"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Güncelleme değil, tecdid

Kâzım GÜLEÇYÜZ
16 Mart 2018, Cuma
Bediüzzaman’ın “Zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşir” sözü, gündemdeki konuya doğrudan ışık tutan son derece önemli bir tesbitin veciz ifadesi.

İşin püf noktası, mukaddes kitabımızı bu nazarla okuyabilmek. Dinin hükümlerini, değişen zamanın getirdiği şartlara ve ihtiyaçlara göre, öz ve esasa bağlı kalarak, ruh-u aslîyi rencide etmeden yeniden yorumlayabilmek de öncelikle buna bağlı. Bu ise tecdid ehliyet ve liyakatine sahip, ehl-i vukuf, umeradan bağımsız ulemanın işi.

Tecdid ehliyeti, sadece kesble, yani kişisel çabayla elde edilebilecek bir vasıf değil. Vehbî tarafı, yani Allah vergisi olma niteliği de var. Her önüne gelen “Ben müceddidim” diye ortaya çıkamaz. Bir İlâhî tavzif ve istihdam da söz konusu.

Hadiste haber verilen “Her yüz senede bir gelip din anlayışını yenileyecek” vazifeli zatlar bu anlamda “seçilmiş” çok özel kişiler. 

Geçmiş asırlarda Ömer bin Abdülaziz, İmam-ı Şafiî, Abdülkadir Geylanî, Gazalî, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî, İmam-ı Rabbanî, Mevlânâ Halid-i Bağdadî gibi zatlar kendi devirlerinde bu vazifeyi yaptılar.

Yaşadığımız çağın müceddidi ise Bediüzzaman Said Nursî. Kur’an’ın aleyhinde bin senedir biriken hücumların, son iki asırda ortaya çıkan materyalist cereyanlardan aldıkları güçle felsefe ve bilimi kullanarak semavî dinlere, özellikle de İslama yöneldiği ve dinin temelini oluşturan iman esaslarından başlayıp bunlara bina edilen bütün dinî tezahürlerin tahribini hedef aldığı çok dehşetli bir zamanda önce imanı tahkim, sonra tahkikî iman temeli üzerine sağlam bir dinî hayat şuuru inşa etti. Aklı vahiyle, bilimi iman ve dinle harmanlayıp kucaklaştırdı.

Böylece, “İslamın hükümlerinin güncellenmesi” diye ifade edilmek istenen şeyin ötesinde, onu da içine alan çok daha geniş kapsamlı bir tecdidi gerçekleştirmiş oldu.

İman-hayat-şeriat formülüyle özetlenebilecek bu tecdid programının, birey ve toplum hayatı ile kamusal alanı ve küresel toplumu ihata eden tüm detay ve nüansları, Risale-i Nur Külliyatında mevcut.

Külliyatı bu gözle inceleyen herkes, çağımızın getirdiği bütün soru ve ihtiyaçların Kur’anî cevaplarını Risalelerde bulabilir. 

Almanya’da bir hizmet seyahati esnasında geçirdikleri kazada hafif yaralanan yazarlarımız Mikail Yaprak’la Ömer Faruk Özaydın’a ve kazayı yara almadan atlatan İsmail Sarıömeroğlu ile İsmail Öztaş’a geçmiş olsun diyor, hayırlı şifalar diliyoruz. Allah hepsini hizmete bağışlasın.

Yeni gündemimiz İstanbul’da okur buluşmaları. Şehrimizin farklı semtlerindeki okurlarımızla mahallerinde bir araya gelerek neşriyatımızı konuşacağız. İlk durağımız bu akşam Ümraniye. Yer: Alemdağ Caddesi, No: 2, Kat 3. Saat 20:30. Bekliyoruz. Tel: 0535 6592966 (Salim İlhan).

Okunma Sayısı: 7009
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    16.3.2018 11:14:46

    Asıl ve esaslı güncelleme, şu özgürlük çağında ve ittifaklar asrında, bu gidişata uymayan, demode olmuş düşünce, ideoloji ve yönetim anlayışlarında yapılmalıdır. Ülkemizin genel durum ve gidişat itibariyle iç açıcı değildir. Buna gözümü, kulağımızı ve ağzımızı kapatarak çözüm bulamayız. "Neme lazım, başkası düşünsün demek istibdatın yadigârıdır" diyor Bediüzzaman. Hepimiz bu ülkenin vergi veren birinci sınıf vatandaşıyız. Hak, hukuk ve hürriyetimize sahip çıkarak, gayrın da hak ve hukukunu koruyarak barış ve huzur içinde yaşamasını becerebilmeliyiz. Bunun için demokrasi, uzlaşı ve bir arada yaşama kültürüne sahip çıkarak toplumsal hale getirilmelidir. Bu noktada eğitime çok iş düşmekte diyeceğim ama eğitim "kendisi himmete muhtaç bir dede" vaziyetinde. Önce "kafa yapısından" başlamak üzere "güncellenecek" o kadar çok eylem ve söylemimiz var ki. Ah suni gündemlerden yakamızı bir kurtarabilsek!

  • Gündüz Alp-2

    16.3.2018 10:42:45

    "Birleşmiş Milletler (BM) "Dünya Mutluluk Raporu"na göre Türkiye, 'mutluluk sıralamasında' 156 ülke arasında 74.sırada."(14.3,Basın) İlk on sırada yine "beğenmediğimiz" gayri müslim ülkeler var. Peki biz nelerle meşgulüz? Milli şairimiz Mehmet Akif tarafından yazılan ve 1921'de kabul edilen, 1922'de Osman Zeki Üngör tarafından bestelenen İstiklal Marşımızı bir asra yakındır okuyoruz. 90 seneye yakın bir süre sonra, genel kabul görmüş bir konuyu gündem yapmanın ne bir anlamı ne bir gereği vardır. Siyasal, ekonomik ve toplumsal hayatımızda ülkenin geleceği adına bozulmuş dengeler varken, "beste-güfte" tartışması yapmak sorunların çözümüne katkı sunar mı? Tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiği, et ve gıda maddelerini, canlı hayvan ve samanı bile ithal eder hale gelmiş bir ülke olarak gündemimiz "beste-güfte"mi olmalıdır? Keza OHAL ile demokratik hukuk devletiyle birlikte, hak, hukuk ve adaletin askıya alındığı bir dönemde gündem niçin İstiklal Marşımız olsun?

  • Gündüz Alp

    16.3.2018 10:04:35

    Sayın Güleçyüz, herkesin mübarek cuma gününü tebrik ediyorum. Hem kamuoyu hem muhalefet olarak iktidarın "gündem" oltasına geldiğimizden, ülkenin gerçek problemlerini konuşamıyoruz. Bu arada hak, hukuk ve adalet konusu da adeta unutuldu. Eski güncelliğini sanki yitirdi. Oysa baş gündem, OHAL'in acilen kalkması, demokratik hukuk devletinin, parlamenter sistemin tam anlamıyla tesis edilmesi, S.O.S veren ekonominin düzeltilmesi, bozulan toplumsal barış ve huzurun onarılması olmalıdır. Fakat bizler her gün farklı bir gündemle güne başlıyoruz. "Yerli-milli" ile başladık "cumhur ittifakı" "İslamın güncellenmesi" derken "İstiklal Marşı bestesi" meselesiyle devam ediyoruz. Sırada ne var bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa, suni gündemlerle ülkenin emeği, enerjisi israf ediliyor. İsraf ise neyde olursa olsun, netice itibariyle insana da ülkeye de yararı yoktur. "Abesle iştigal olunmaz" derler. Biz ise abesin de ötesine geçmiş durumdayız. Resmen kavga ediyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı