Cihan devleti Osmanlının 7 cephede saldıran 7 düvelle savaştığı son derece çetin ve zorlu bir dönemde Çanakkale’yi geçilmez kılan şanlı direniş, vatan müdafaası için oraya koşan medreseli ve mektepli genç nesillerin canlarını ortaya koyarak yazdıkları muhteşem bir destan olarak tarihe geçti.
O sene İstanbul Tıp Fakültesinin hiç mezun verememiş olması, çünkü son sınıf öğrencilerin tamamının Çanakkale’de savaşırken cephede şehit düşmesi, bu destanın en parlak ve duygulandırıcı örneklerinden sadece biri.
Eğer o imanlı, şuurlu ve aydın nesiller cepheden sağ dönebilmiş olsalardı, sonrasında tarihin akışı çok daha farklı şekillenebilirdi.
Osmanlının hızla çöküşe doğru sürüklendiği alabildiğine zorlubir süreçte yazılan şanlı Çanakkale destanı serâpâ ihlâs timsaliydi. O destana imza atanlar hiçbir şekilde dünyevî hesaplara girmediler; böyle birşeyi akıllarından ve hayallerinden bile geçirmediler.
Din ve vatan uğruna şehit olmak için Anadolu’nun, Balkanlar’ın, Kafkasya’nın, Orta Asya’nın ve İslam dünyasının her köşesinden, Hicaz’dan, Bağdat’tan, Gazze’den, Bakü’den, Saraybosna’dan... o mübarek topraklara koştular; ruh emanetini Sahibine teslim ettiklerinin farkına bile varmadan, ağuşunu açmış bekleyen Hz. Peygamber (asm) tarafından kucaklanarak, huzur-u İlâhîye kanatlandılar.
Böylesine temiz ve ulvî bir destan, Osmanlı ayakta kaldığı müddetçe, hiçbir şekilde siyasî hesapların konusu yapılmadı.
Ne zaman ki Osmanlı tarihe karışıp yeni kurulan devletimiz cumhuriyet adı altında bir tek parti ve tek adam rejiminin cenderesine alındı; ondan sonra birçok değerimiz gibi Çanakkale destanımız da resmî ideoloji için kullanılır oldu.
Öyle ki, bütün devlet imkânlarıyla yapılan tek taraflı propagandalarda, Cevat ve Vehip Paşalar vd gibi cephenin gerçek kahramanları gizlenip unutturulurken, destan, Çanakkale’yi geçilmez kılan tarihî 18 Mart deniz zaferinde yeri ve katkısı bulunmayanlara mal edildi.
Afrin’ için yapılan Çanakkale benzetmesinin çıkış noktası bu yaklaşım ise, yazık ki ne yazık!
***
Kılıçdaroğlu ve Akşener’in “O hutbede niye yok?” sorusunun en önemli cevaplarından biri, “Said Nursî ve M. Kemal” kitabımızda da yer verdiğimiz (s. 83) 20 Mart 2007 tarihli ve “Bir Çanakkale efsanesi” başlıklı yazımızda: http://www.yeniasya.com.tr/2007/03/20/yazarlar/kgulecyuz.htm
Medrese-i Yusufiye hizmetlerimiz - http://www.yeniasya.com.tr/video/medrese-i-yusufiye-hizmetlerimiz_456679