"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cihad için IŞİD’e katılmak

Kâzım GÜLEÇYÜZ
30 Temmuz 2015, Perşembe
Cihadı Bosna, Çeçenistan, Afganistan, Eritre, son dönemde Suriye gibi yerlerde zulüm gören ve buna karşı silahla direnen Müslümanların yanına giderek onlarla birlikte savaşmak olarak yorumlayan anlayış öteden beri Türkiye’de de var.

IŞİD’e katılımlar bunun son örnekleri.

Özellikle 60’lı ve 70’li yıllarda Seyyid Kutup gibi, cihad ayetlerini, “silâhlı mücadele”yi öne çıkaran bir yaklaşımla tefsir eden yazarların eserleri “furya” halinde Türkçeye çevrilerek yaygınlaştırıldı ve o dönemin nesilleri bunlardan çok ciddî şekilde etkilendi.

Siyasî rotası sürekli değişken bir seyir izleyen merhum Necip Fazıl’ın “öğreti”leri İBDA-C gibi radikal örgütlere ilham kaynağı olurken, “siyasal İslâm”ın Millî Nizam Partisiyle sahneye çıkıp âlem-i İslâmdaki radikal hareketlerle irtibat kurması bu döneme rastladı.

Özünde “milliyetçi” tonlar da taşımasına rağmen Türk siyasal İslamının sempati duyduğu adresler, Kaddafî’den Marksist Filistin Kurtuluş Örgütüne, Humeynî’den Pakistan’da darbeyle işbaşına gelen Ziyaü’l-Hak’a kadar uzanan hayli geniş bir listeyi içine alıyordu.

Zamanla hadiselerin seyri içinde bu etkilenmelerin ya tesiri azaldı veya şekli değişti.

Bu tablo içinde bizdeki siyasal İslam hareketi de çatladı. Ve Millî Görüş gömleğini çıkaran AKP bir taraftan önceki radikal çizgisinin izlerini silmeye çalışırken, diğer taraftan Arap baharında İhvan’la yakınlaşmayı arttırdı.

Ama ikisi de gelişmeleri doğru okuyamadıkları için, ciddi bir çıkmaza sürüklendiler.

Özellikle Mısır ve Suriye’de olanlar ortada.

Türkiye’deki siyasal İslam, uzunca bir dönem “radikal İslam” hareketlerinin de çoğunu bünyesinde taşıdı. Ancak “sistem”i de, demokrasiyi de, particiliği de tamamen reddeden ve bu yolla dine hizmet edilemeyeceğine inanan bazı gruplar her zaman için var oldu.

Bunlar şimdi de mevcut. Ve sayıca az dahi olsa böyle bir potansiyelin, bilhassa cihadı “silahlı mücadele” olarak anlayan bir kesim olarak varlığı, pusudaki bilumum şer odaklarına aradıkları fırsatı verme riskini içeriyor.

İşin içine silah girdiği anda, silahla iş gören odaklar, çeteler, şebekeler, gizli servisler için elverişli bir “sızma” yolu aralanıyor. Böylece, samimî ve halisâne duygularla “cihad” yaptığını zannedenler, farkında bile olmadan, kendileri dışındaki karanlık odaklarca hazırlanan “İslamcı terör” tuzağına düşüyorlar.

Bediüzzaman’ın manevî cihad tarifinden haberleri olsaydı, bu tuzağa düşerler miydi?

(Bediüzzaman Modeli kitabımızdan)

Okunma Sayısı: 3499
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Veysel Kırışoğlu

    31.7.2015 20:16:43

    Muhterem abim, "Marksist Filistin Kurtuluş Örgütü" demeniz açıklama bekliyor. Zira HAMAS ile pek çok konuda birlikte çalışma kararı almış FKÖ'yü toptan marksist gibi göstermek en basit ifadesi ile filistin direnişindeki pek çok grubu görmezden gelmektir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı