"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dine devlet kontrolü, öyle mi?!

Kâzım GÜLEÇYÜZ
18 Aralık 2016, Pazar
Marmara İlâhiyat hocalarından, eski İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı’ya atfen yayınlanan o son derece tuhaf ve problemli sözü aktarmıştık:

“Cumhuriyetin kuruluşunda bazı uygulamaları çarpıtan fırsatçılar ‘Din yasaklanıyor’ algısı yaratarak ellerini güçlendirdi...” 

Ne yani? Cumhuriyet adı altında tek parti ve tek şef rejiminin kurulduğu yıllarda dinî hayata yönelik baskı ve yasaklar olmadı mı?

Öyle olmayıp da çarpıtılan ne var?

Bu ülkede harf devrimi sonrasında Kur’an okumanın ve öğretip okutmanın dahi yasaklandığı, ezanın aslî şeklinden çıkarılıp Türkçeye çevrildiği, minarelerden orijinal ezan okumanın yasak edildiği, Çağrıcı’nın da müftüyken takdir ettiğimiz bir itirazına konu olduğu üzere Ayasofya’nın cami olmaktan çıkarıldığı, dinin ve dindarlığın irtica sayılıp kötülendiği, din derslerinin tamamen kaldırıldığı, laikliğin dinsizlik şeklinde anlaşılıp öyle uygulandığı dönemler yaşanmadı mı?

Çarpıtılan ne ve çarpıtan fırsatçılar kim?

İstanbul Aydın Üniversitesinin “kayıt dışı din” konulu etkinliğini duyurduğu ilanda (Sabah, 10.12.16) kendisine atfedilen bu söz için Prof. Çağrıcı’dan açıklama bekliyoruz. 

Yine Çağrıcı imzasıyla konulan metinde “kayıt dışı din” tanımlarından biri olarak telâffuz edilen “devletin kontrolünde olmayan dinî olgular” ifadesi de sorunlu ve tartışmalı.

Ekonomi ve siyaset için kullanılan “kayıt dışı” tabirine din hizmeti de dahil edilebilir mi? Devlet kontrolünde bir din, laikçi Kemalistlerin hedefiydi ve Diyanet bunun için kurulmuştu. Bediüzzaman da buna daha o zaman “Hak ve hakikat inhisar altına alınamaz. İman ve Kur’an nasıl inhisar altına alınabilir?” diye itiraz etmişti. Ve şimdi, 2016’da bir ilahiyatçı dinde devlet kontrolünü savunuyor!

Aynı duyuruda Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu da “İslam hayata çok müdahale eden bir din olduğu için kontrol altında tutulması gerektiği doğrudur. Dinî faaliyetlerin kamusal alanda denetime açık olması gerekir. Dinin devletle ilişkilerinde düzene bağlılık esas alınmalıdır” diyebiliyor.

Ve şimdiki Başkan Mehmet Görmez’in, tüm bunların üzerine gelen “Yaşadığımız dünyaya baktığımızda, Diyanet’i kuran Atatürk’ün 100 yıl ileriyi gördüğüne tanık oluyoruz” sözü “Hayrola, ne iş?” diye sorduruyor.

Okunma Sayısı: 7347
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa kahraman

    18.12.2016 23:48:29

    yazınız çok yerinde o ilgili adamlara çok güzel cevap vermişsiniz.başka yorumlarda sizi eleştirmiştim ama bu yazınız çok güzeldi.

  • demokrat

    18.12.2016 20:21:47

    en çok yorum alan ve tıklanan yazılarınıza dikkat ettiniz mi...

  • kadir

    18.12.2016 16:26:56

    yaşadıklarımızın bir planın parçası olduğunu ne zaman anlayacağız.herşey gayet bilinçli ve şuurluca yapılıyor.özelde cemaatlere dokunulurken esasta islamiyet yok edilmeye çalışılıyor yada onların istediği islamiyet yaşanacak

  • Özcan Erkiş

    18.12.2016 14:14:42

    (4) Asıl çarpıtmayı resmî ideoloji ağzıyla konuşanlar, halka, yanlışı doğru imiş gibi gostermekle yapmaktadırlar. 1950'ye kadar tek parti ve şeflik rejiminin icraatları herkesçe bilinmektedir. Hattâ canlı şahitlerinden yaşayanları aramızdadır. 50 ile 60 arasında dine ve dindara hürmetkâr olan Demokratların iktidarı ve icraatları da bilinmekte ve hayırla yâdedilmektedir. 60'dan sonraki darbe,ara rejimler ve süreçler ile yapılan işler ve icraatlar da ortada olup, red ve inkârı mümkün değil ki çarpıtılsın. 14 yıldır siyasal İslâmcı bir parti tek başına iktidarda. Peki siyasî, iktisadî ve içtimai durumumuz ne halde? Siyasi mülahazadan uzak, tarafgir olmayan bir nazar ile değerlendirecek olursak "gayet iyidir" demek mümkün mü? Toplumda fay hatları oluşmuş (tefrika, yozlaşma,fitne vb) sosyal deprem uyarısı veriyor. Depreme karşı sistemi demokrasi, adalet, hürriyet, kuvvetin kanunda olduğu hukukun üstünlüğü meşveret, ittifaklar ile teçhiz edip güçlendirmek yerine temelli zayıflatıyoruz.

  • Özcan Erkiş

    18.12.2016 12:58:35

    (3) Bir başka tuhaflık da siyasal İslâmcı ideolojisine mensup olduklarını bildiğimiz iktidardaki siyasilerin ve siyasi otoriteye bağlı olanların, tek parti ve tek adam zihniyetine methiyeler düzüp onları referans göstermeleridir. Tek parti döneminde yapılmış icraatları olmamış gibi göstermek gayretkeşliğine tıpkı sizin gibi "Hayrola, ne iş?" diyoruz. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, demişler. Bu beyanlar durduk yere ve boşu boşuna söylenmiş olamaz. Zihinlerinde tasarladıkları projenin, zamanı ve zemini müsait olduğunda hayata geçirme faaliyetidir. Yani "şartları olgunlaşırtırma"adına toplumsal zemin yoklaması......

  • Özcan Erkiş

    18.12.2016 12:43:01

    (2) "Kayıt dışı din"tabiri de algı oluşturma adına tuhaf bir tabir diye düşünüyorum. Oysa biliyor ve inanıyoruz ki bütün ef'âlimiz (fiillerimiz) ve akvâlimiz(sözlerimiz) yâni kısaca eylem ve söylemlerimiz zaten kayıt altına alınmaktadır. Mümin açısından "kayıt dışı din"tabiri "yok" hükmündedir. Resmî ideoloji lisanıyla konuşanların "kayıt dışı din" den kastettikleri ehl -i sünnet vel cemaat dışındaki oluşumlar ise, zaten onlar bizim ilgi alanımız dışında. Bizler, meslek ve meşrebimizin muhabbetiyle hizmet düsturu ile hareket ediyoruz. 1930-40'lı yılların miadı dolmuş modası geçmiş siyaset tarzıyla ve idare anlayışıyla, katı bir devletçi zihniyetle, ülkeyi ve milleti tepeden tırnağa, devletin resmî ideolojisine göre dizayn etmek ve kontrol altına almak fevkalâde yanlış, faydasız, neticesiz bir teşebbüs olacaktır. Şimdiki ihtiyaç adalet,hürriyet ve demokrasi ile hukukun üstünlüğü olup, bunların tesisi için gayret sarfedilmelidir..

  • Ali Tüylü

    18.12.2016 12:33:01

    (3) DİN ALLAH'IN DİNİ Bugün hdp iktidarda olsa ve camilerde kendi ideolojisini anlatsa kim camiye gitmek ister tabiiki hdpliler.Diyanet kendi kontrolünü devlete vermiş olabilir ama diğer cemaatlere bunu dayatması hakkı da değil haddi de değil. Son olarak. Diyanet, Kuranın hükümleri ile muktedir gücün emirleri arasında karar vermek zorunda kalırsa sizce hangisini tercih eder? İsterseniz sorun DİB başkanı sayın görmeze ve demagoji yapmadan tek kelimelik cevap isteyin evet ya da Hayır gibi.

  • Ali Tüylü

    18.12.2016 12:23:58

    (2) DİN ALLAH'IN DİNİ Diyelim ki diyanet HDP ye oy verenler dinsiz dedi (eğer iktidar isterse der şaşırmayın) ne olacak din istismar edilmiş olmayacak mı.İktidarlar diyaneti kullanarak kendilerine halife makamı verip güç toplayacaklar ve dini istismar edecekler. En basit örneği şu an camilerde "subliminal" mesajlar veriliyor. Alttan alttan iktidarın dünya görüşü kürsülerden ve minberlerden dile getiriliyor netice ne? Allah'ın evleri camiler iktidar evi olmuş oluyor. Peki iktidara muhalif birisi camiye gitmek ister mi? Camiye gitmek ister ama iktidarın arka bahçesine gitmek istemez.

  • Ali Tüylü

    18.12.2016 12:13:42

    (1) Allah(cc): hiç düşünmüyor musunuz? Diyor ben de düşünüyorum. DİN ALLAH'IN DİNİDİR İslâmî motifler hiçbir kişi kurum ya da devletle köleleştirilmemelidir. Yani islamiyet sadece diyanetin bünyesinde boy göstermemeli ya da partinin.Diyanet zaten partizan bir kurum oldu.Din sadece diyanetin eline geçerse ortaçağ zihniyeti hortlamış olur.Diyanet aforoz etmeye başlar tıpkı bugün birilerine yaptığı gibi. Eee afaroz olan insanlar ne yapacak dinden mi çıkacak...

  • Özcan Erkiş

    18.12.2016 12:09:50

    (1) Sayın Güleçyüz çok önceden dikkat çektiğiniz bu mühim konu, zaman zaman gündeme getirilmek suretiyle, muhtemelen, toplumun hangi kesimlerinden nasıl bir tepki geleceği test edilecektir. Bunun farklı bir örneğini, Risale-i Nur'ları " devlet himayesine" alıyoruz şeklindeki operasyon idi. Nur'ların himayeye ihtiyacı olmadığı gibi böyle bir talebi de olmaz. Belki hedef ve maksad devletin kontrolü altında ve izni dairesinde ve müsadesi nisbetinde neşir ve ilan faaliyetinin yürütülmesidir. Meselesinin aslı ve esasını, yazınızın başlığındaki "dine devlet kontrolü"ifadesi özetliyor. Bahsi geçen şahısların beyanları da sizin sözlerinizi teyit eder mahiyettedir. ..

  • Ali Tüylü

    18.12.2016 12:01:12

    Bu sözler CHP iktidarinda söylenseydi CHP yi dini kontrol altına almakla suçlardık dinsiz Chp derdik.Ama AKP zamanında oluyor ya insanlarda şöyle bi rahatlık var zaten bu iktidar muhafazakâr bir iktidar bunlar yanlış bi şey yaparsa iktidar müdahale eder diye düşünüyorlar. Milyonlarca müslüman ın sahip çıktığı din birkaç kişinin korumasına kalıyor ve diğer milyonlar da asimile olup gidiyor.

  • Mehmet deligöz

    18.12.2016 11:40:17

    Cemaatlerin ve din hizmetlerinin devlet kontrolünde olması doğru değil ve laikliğede aykırı ancak cemaatlerinde kendilerine çeki düzen vermesi lazım laiklik ve demokrasiyi benimsemeleri ve bendelerine bunları anlatmaları lazım Hepimiz biliyoruz bugün cemaatlerin durumlarını hele kuran kursları ve imam hatipler cami görevlileri bunlarla din hizmeti olurmu yiğit bir sesin durun kalabalıklar bu sokak çıkmaz sokak diye haykırması lazım selam ve dua ile

  • Garib Doğu

    18.12.2016 11:20:44

    Ve minel garaib! Bu ilim adamları mı uzayda yaşıyor, yoksa biz mi yaşıyoruz?Gerçekler bütün açıklığıyla ortada iken bu nasıl bu çarpıtmalar. Nasıl böyle hataları yapabiliyorlar? Hakikaten hayret etmemek elde değil. Bir de şu ''Kayıt dışı din'' tabiri var ya tam mide bulandırıcı...her halde bu tabirin ekonomide mal mülk için kullanıldığını bilmeyen yok...Bu tabirin kullanılması büyük talihsizliktir. Değerli din ve ilim adamlarımız;dininin hiç kimsenin,hiçbir kurumun tekelinde olmadığını,ve olamayacağını bilmiyorlar m? Dinin sahibi Allahtır. Şu satırlar da dinin hakikatlarındandırlar.Cenab-ı hak,''Her vakit iyiliği ve iyileri himaye,fenalığı ve fenaları izale ve semavi tokatlarla zalimleri ve yalancıları imha etmek cihetiyle,hakkaniyet ve adaletini gösterir.'' ''Daime güzelliği izhar,iyiliği ve doğruluğu himaye ve sahtekarları ve müfterileri imha ve izale etmek adetini bir düsturi faaliyet ittihat eden de bu kainatın mutasarrıfıdır.''

  • HÜSEYİN İLHAN

    18.12.2016 08:22:51

    Ya bu beyler İSLAM dinininden habersiz ya bu beylerde İKİYÜZLÜ,RİYAKAR VE SAHTEKAR DİN ADAMI GÖRÜNÜMÜNDE israiliyat ve nasraniyat temsilcileri. Hele hele İSLAM DİNİ çok müdahaleci diyen ahmağa sorarım.Sen hangi dini öğrenip filim adamı oldun bre densiiz.

  • Ali Tam

    18.12.2016 06:05:22

    Ilahiyat da bir ilimdir, okunarak ögrenilebilir. Ataist, Ateist, satanist, komünist vs gelip Islam ilahiyati okuyup prof. dahi olabilir. Bu durum o sahsin imanina delil olamaz. Süfyan bir kafir oldugu halde hutbe okuyabilir namaz kilabilir, meslegi insanlari aldatmak batili hak hakki batil göstermek oldugundan bazi insanlari kandirmis kendisi hakkinda tapilacak dercede taraftar, davasi/rejimi hakkinda kiyasiya savasan güruhlar olusabilir. Allah'in, peygamberinin (asm) düsmani olanlar kim olurlarsa olsunlar, hangi sifatlari olursa olsun BIZ MÜSLÜMANLARIN DA DÜSMANLARIDIRLAR. AYASOFYAYI KAPATAN INSANA LANET OLSUN, EZANI YASAKLATAN INSANA LANET OLSUN, KURANI YASAKLATAN INSANA LANET OLSUN, zaten o insanin gidecegi yer de ebedi kalacagi Cehennemin dibi GAYYA KUYUSUDUR. Onun bunun o mel'un mahluku övmesi bizi baglamaz. Cehennemi var oldugu icin seviyoruz, yasasin zalimler icin Cehennem. Yasasin Gayya Kuyusu!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı