"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fetret derinleşiyor

Kâzım GÜLEÇYÜZ
02 Mayıs 2017, Salı
Gelişmeler, merhum Demirel’in, Şubat-14’teki son görüşmelerimizden birinde dikkat çektiği “fetret” halinin çok daha ileri boyutlara ulaştığı bir noktaya geldiğimizi gösteriyor.

Demirel o günlerde henüz yeni başlayan tasfiye dalgaları için “Kim yapıyor, belli değil” demişti. Şu dönemde olup bitenler de öyle.

OHAL’le birlikte iş iyice rayından çıktı.

22 KHK’dan—2 daha eklendi—17’sinin hâlâ Meclis onayından geçmemiş olması, otomatikman hükümsüz hale gelmelerini ve işlemden kaldırılmalarını icab ettiriyor.

Çünkü her KHK’nın bir ay içinde Meclise gelip onaylanması lâzım. Kural bu. Ama kimsenin umurunda ve gündeminde bile değil!

Geçen Ocak’ta çıkarılan KHK ile bir ay içerisinde kurulması öngörülmüş olan 7 kişilik OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun, aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ kurulamamış olması bir başka skandal.

Gecikmeye önce referandum bahane edildi, sonra “Komisyonda görev almak için çok başvuru olduğundan seçmekte zorlandık” denildi ve “teknik rötuş”tan dem vuruldu.

Nihaî planda AİHM yolunu kesmekten öte bir işlevi olmadığı konuşulan göstermelik “Dostlar alışverişte görsün” komisyonunun ne zaman işbaşı yapacağı hâlâ meçhul.

Buna karşılık tasfiyeler devam ediyor...

Fetretin bir diğer işareti, benzer konularda verilen çelişkili kararlar. Birçok yerde sorunsuz gerçekleştirilen Yeni Asya panellerinin Fatsa, Yalova ve Karabük’te OHAL gerekçesiyle engellenmesi bunun örneklerinden.

Bir diğer örnek, İzmir’deki bir cezaevinde Risale-i Nur’a getirilen yasak mahkeme kararıyla kalktığı halde, aynı cezaevinin başka bir ünitesinde yasağın inatla devam ettirilmesi.

Başka bazı cezaevlerinde de.

Bir diğeri, 9 Nisan’dan itibaren birçok cezaevinde gazetemize uygulanmaya başlanan keyfî engelin kaldırılması için Adalet Bakanlığına gerek manşetten yaptığımız çağrıya, gerekse avukatımızın gönderdiği şikâyet dilekçesine hâlâ cevap alamamış olmamız.

Bu arada bazı cezaevlerinde bir engel yok ve engel çıkaranların bir kısmı da kaldırdı...

Ama hâlâ inatla devam ettirenler var.

Bir diğer keyfîlik de, bazı arkadaşlarımızın basın kartlarının 9 aydır verilmemiş olması.

Ve bu sorumsuzluğun muhatabı da yok...

***

22 KHK’dan 17’sinin süresi içinde TBMM onayından geçmediği için hükümsüz hale geldiği bir süreçte 2 KHK daha, öyle mi? Tam kanunsuzluk hali!

TBMM İçtüzüğü m.128: “KHK’lar komisyonlar ve Genel Kurulda en geç 30 gün içinde görüşülür ve karara bağlanır.” Aksi halde yürürlükten kalkar.

Nur’un 3 Mayıs’taki duruşmasına bir gün kaldı. Savunmasını yazdı. Sabır, kararlılık ve dua ile bekliyor. Biz de dualarımızla yanındayız.

 

Okunma Sayısı: 8741
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    2.5.2017 16:45:42

    (4) Öyle bir hukuksuzluk hali yaşıyoruz ki, hukuksuz bir işi bir başka hukuksuz işle kapatarak. Peki ülkenin kanunsuz gidişatını gözeten kurumlar ne yapıyor? En son referandumda YSK marifetiyle yaşadığımız ve apaçık kanuna aykırı karar karşısında, yüksek yargı mercileri ne yaptılar? Sükut ikrardan gelir derler. OHAL ile temel hak ve hürriyetlerin ihlâli karşısında "OHAL ve KHK var, bizden adalet beklemeyin!" dercesine sessiz kalmayı tercih ettiler. Oysa adalet ve hukuk ve hürriyet dünyanın her yerinde herkese ekmek, su kadar lâzımdır. Üstad Hz.leri boşuna "Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam!" dememiş. Hiç kimse hiç bir iktidar hesap sorulamaz değildir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün hükümferma olacağı zaman geldiğinde ve âdil, tarafsız ve bağımsız yargı ile vicdanı hür ve cesur yargıçlar avdet ettiğinde, hukuksuz dosyaların açılacağına olan ümit ve inancımızı muhafaza ediyoruz. Zira zulüm devam etmez.

  • Özcan Erkiş

    2.5.2017 16:23:53

    (3 ) Biz dahilde CB'nın partili olup olmaması ile meşgul olurken AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi "En azından şu an için, Türkiye'nin AB perspektifinden uzaklaştıgı konusunda herkes hemfikir. AB rüyası şimdilik bitti!"diyor. (Yeni Asya, 2.5) Ne ibretâmiz bir tarihi süreç yaşıyoruz. 2004 'te BB olan şimdiki CB. Kızılay'da binlerce vatandaşın katıldığı şölende "Hamdolsun tarihi aldık. Başarı halkımızın!"demişti. (Sabah, 19.12.2004) AB için şölen düzenleyen iktidar cenahı, şimdi AB 'yi kendine ayakbağı görüyor. Peki 2002 de iktidara gelirken bunu söyleyebilir miydi? Yahut söyleseydi iktidara gelebilir miydi? Dürüst ve samimi ve şeffaf olalım lütfen. İktidara gelebilmek ve iktidarda kalabilmek uğruna Makyavelist bir politika izlemek Siyasal İslâmcı siyasetin bir düsturu mudur? Benimkisi sadece merak!

  • Özcan Erkiş

    2.5.2017 15:56:53

    ( 2 ) Fetret 'in bildiğimiz dinî anlamı dışında siyasete bakan yönüyle başka bir mânâsı da "Hükûmet gücünün gevşediği bir yerde düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre "(TDK, Büyük Türkçe Sözlük ) OHAL ve KHK'lar ile birlikte meclis ve hükümetin şeklen var fiilen olmadığı antidemokratik bir sistem ile yönetilmeye başlandık ve öyle devam ediyoruz. Adalet zulme, hukuk keyfîliğe, demokrasi şahıs hakimiyetine İnkılâp etmiş durumda. Dahilden "Yeter artık! Adalet!" hariçten de "Hukuk ve demokrasi!" sesleri koro halinde yükselmekte. Peki iktidar cenahı ne ile meşgul? CB'nin partiye üyelik meselesi ile. Çok mu elzem ve âcil ve öncelikli bir mesele miydi? Elbetteki hayır. 1930'lara yelken açtık hadi hayırlısı. Hangi limana demir atarız zaman gösterecek.

  • Özcan Erkiş

    2.5.2017 15:36:32

    Sayın Güleçyüz, merhum Demirel muhtıra, darbe ve süreçlere maruz kalmış hürriyetçi ve demokrat bir siyasetçi idi. Bütün bunlara rağmen iktidarda olduğu dönemlerde rövanşist fikirlerle hareket etmemiş, demokratik hukuk devletini raydan çıkaran icraatlara imza atmamıştı. Hür ve demokrat olmasına rağmen maalesef darbeci, cuntacı, komitecilerin hedefi olmuş, fakat o hep hukuk ve demokrasi içinde mücadelesini etmiştir. Şu kadar gidip bu kadar gelmesi de millet ve memleket, hukuk ve demokrasinin zarar görmemesi adına hassas davranmasındandı. Korkudan değil. Şimdikiler gibi şahsî iktidar hırsı, menfaat kaygısı, mevki-makam korkusu, elde ettiği devlet güç, kuvvet ve yetkilerini kaybetme endişesi değildi. Devletin bekâsı, millet ve memleketin istikbali ön planda idi. Evvela bu tesbiti yaparak şimdiki siyasal İslâmcı iktidara ve ahvâlimize bir göz atalım.

  • alim bal

    2.5.2017 12:47:22

    İbrahim suresi, sayfa 261, ayet:42’den 52’ye kadar. ‘’Asla zalimlerin yapacağı şeyden, Allah’ı gafil sanma. Ancak Allah onların azabını öyle bir güne bırakıyor ki o gün gözler korkudan dikilir kalır.’’

  • HÜSEYİN İLHAN

    2.5.2017 07:36:16

    Rabbim ülkemizi ve dünyayı DİKTATÖR,İSTİBDAT,KEYFİ KANUNSUZLUK YAPANLARIN ŞERRİNDEN MUHAFAZA EYLESİN. NUR kardeşimize de inşaallah ADALET sahibi adil hakimler nasip etsin.ADALET tecelli etsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı