Gençlerin inanç dünyasını ve manevî değerlere bakışını ortaya koyan araştırma sonuçları, bu alanda da ciddî ve düşündürücü bir gerileme yaşandığını ortaya koyuyor.
İşte Yeditepe-MAK araştırması verileri:
* 18-29 yaş grubundaki gençlerin yüzde 82’si bir dinî inanca sahipken, yüzde 7.7’si hiçbir dine mensup olmadığını ifade ediyor.
* “Dinî inancınız davranış/tutumlarınızı etkiliyor mu?” sualinin cevapları: Yüzde 69.5 “Bazan/ara sıra;” 15.4 ‘Her zaman;” 15.1 “Hayır.”
* Ahiretin varlığına ve yapılan herşeyden hesaba çekileceğine inanan gençler yüzde 72.2 iken ahirete inanmayanlar yüzde 11.7.
* “Namaz kılıyor musunuz?” sorusuna yüzde 39 “Haftada bir kere Cuma namazı;” yüzde 26.7 “Bayram namazı veya başka çok özel günlerde yılda birkaç kere;” yüzde 17.8 “Hayır” cevabı verirken, “Beş vakit namaz kılıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 14’de kalmış.
* “Hayatınızı bütün olarak düşündüğünüzde ne kadar mutlu ya da mutsuz olduğunuzu söyler misiniz?” sorusuna “Çok mutluyum” cevabı verenler yüzde 7.8; “Mutluyum” diyenler yüzde 18.2 iken, “Hiç mutlu değilim” diyen yüzde 23 ile “Mutlu değilim” diyen yüzde 27.5’in toplamı yarıyı geçiyor: Yüzde 50.5.
* Mutlu olmak için öncelikle paraya sahip olunması gerektiğini belirtenler yüzde 26.2; “statü/kariyer” diyenler yüzde 16.6 iken yüzde 12.4 “maneviyat;” yüzde 11.3 “aile” diyor.
Şu sonuç da SODEV’in araştırmasından:
* ‘Hayatınızın kalan kısmını Suudi Arabistan’da ayda 10 bin dolar kazanarak mı, yoksa İsviçre’de ayda 5 bin dolar kazanarak geçirmeyi mi tercih edersiniz?’ sualine yüzde 72’nin cevabı İsviçre. AKP’ye oy veren gençlerin bile yüzde 60’ı İsviçre’yi tercih ediyor.
“Dindar“ siyasetçilerin 19 yıllık iktidarı sonunda ortaya çıkan bu tablonun çok iyi tahlil edilmesi lâzım. Bazı iktidar önde gelenlerinin “Maneviyatta sınıfta kaldık” itirafına konu olan bu tablo için “Sorumluluk hükümete yıkılamaz” diyen iktidar yorumcuları da var.
Ama “dindar nesil yetiştirme” söylemini dilinden düşürmeyen bir iktidarın döneminde genç nesillerin inanç, maneviyat, ibadet konularındaki durumu böyle ise, bu sonucun iktidar politikalarıyla bir şekilde ilgisi olmalı.
Hem siyaset topuzuyla dindar nesil yetiştirilemeyeceği, hem “din adına” yapılan yanlışların birçoklarını dinden soğutması yönüyle.