Özdabak’la birlikte yargılandığımız malûm davamızın geçen hafta 24 Eylül Salı günü görülen ikinci duruşmasında yaptığımız savunmanın bir bölümünü, ertesi gün okuyucularımıza aktarmıştık.
Diğer kısmını bugün paylaşalım ki, hem konu tamamlanmış, hem de son günlerde yine alevlendirilmek istenen iftira ve tezvirat kampanyasına bir cevap teşkil etmiş olsun:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının ... soruşturma, ... esas ve ... iddianame no’su ile sunduğu (ek) iddianamede bana yöneltilen “terör örgütü propagandası yapmak” suçunun “delil”i olarak gösterilen 2.8.2016 tarihli “Israrla Gülen’in iadesini isteyen iktidar, âdil yargılama güvencesi verebiliyor mu? Tamgaz devam eden ‘cadı avı’ operasyonları ortadayken...” paylaşımı bana aittir.
Ancak o paylaşımın hemen öncesindeki aynı tarihli “Gülen ABD’de yaptığı açıklamaları, gelsin Türkiye’de mahkemede yapsın ki, gittikçe alevlendirilen fitne ateşinin arka planı ortaya çıksın” ve “En zor zamanlarda ‘Mekke’de olsam da buraya gelmem lâzımdı’ diyen Üstad Bediüzzaman davasını hem de o devrin mahkemelerinde savundu, kazandı” paylaşımları da bana aittir.
Aynı şekilde, 22.7.2017 tarihli “Darbe ve terörle ilgisi olmayan masumlara yapılanlar ne kadar acıysa, F. Gülen’in ‘Onları bırakın, beni alın’ diyememesi de o kadar hazin...” ve “Üstad (Bediüzzaman): Masum mevkuflar adedince vücutlarım olsaydı, umumuna gelen her nevi meşakkati alabilseydim, o kıymettar zatlara bedel çekmek isterdim” paylaşımları da benimdir.
Bunları görmeyip yok sayarak, tek bir paylaşımı öne çıkarıp, tamamlayıcı nitelikteki diğer paylaşımlardan ve bağlamından koparmak suretiyle sadece onun üzerinden değerlendirme yapıp suçlama yöneltmek, Savcılık makamının aleyhteki deliller kadar lehtekileri de araştırıp ona göre hareket etme görev ve yükümlülüğüyle bağdaşmaz.
Keza, yine bana ait olan 2.8.2016 tarihli “Sivilleşme adımları atılırken, ‘demokrasi nöbetleri’nin, ‘sivil başkomutan’ın emir ve talimatlarına bağlanmasında bir tuhaflık yok mu?” paylaşımındaki “çelişki sorgulaması”ndan “örgüt propagandası” sonucu çıkarılmasının mantığını da anlamak mümkün değildir.