"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dindarlık ve siyaset

Kâzım GÜLEÇYÜZ
05 Nisan 2025, Cumartesi
Bediüzzaman Said Nursî, Âl-i Beyt olarak anılan Peygamber nesli hilâfete daha lâyık ve müstehak iken devlet idaresinin neden onlara nasip olmadığını kader ve hikmet cihetleriyle değerlendirirken, geçerliliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek olan son derece önemli hakikat ve prensiplere dikkat çekiyor.

Dünya saltanatının aldatıcı olduğunu hatırlattıktan sonra, hilâfet ve saltanat makamına geçecek kişinin bu aldatıcı cazibeye kendisini kaptırıp aldanmamak için ya peygamber gibi masum, veya Dört Halife, Ömer bin Abdülaziz ve Abbasî Halifesi Mehdî gibi “harikulâde bir zühd-ü kalbî” sahibi olması gerektiğini vurguluyor.

Tarihte Âl-i Beyt mensuplarınca kurulan ve başarısız olan Mısır’da Fatımî, Mağribde Muvahhidîn ve İran’da Safevî devletlerini buna örnek gösterdikten sonra, dünya saltanatının Peygamber nesline yaramayacağını ve dini koruyup İslâma hizmet olan asıl vazifesini unutturacağını belirtiyor.

Mektubat’ta dile getirilen bu gerçeğe, Emirdağ mektuplarından birinde de daha değişik ifadelerle tekrar dikkat çekiliyor. Bu mektubunda Bediüzzaman, “güneş gibi imanlar taşıyan bir kısım sahabeler, onlara benzeyen mücahitler ve selef-i salihîn” dışında, “Siyasetçi, ekserce tam müttakî dindar olamaz. Tam ve hakikî dindar ve müttakî olanlar, siyasetçi olmazlar” tesbitini dile getiriyor.

Devamında, siyaseti asıl maksat yapanların gündeminde dinin ister istemez ikinci planda kalacağını ifade ediyor. Oysa hakikî dindar için bütün kâinatın gayesinin iman ve ibadet olduğunu, siyasetle ilginin ise ikinci üçüncü derecede ve siyaseti—eğer mümkünse—dine ve hakikate alet ve hizmetkâr kılmakla sınırlı olduğunu bildiriyor.

Bediüzzaman, münhasıran dine hizmet için yola çıkmış insanların siyasetle ilişkisini böyle bir temele oturtarak, dini ve hizmetkârlarını politik çekişme ve mücadelelerin getireceği kirlenme ve şaibelerden uzakta tutmanın da yolunu açmakta.

Bu temel ölçü, prensip, mesaj ve uyarılara itibar etmeyerek ve dindar kimliklerini öne çıkararak siyaset arenasına atılanlar ise, zaman içinde bu kimliklerinde çok ciddî bir erozyon yaşıyorlar. İçinde bulunduğumuz süreç ve gelinen nokta bunun yeni ve çok ibretli örnekleriyle dolu.

Okunma Sayısı: 2443
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa güreldi

    5.4.2025 23:48:25

    müslüman siyasetçi olmamalı mı,müslümanları başka din mensupları mı yönetmeli?yoksa siyasetçi ile dindarlığın arasındaki çizgiyi(müslüman idarecide olması gereken vasıfları) nasıl ifade ederiz. Nasıl olmalılar?

  • Hüseyin İlhan

    5.4.2025 14:30:21

    Allah razı olsun aziz üstadımızdan.Dinsizlik cereyanına karşı verdiği iman ve kur'an hzimetini değil dostları ,düşmanalrı dahi takdir ediyor. Yine aziz üstadımızın sefahate karşı verdiği derslerle ehli iman sahiplerini,cemiyetleri ikaz ederek yüce rabbimizin israf etmeyiniz emrine,kul hak'larına karşı cayı dikkat çekmesi de günümüz cemiyetlerindeki sefahat ve o yolla gelen günah-ı kebirlere karşı dikkatli olmamızı bizlere ders olarak veriyor. Dindarım diyro faizi yayıyor.Dindarım diyor haram olan israf yapmayı itibar sayıyor.Dindarım diyor amma zinayı suç olmaktan çıkarıyor. Dindarım diyor amma rabbimizin 'bana kul hakkıyla gelmeyin,emrine karşı milyarlarca kul hakkına girmeyi marfiet sayıyor. Kısaca laf ile dindarlık olmaz.Olanda şehidini de satar,milletini de soyar,dolandırır,ülkesini de maddi ve manevi çökertir.

  • HÇeşitcioğlu

    5.4.2025 13:53:07

    Eİmamoğlu okuyor: “İBB olarak bastırdığımız Nutuk vardı. En çok onu okuyorum. Sivas kısmına geldim, Ankara’ya doğru ilerliyorum. Kuran-ı Kerim’de adaletle ilgili okuyorum. Nâzım Hikmet’in bütün şiirlerini getirttim, o da başucumda. Hacı Bektaş Veli ile ilgili…” Sayın İmamoğlu: senden öncede siyasetçiler bunları okumuştu. Lütfen şu küçük Risaleyi de okuyun: Münazarat/ ESDe. Geçmiş olsun Allah sabır versin.

  • Ömer

    5.4.2025 12:03:42

    Güzel bir yazı. Her kes için faydalı ve ders alınacak bir yazı.

  • Halil İbrahim Karahan

    5.4.2025 00:29:34

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun sizi...

  • Osman Yıldirim

    5.4.2025 00:14:10

    Evet günümüz siyasalislamcı siyasetçilerin asil maksatları sitaset olduğundan din ve maneviyat onlar için sadece siyasi emellerine kavuşmaları için sadece bir araçtan ibarettir. Bu bakımdan gaye ve maksatlari dine ve maneviyata hizmet olanlar siyasalislamcılardan mutlaka uzak durmalilar aksi durumda maneviyata hizmet noktasında başarılı olmaları asla mümkün değildir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı