"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Elmalılı, Risale-i Nur ve sansür

Kâzım GÜLEÇYÜZ
18 Şubat 2017, Cumartesi 17:00
Rejim ilahiyatçılarının M. Kemal’i dindar gösterebilmek için sürekli tekrarladıkları “Tefsir yazdırdı” hikâyesinin aslına ve arkaplanına ışık tutan son derece önemli bir anekdot:

Akademisyen Necmi Atik Yeni Şafak’ın Pazar ekinde Cumhuriyetin ilanından 10 yıl sonra Türkçe ibadet konusunda yaşananları anlatırken, Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirine yazdığı ve o günkü Diyanet tarafından sansürlenen önsöz için şunları ifade etmiş: 

“Hükümet, ‘Türkçe İbadet’ veya ‘Millî Din’ projesi çerçevesinde, İstanbul Göztepe Camiinde, Dârülfünûn İlâhiyat Fakültesinde ve benzeri yerlerde Türkçe ibadet girişimleriyle kamuoyunu yoklamaya başlar. 1931-32 yıllarında, Türkçe ibadet bizzat Mustafa Kemal’in kontrol ve denetiminde yapılmaya başlanır. Kur’an, camilerde cemaate Türkçe olarak okutulur. Yerebatan Camiinde, Sultanahmet Camiinde, Ayasofya Camiinde ve Süleymaniye gibi büyük camilerde Kur’an Türkçe okutulur, hutbeler tamamen Türkçe verilir, namaz Türkçe kıldırılır. Ezan, kamet ve salât ü selam Türkçeleştirilir. Hükümetin bütün bu girişimlerine Elmalılı karşıdır ve Türkçe ibadetin asla olamayacağını her fırsatta dile getirir. Hatta tefsirin önsözüne Türkçe ibadet olamayacağını anlatan ilmî bir makâle de yazar. Harf inkılabı ile Latinize edilen tefsirden, baskı öncesi hükümet tarafından sakıncalı görülen herşey çıkarılır. Hatta ilk baskıda (1935) önsöz tamamen devre dışı bırakılır.” 

(Ayşe Olgun’un mülâkatı, 12.2.17)

***

Bu mülâkatın yayınından bir gün sonra Mehmet Tezkan da Milliyet’te çıkan yazısında Diyanet İşleri’nin ilk başkanı Mehmet Rıfat Börekçi’nin CHP’nin Ankara il başkanı olduğunu hatırlattı (13.2.17).

***

Elmalılı tefsirine sansür olayından 80 sene sonra benzer bir girişim de Risale-i Nur’a yapılmak istendi. 2014 Nisan’ında başlatılan keyfî bandrol ve devlet tekeli sürecinde eserleri basma ve basım yetkisi verme selâhiyeti hükümet kararnamesiyle Diyanet’e verildikten sonra, “put-pot” örneğinde görüldüğü gibi tartışmalı ve eksik bir metin esas alınıp “Sadece bunu basabilirsiniz” denildi. Ama neyse ki Yeni Asya’nın müsbet hareket çerçevesinde tek başına verdiği hukuk mücadelesi ile bu mesele aşıldı. Ve sansür geleneğinin AKP ile sürdürülmek istenmesine, çok şükür geçit verilmemiş oldu...

Son akademisyen ihraçlarına tepki verilirken, önceki 100 bin yargısız ihraçla keyfî gözaltı-tutuklamalar da gündeme gelmeli ve tartışılmalı.

15 Temmuz ve şehitlerinin hesabı darbecilerden sorulsun; darbeyle ilgisi olmayıp neyle suçlandığını dahi bilmeden mağdur edilenlerden değil.

 

Hukuksuzluk hiçbir zaman payidar olmamış, yapanın da yanına kâr kalmamış; hadisteki “Zulüm devam etmez” hakikati hep hükmünü icra etmiştir.

Okunma Sayısı: 7928
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Selim sarı

    19.2.2017 19:17:28

    Adalet değişik zamanlarda herkese lazım olabilecek ve herkesin titizlikle koruması gereken bir mefhum. Ayrıca Allahın bir emri. Adaletin zıttı zulümdür Ahire inancımız varsa Allahın emir olan (İnnallahe yegmurubil adli ) adaleti payidar etmeli ve zulmü ortadan kaldırmaya calışmalıyız madur olanları görevine iade etmeliyiz.

  • Ahmet Turabi

    18.2.2017 21:08:00

    Darbe ile ilgili gerçeklerin bir an önce ortaya çıkması temennisiyle kaleminize sağlık demek istiyorum.

  • Mahmut

    18.2.2017 20:55:49

    Allah'a hamd olsun bu risale ışığı hic kararmayacak. Birini yok etmeye calisalar mazlumlara sahip cikan birini Allah devreye sokacak inşallah

  • timur

    18.2.2017 16:42:20

    tam bu günleri okurken düşünülmesi gereken bir yazı olmuş .birde yedi aydır ifadesiz sorgusuz ihraç edilenler ne durumda aileleri ne durumda devlet Suriyelileri kucaklarken kendi vatandaşını dışlarmı. inşallah sizlerin kalemleri sayesinde duyacaklar. teşekkürler kazım bey.

  • Ali Tam

    18.2.2017 15:31:10

    Mesele "Müflis Proje Kemalizm" Cep Kitabinizda ( okuma süresi yaklasik 2,5 saat) bütün zamanlar icin delilleriyle ortaya konmustur. Not: Kitapta basim tarihi yoktur. Unutulmus olmali.

  • Özcan Erkiş

    18.2.2017 12:24:01

    (4) Demek oluyor ki, Şeflik döneminin "Milli Din" projesinden ilham alan iktidar cenahı kendi söylemleri olan "Yerli ve Milli" yeni(aslında eski-öe) projelerini, eğer referandumdan geçerse tek adamlık sistemiyle birlikte hayata geçirmeyi düşünmüş olmalılar. Zira referans aldıkları dönem ve şahıslar, aynı taktik ve stratejilerle projelerini gerçekleştirmişlerdir. Halkımız bin düşünüp bir karar vermelidir. Tercihimizi, meclisin şahsı manevisine istinat edecek, hür ve demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye'den yana kullanmalıyız. Hem bunca hukuksuz ve demokratik olmayan uygulamaların sebep olduğu mağduriyetlerin (dolayısıyla zulmün) bitmesine vasıta olmak gibi hayırlı bir netice de verecektir, diye düşünüyoruz....

  • Özcan Erkiş

    18.2.2017 11:59:30

    (3) Aklı başında, sağduyu sahibi herkes, tıpkı Yeni Asya'nın manşetinde olduğu gibi "Kutuplaştırmayın!" dedikçe, birileri de inadına, bilhassa kutuplaştırmak için "vazifeli" imiş gibi gün geçmiyor ki yeni bir baskı argümanı duymayalım. İktidar cenahından gelen ve kampanyanın âdeta temel taşını oluşturan bu taktikle istedikleri neticeyi neye mâl olursa olsun almak istiyorlar. Dün iktidarın Manisa teşkilatındaki şahıs "evet" çıkmaması hâlinde iç savaştan bahsedip halka korku salarken, bugün de Antalya'da bir yargı mensubu "hayır" diyecek vatandaşları tehdit edercesine "Hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar demektir!" (Diken,18.2) gibi absürt, akıl ve vicdan dışı bir beyanda bulunuyor. Adaletin kendisine emânet edildiği bir yargıcın söyleyeceği sözler bunlar olamaz. Sahi ne oluyor ve nereye gidiyoruz? Kendinden olmayana karşı, bu kin ve nefret, öfke ve adavetin sebebi nedir? Gerçekten bunun arka plânını merak ediyoruz.

  • Özcan Erkiş

    18.2.2017 11:36:20

    (2) Yeni Asya'daki röportajın son kısmıyla bir kez daha anlıyoruz ki, iktidardaki siyasal islamcı zihniyet ve onun takip ettiği menfi tarz-ı siyaset ve söylemiyle merhum Menderes ve Demirel'in siyaset tarzı, söylemi, projeleri birbirine benzememektedir. Her ne kadar iktidar bunlardan nemalansa da hakikat-i hâlde öyle değildir. Öyle olmadığını şu an yaşayarak görmekteyiz ki, "görünen köy kılavuz istemez"miş. Kaldı ki iktidar neyi ve kimi referans aldıklarını açıkca söylemekle, DP tarzı bir siyaset takip etmediklerini beyan etmektedirler. Tabiki anlamak isteyene...

  • öğretmen

    18.2.2017 11:33:00

    Yeni Asya hiçbir şey yapmamış olsa yalnız R.Nur'ları devlet tekelinden kurtarması yeter. Bin kez tebrikler...

  • Özcan Erkiş

    18.2.2017 11:25:56

    (1) Sayın Güleçyüz, sizin yazınız ile sayın C.İlhan'ın röportajının son kısmı okunduğu zaman anlaşılıyor ki, "tebeddülü esmâ ile hakâik tebeddül etmez!" gerçeği bugün de geçerlidir. Dünkü tek adam-şeflik zihniyeti ile 15 yıldır iktidarda bulunan siyasal islâmcı zihniyeti arasında çok da fark bulunmamaktadır. Meselâ her ikisi de tekçi, inhisarcı, yasakcı, sansürcü, kutuplaştırıcı...gibi benzerlikler arz etmektedir. Zaten getirmek istedikleri tek adam sistemi de bu inhisarcı zihniyetin tezahüründen başka bir şey değildir. Çok iyi düşünmemiz gerekiyor ki yanlış karar vermeyelim....

  • CESUR ADAM

    18.2.2017 10:10:31

    Allah razı olsun.HAKİKATIN GÜR SESİ gazetemiz YENİ ASYA ve siz değerli civanmert yazar ağabey,kardeşlerimizle haksızlığa karşı duruşunuzla teselli ve güç buluyoruz. AKP ve liderlerinin tahribatlarını ülkemiz YÜZLERCE yılda ancak temizleyebilir.Camileri siyasete aletleri yeni değil.Bu zihniyet 1970 lerde de bunu yapmış idi.Ancak ogün gözleri açık,kalbi çarpan,yüreği olan,iz'an ve insafı,hak ve adalet hassasiyeti olan bir hocaefendinin cami minberinden bu MUKADDESATI necislerden kurtarmak i.in ahrika hutbesini dinleyen biri olarak şimdi kendisi ceseden var olsada fikren bu afata uğramış olduğundan müteessirim.Rabbimden felahını niyaz ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı