenahı başta Cumhurbaşkanı olmak üzere diğerleri "16 Nisan'dan sonra...." demeye başladılar. Meselâ iktidar partili bir belediye başkan vekili "16 Nisan'dan sonra gazetecilerin......"demiş. (Diken,22.3) Bu söylem milletin bir ferdi ve vergisini veren bir vatandaşı olarak beni ciddi endişeye sevk ediyor ve düşündürüyor. Evet 16 Nisan'dan sonrası ne olacak ve neler yaşayacağız, kampanya sürecine bakarak az çok tahmin edebiliyoruz. Allah fırsat vermesin ve beterinden korusun diye duâ ediyoruz. Darbe ve vesayet dönemlerine ilaveten despotizm, nepotizm....gibi istibdatın değişik versiyonlarını da gördük. "-izm'ler idrakimize giydirilen deli gömleği (C. Meriç)" olduğuna göre, yeter artık, hürriyet, şahsı manevi, meşveret, hukukun üstünlüğü asrında "deli gömleği" giymek istemiyoruz. Bunun için de bizi kandırmak isteyenlere "hayır!" diyoruz....

  • Özcan Erkiş

    22.3.2017 11:50:54

    (3) Gündemi referandum kampanyası öylesine meşgul ediyor ki, asıl ve acil meseleler arada kaybolup gitmektedir. Hukuksuz sürecin sebep olduğu mağduriyet ve yaşanan acılar, maalesef, bu ortam sebebiyle kamuoyunda yeterince duyulup hissedilmemektedir. Toplumun özellikle müfrit iktidar taraftarlarınca "hayır" diyen kesimlere gösterdiği tepkinin yüzde birini, insanların mağdur olması karşısında neden veremiyorlar? İktidarın menfi ve mefaatçi siyaseti yalnızca hariçte değil dahilde de menfi ve fena şeylerin neşv ü nema bulmasına zemin hazırladı. Sosyal, ekonomik, politik, idari vesair anlamda hayra alâmet olmayan bu gidişatın yönünü hayra, iyiye, güzele, faydalıya çevirmek için 16 Nisan bize bir fırsat ve imkân sunmaktadır. Partizanca mülahazadan uzak, millet ve memleket hesabına hayra alâmet olmayan gidişe "Hayır!" demek suretiyle-inşaallah- dur dememize mâni bir hal var mı? Yoksa! O halde hem kavli hem fiili duamızı yapalım.

  • beyaz

    22.3.2017 11:41:30

    Meseleyi herkezin anlayabilecegi bir dille aciklamissiniz, tebrikler. Kin ve zulmun en alcakcasi muslumanim diyenlerin, yeri geldiginde kutsallarimizi dunyevi gayelerine vasita edinenlerin eliyle gelendir, Herkez mahser gunu yaptiginin ayrintili hesabini verecek, lakin hakkin savunulmasi ve adaletin burada tecelli etmesinin saglanmasi hepimizin boynunun borcu, Sizin degerli uyari, hatirlatma ve aciklamalariniz ise bu cercevede cok onemli ve gerekli

  • Özcan Erkiş

    22.3.2017 11:21:21

    (2) Hukuksuz olduğu iyice ortaya çıkan şu süreçte, demokrasi ve hukukun üstünlüğü adına konuşması gerekenlerin suskunluğu hem süreci ağırlaştırıyor hem uzamasına sebep oluyor. "Barış istiyoruz!" diyen akademisyenlerin uğradığı mağduriyet karşısında Üniversitelerin, hukukun askıya alınması karşısında yüksek yargı ve diğer hukuk mahfillerinin, temel hak ve hürriyetlerin ihlali karşısında STK, iş dünyası, medya, cemaat ve cemiyetlerin topyekun ses vermesi gerekirdi ki, bu hukuksuz sürece cesaret edilmesin. Fakat heyhat! Kraldan çok kralcı geçinen, her devirde "devlet biziz!" diyen gücün yanında yer alanlar, "Sebep olan yapan gibidir" hakikatince manen mesuldürler. Yeni Asya'yı bundan hariç tutuyoruz.....

  • Özcan Erkiş

    22.3.2017 11:06:34

    (1) Sayın Güleçyüz, yazınızın son kısmında, "Yargıtay'a göre 'Ceza yargılamasının asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak, buna ulaştıracak araç ise yasal delillerdir. Varsayımlara dayanarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına aykırıdır. Dolayısıyla Bylock programı sebebiyle bir varsayım oluşturularak terör örgütü üyeliği suçlaması temelsiz ve hukuki anlamda geçersizdir!" dediğinize göre geriye, nicin bu zulümlü sürecin başlatıldığı ve insanların mağdur edildiğini sormak gerekir. Âdil, tarafsız, bağımsız ve aynı zamanda cesur da olması gereken yargı, maalesef, iktidarın elinde, muhalif ve muarızlarını sindirme, korkutma, cezalandırma aracı haline dönüştü. Fakat adalet herkese lazımdır. Adalet sopa yahut külah haline getirilse, külahı başına, sopayı eline geçiren her otorite birbirinden intikam almaya çalışır, Allah korusun mülk de zir ü zeber olur....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı