Bağımsızlığı demokrasinin önüne koyan, dahası demokratikleşmeyi bağımsızlığın engeli olarak gören anlayış, işi daha da ileri götürerek, demokrasi ısrarını bağımsızlık mücadelesine direniş olarak değerlendiriyor.
Ve bağımsızlık mücadelesinin belirleyici olacağı bir gelecekte demokratikleşme taliplerinin yerinin olmayacağını savunuyor.
Son dönemde iktidarla bağlantılı “entelektüel”lerin kapalı kapılar ardındaki değerlendirmelerinde “Batı tipi demokrasi bize uymaz” gibisinden “fikir”lerin seslendirildiğine ilişkin duyumlarla örtüşen bu yaklaşım, demokrasiyi boşlayarak AB’ye sırt çeviren tavrın arkaplanına da ışık tutuyor.
Çok eskilerde demokrasiyi “şirk ve küfür düzeni” olarak reddeden anlayış bu şekilde yine tenasuh ederek kendisini gösteriyor.
Keza demokrasi için kullanılmış olan “hedefe götürecek tramvay” benzetmesinin kaynaklandığı çıkış noktasını da aydınlatıyor.
Bu parçaların birleştirilmesiyle şekillenen sonuç, çağdaş ve evrensel kriterlerle belirlenmiş “demokrasi” tanımını kabul etmeyen bir anlayışı yeniden karşımıza çıkarıyor.
Son dönemde icad ettiği ve her vesileyle tekrarladığı “yerli ve millî” kıstasını demokrasiye de uyarlarken, bu kavramı yalnızca kendi iktidarıyla, millî iradeyi de kendisine verilen oylarla tarif eden tekelci bir zihniyet.
Herkesten biat isteyen, eleştiriye tahammülü olmayan, muhalefeti “düşman, hain, terörist, şer ittifakı” sayan bir “düşünce” yapısı.
Demokrasi sayesinde elde ettiği iktidarı ne pahasına olursa olsun bırakmamak için her türlü manipülasyona başvururken hukuku da, en temel hak ve hürriyetleri de çiğnemekte beis görmeyen bir anlayış.
Kendi varlığına kutsallık atfederken farklı fikir ve yaklaşımları hazmedemeyen ve reddeden bu anlayışın, “demokrasi” diyenlere hayat hakkı tanımak istemeyişi ve ülkenin geleceğinde artık onlara yer olmadığını iddia etmesi hiç de şaşırtıcı değil.
Peki, Osmanlının son dönemlerinden itibaren yaşanan süreçlerde demokrasiye ulaşmak isterken ağır bedeller ödeyen Türkiye bu zihniyete teslim olacak mı? Ve demokrasinin, hak ve özgürlüklerin öne çıktığı bugünün dünyası bu değerlerden uzak bir Türkiye’yi kabul edecek mi?
***
Din adına yapılan hatalar İslama zarar veriyor