Afrin’in “fethi”nin tam da Çanakkale zaferinin yıldönümüne “denk gelmesi” ve iktidarla medyasının Afrin operasyonunu Çanakkale destanıyla eşdeğer tutan söylemleri tartışılamıyor.
Çünkü işin başından itibaren öylesine bir atmosfer oluşturuldu ki, tek taraflı yayınlarla dikte edilenleri sorgulamak bir yana, biraz farklı bir görüş beyanı dahi “teröristlerle aynı safta yer almak ve ihanet” olarak damgalanır ve suçlanır hale getirildi.
Gerçi bazı marjinaller dışında muhalefetin de büyük kısmı Afrin operasyonunun doğruluğu, gerekliliği ve kaçınılmazlığı konusunda hemfikir. Çoğunluk, “Orada bir terör koridoruna müsaade edilemezdi” diyor.
Ama 7 yıl önce var olmayan bu koridorun durup dururken, kendiliğinden oluşmadığı ve bu duruma gelinmesinde, iktidarın süreç boyunca izlediği politikaların da önemli payı olduğu bir vakıa. Gelinen nokta bir sonuç. Bu sonucu doğuran sebeplerin de enine boyuna sorgulanması gerekmez mi?
Bu sebepleri es geçip böyle bir sorgulamaya da imkân vermeden toplumu bir cenk ve gaza psikolojisine sokmanın, özellikle iktidar tabanını “Reis bizi Afrin’e götür” sloganlarıyla ifade edilen bir halet-i ruhiyeye yöneltmenin, bir yerden sonra, bizzat bu teşviki yapanları dahi kontrol etmekte zorlanacakları taşkınlıklarla karşı karşıya getirebileceği düşünülmüyor mu?
Peki ya, Afrin için yapılan Çanakkale benzetmelerinin Afrin operasyonunu büyütmek yerine Çanakkale destanını “küçültme” riski?
Afrin harekâtı ile Çanakkale direnişinin hiçbir benzetmeye konu edilemeyecek büyük ve derin farklarını tarihçiler ve savaş uzmanları bütün detaylarıyla biliyorlar. Bu tür benzetmelerin herkesten önce Çanakkale ve Afrin şehitlerinin muazzez ruhlarını rencide edeceği de, toplumun ortak şuur ve vicdanında paylaşılan bir duyarlılığın tesbiti olsa gerek.
Böyle bir hengâmede sarf edilen “İstiklal ve istikbal davasının bayrağını nasıl ki Çanakkale’de Gazi M. Kemal Atatürk’ün önderliğinde tarihe kaydettiysek, inşallah Afrin’de de yeni bir tarih oluşturuyoruz” sözünün ise birçok yönüyle başlı başına değerlendirilmesi gerekiyor.
Tarihi ve günceli doğru okumak adına.
***
- Demirel’in müsteşar ekibindeyken, 12 Eylül sonrası kurucu kadrosunda yer aldığı ANAP’ın hükümetlerinde bakanlık yaptı. Terfisini önerdiği Çevik Bir’in başını çektiği 28 Şubat’a karşı sıkı bir mücadele verdi ve hapis yattı. AKP’yi en çok parlatanlardan biri oldu. Allah rahmet eylesin...
- İttihad-ı İslam isimli eserimizin yeni çıkan Arapça tercümesi - http://www.yeniasya.com.tr/video/ittihad-i-islam-isimli-eserimizin-yeni-cikan-arapca-tercumesi_456572