"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Güdümlü anketlerle tehlikeli yönelişler

Kâzım GÜLEÇYÜZ
01 Aralık 2016, Perşembe
Medeniyetler ittifakı projesinin eşbaşkanlığının üstlenildiği dönemler de geride kaldı ve yerine her fırsatta “Batı karşıtlığı”nı vurgulayan hamaset söylemleri ikame edildi.

Özellikle AB’den gelen hukuk ve demokrasi eksenli tenkitlere “Hans şunu demiş, George bunu demiş; bizi ilgilendirmez. Söyledikleri bir kulağımızdan girer, öbür kulağımızdan çıkar. Bizim için önemli olan milletimizin ne dediğidir” diye cevap veriliyor.

(Burada gözden kaçırılmaması gereken ilginç bir nokta, benzer eleştirilerin ABD’nin yıllık insan hakları raporlarında da dile getirilmesinin derin bir sükûtla geçiştirilmesi...)

Peki, milletin ne dediği nasıl belirleniyor?

Özellikle toplumun ve ülkenin tamamını ilgilendiren temel iç ve dış politikalarda halkın tercihinin geniş tabanlı uzlaşmalarla ortaya çıkması gerekirken, bugün bunu temine yönelik bir yol izlendiği söylenebilir mi?

Milletin ne dediğinden kast edilen şey sadece iktidar politikalarına hiç sorgulamadan, kayıtsız şartsız ve gözü kapalı destek veren tarafgir bir kitlenin tavrı ise, buradan sağlıklı bir neticenin çıkması mümkün mü?

Tek görüşün sorgusuz sualsiz ve körü körüne bir biat mantığıyla belli bir kesime dikte ve mal edildiği sisteme demokrasi denir mi?

Medyanın büyük ölçüde tek sesli hale getirildiği, üniversitelerin ve sivil toplumun susturulup sindirildiği, kamuoyunun böyle bir mekanizma içinde tek yanlı olarak şekillendirilmeye çalışıldığı bir tablo içinde, uygulanan iç ve dış politikalarla ilgili olarak zaman zaman anket sonuçları yayınlanıyor.

Meselâ halkın yüzde 61’inin “Türkiye Ortadoğu’ya askerî olarak müdahil olmalı” dediği ifade ediliyor (Habertürk, 28.11.16). Belli ki, bu sonuç, özellikle Fırat Kalkanı operasyonuna halkın desteği olarak sunuluyor. Ancak böyle bir yöntem doğru mu? Dış politika, hele böylesine hassas ve riskli bir konu anket sonuçlarına göre yönetilebilir mi?

Bu tür konularda izlenecek politikaların, uzmanları ve erbabınca enine boyuna incelenip müzakere edilerek belirlenmesi ve şartları dikkate alan bir duyarlılıkla uygulanması gerekirken, tek taraflı ve konjonktürel söylem ve sunumlarla oluşturulan değişken kitle tercihlerinin eşliğinde girişilecek maceracı yönelişler, Allah muhafaza, altından kalkılamayacak tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Fırat Kalkanı başlarken “Hedef sınır güvenliğimiz” denilmişti; şimdi CB “Zalim Esed’in hükümdarlığını bitirmek için girdik” diyor. Hangisi?

Adana’daki yurt yangınında can veren çocuklarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Tek tesellîmiz “Yangında ölen şehittir” hadisindeki müjde...

Yurt yangınının her kademedeki sorumlularından hesap sorulsun. Ama bu facia, sinsice hazırlanan karanlık projeler için istismar edilmesin.

Okunma Sayısı: 5894
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Emre gören

    1.12.2016 21:25:34

    Özcan erkis. Yazılarınızı gazetede görmek isteriz. Yorumlar bir yazı teşkil eder

  • Kış geldi

    1.12.2016 16:20:34

    Kış geldi ama Ümit'lerimiz bitmek üzere khk ile atılan insanların lütfen sesi olun her gün dua ediyorum .... Birgün sıra size geldiğinde .... doğruymuş mağdur olanların sesi olsaydık dememek için lütfen haksızlık karşısında susmayın....birşeyler yapabilecek iken yapmamak susmaktır...

  • Özcan Erkiş

    1.12.2016 12:21:05

    (3) Yunus Emre'mizin söze dair güzel bir sözü vardır: "Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı, söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz." Sözü söyleyen bir de ülkenin ve milletin reisi makamında olursa çok daha dikkatli olmak gerekmez mi? AB, ABD, BM ye karşı söylenenler ile Suriye için sarfedilen sözlerin hepsi gösteriyor ki iktidarın şura, meşveret ve ortak akıl gibi bir niyeti de derdi de hedefi de yoktur. Millet "sandıkta"ve "meydanlarda ne dedi ise o!" İyi de "millet" kendilerine oy veren sandık ve meydanlardaki kalabalıklardan ibaret değil ki. Artık iktidar biat - itaat mantığı ile ve emir- komuta içinde değil, Türkiye ve dünya gerçeklerine göre ülkeyi yönetmelidir. Ne Türkiye eski Türkiye ne Dünya eski dünya ne de Millet eski millet..Asr- ı hazırın hususiyetleri; adalet,hürriyet, meşveret,şahsı manevi (ittifaklar), hukukun üstünlüğü, tam ve ileri demokrasi gibi evrensel ve insani temel değerlerdir. İktidar bunlar için daha fazla gayret göstermelidir.

  • Özcan Erkiş

    1.12.2016 11:50:50

    (2) Meydanlarda hamasi nutuklar atıp ardından "istiyor musunuz! gibi sorularla kitle psikoloji ile hareket eden toplulukların hep bir ağızdan "eveet!" demeleriyle ne dahili ne harici siyaset yürütülemez.Bu tür bir siyaset tarzı dünyanın hiç bir yerinde yoktur. Anketler de öyle. Bunca anket ve halkın desteğine rağmen, 14 yıllık tek parti iktidarı ile ülkenin getirildiği vaziyet ve durum ortada. Görünen köy kılavuz istemez. Herşeyi gül gülistan göstererek halkı aldatmanın bir mânâsı yoktur. Gerçeklerin söylenmesinden ve duyulmasından neden bu kadar çok korkuyoruz? İktidarımız devam etsin diye millete(anket vasıtasıyla) bin türlü yalan söylemek daha mı iyi?

  • Özcan Erkiş

    1.12.2016 11:30:05

    (1) Sayın Güleçyüz, uyarıcı ve uyandırıcı yazılarınız için teşekkür ediyoruz. Zira şu süreçte halkımız, ( özellikle yandaş medyanın tek taraflı ve iktidar lehine faaliyetleriyle) âdeta üzerine ölü serpilmiş, hipnoz edilmiş gibi gerçeklerden bihaber bir vaziyetteler. İktidar cenahı maalesef (din dahil) her şeyi iktidarının devamı adına hiç kaygı taşımadan pervasızca kullanmaktadır. Bunlardan biri de yazınızda bahse konu "anketler"olup, hem halkı yönlendirmek hem yapacakları icraatlara sözüm ona meşruiyet kazandırmak için kullanıyorlar. Nasıl ki iktidar için "millî irade"kendilerine verilen oylar demektir. Aynen bunun gibi icraatlar hukuksuz dahi olsa "anketlerde çıkan sonuca göre halkımız bunu onayladı!" türünden sözlerle ya millî iradeye yahut anketlere topu atarak işin içinden sıyrılmak istenmektedir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı