"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Görmez ve sonrası

Kâzım GÜLEÇYÜZ
12 Ağustos 2017, Cumartesi
Görev süresinin dolmasına daha üç yıl varken sürpriz bir şekilde emekli olan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in dönemine damgasını vuran en önemli olay, Risale-i Nur’dan bazı eserlerin Diyanet damgasıyla neşri.

Önce İşaratü’l-İ’caz, ardından Mesnevî-i Nuriye, Sözler, Mektubat ve Lem’alar.

Görmez Risalelere müsbet yaklaşımını, göreve geldikten hemen sonra katıldığı bir uluslar arası sempozyumda ifade etmişti.

Sonraki süreçte yukarıda sözü edilen eserlerin Diyanet tarafından basımı gerçekleşti.

2014 Nisan’ında bandrol engeli çıkarıldığında Görmez bizi arayıp, İşaratü’l-İcaz’la atılan adımı Mesnevî-i Nuriye ve diğer eserlerin takip edeceğini, ancak bunu “ümmetin malı” olarak nitelediği Risaleleri tekellerine almadan yapacaklarını söylemişti.

Ne var ki, sonraki süreçte iktidarın dayattığı devlet tekelinin Diyanet üzerinden hayata geçirilmek istenmesi, bu kurumu da ister istemez sıkıntıya soktu.

Ve Yeni Asya’nın tek başına verdiği hukuk mücadelesinin başarıyla sonuçlanması herkes gibi Diyanet’i de rahatlattı.

Görmez’in muhtelif konuşmalarındaki Risale-i Nur eksenli mesajlar ve son olarak Kostroma Camiinin açılışında Bediüzzaman’ın Rusya’daki esaretinde orada verdiği hizmetleri yad etmesi önemliydi.

Buna mukabil, f.ö meselesinde devlet ve iktidar baskısıyla sergilediği tavır ve bu çerçevede “final”i, talimatla hazırlanan çok tartışmalı bir “f.ö” raporuyla yapması, onun adına büyük bir talihsizlik oldu.

Keşke hele bu derece mağduriyetlere sebep olunan bir konuda daha yapıcı, dengeli ve âdil bir yaklaşım ortaya koyabilseydi...

Gerçi özellikle 15 Temmuz sonrasındaki OHAL ortamında iyice şiddetlenen çok yoğun baskılara gerek devlette, gerek özel kesimde boyun eğmeyen neredeyse kalmamışken onun da durumu zordu. 

Ama en azından finali böyle değil de daha kendisine yakışır tarzda yapabilirdi.

Döneminde basına yönelik hac organizasyonlarında Yeni Asya’nın dışlanması konusundaki duyarsızlığı da istemeyerek kayda geçirdiğimiz bir husus oldu.

Peki, Görmez sonrası nasıl olacak? 

İç açıcı olmayan işaretlere yarın bakalım.

***

-Domates biber satan teyzeye ‘Bylock’ gözaltısı - http://www.yeniasya.com.tr/video/domates-biber-satan-teyzeye-bylock-gozaltisi_440081

-Star yazarı Çakırgil: Pazarcılık yapan bir hanımın alınıp götürülmesi gibi örnekler toplumda terör estirircesine bir noktaya doğru ilerliyor.

 

-Ertuğrul Özkök: Ekmeğini taştan çıkarmak için çalışan yaşlı kadıncağız bırakılmasaydı, belki badem rengi tek tip de giydirilecekti üzerine.

Okunma Sayısı: 11803
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    12.8.2017 03:22:38

    1) Zaman geldiginde kamuoyunda kendisine itiraz edenlere "artistlik yapma" diyen birinin artistlikleri Türkiye‘nin adaletini, demokrasisini hallac etmistir. Prof. Dr. Mehmet Görmez belli ki; belli basli siyasal islamci dayatmalara ragmen Risale-i Nur Külliyati‘nin ve sakirdlerinin degerini tam idrak eden ve bir alimdir. Diyanet Isleri Baskanligi‘nin kurulus gayesi kesinlikle dindarliga ve ihlasa dayali bir neden degildir. Bati da Kilise bir kurum bir enstitüdür ve devlet gibi yapisi ve gücleri vardir ve dolayisiyla Din ve Devlet ayiriminin yapilmasi sekülarizm veya Bati laisizmi gerekliydi. Ne Osmanli'da ne de yeni kurulan Türkiye'de Kilise'ye muadil bir Din kurumu, enstitüsü vardi.

  • Ali Tam

    12.8.2017 03:21:51

    2a) Türkiye'ye bir türlü laisizmi ithal etme bahanesi olarak Devlet eliyle ve Devletin buyrugu altinda ve calisanlari devlet memuru statüsünde olan bir kurum sun'î olarak olusturuldu ki sonradan Laiklik dedikleri- Din ve Devleti bir türlü ayiramadiklari- hâlâ ne oldugu en yüksek mahkemelerce bile gercek tanimina erisememis bir kavrami ortaya atarak Islam'i Kur'ani Müslümanlari EZME SARTNAMESI olan Lozan Antlasmalarinin Türkiye Cumhuriyetini devlet olarak tanimanin olmazsa olmaz sarti Gladstone Plani kapsaminda Laisizme mecburi yer verildi. Bu çirkin ve lanetlenesi Gladstone Planı Kur'ani ya ortadan kaldirmak veya Müslümanlari Kur'an dan sogutmayı şart koşuyordu…

  • Ali Tam

    12.8.2017 03:21:27

    2b)Yani Kur’an‘ı okumalarini ve ögrenmelerini saglayan okul ve medreseler kapatilarak onun emirlerine göre yaşamayi ve sosyal hayattaki yansimalarini yasaklayacak önlemler 1923 Türkiyesine DAYATILDI ve Ingiliz gizli lisansi altindaTürkiye yönetimi bunu kendi icadiymis gibi, bir yenilikci bir reformcu edasiyla teker teker yürürlüge koydu.

  • Ali Tam

    12.8.2017 03:17:58

    3) Türkiye'de Diyanet Isleri Baskanligi kesinlikle hicbir tarihte ÖZERK veya Bagimsiz olmadi olamadi. Devlet'in emir ve iradesine bagli bir devlet kurumu olarak varligini sürdürdü. Dolayisiyla Devlet'in teamüllerinde olan istifani/emeklilige ayrilmani belli sartlari haiz imzala tarzi Diyanet Isleri Baskanligi icin de gecerlidir. Diyanet Isleri Baskanligi'na son senelerde Islam ülkeleri tarafindan MANEVI bir ünvan olan Osmanli Halifeliginin halefi tarzindaki saygi siyasal islamcinin gözünde ARPACIK olmaya basladi. Bir cok magdur ve masumlara itiraf et imzala kurtul diye önlerine uzatilan itirafnameler bilakis onlarin tutuklanmalarina ve hapislere gönderilmelerine neden olmustur. Bu adaletin ve demokrasinin sekteye ugradigi Devletlerde cari bir yöntemdir. Kanaatimizce Diyanet Isleri Baskani'nin görevden alinmasina bicilen kilif ne olursa olsun asil neden TAGUT olmus bir ENE'nin gözüne bu kurumun basinin arpacik olup rahatsiz etmesidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı