Üstad Bediüzzaman Said Nursî, bundan 67 sene önce, 5 Mart 1952’de, hakkında açılmış bulunan ve beraatle sonuçlanan Gençlik Rehberi mahkemesinin son duruşmasındaki müdafaasında diyor ki:
“Adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirliğe kaymaz. Bu, din ve vicdan hürriyetinin bir ana umdesidir ki, komünist olmayan şarkta, garpta, bütün dünya adalet müesseselerinde cârî ve hâkimdir. (...) Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzluğa karşı muhalefet, hiçbir hükümette suç sayılmaz; bilâkis muhalefet meşrû ve samimî bir muvazene-i adalet unsurudur.” (Tarihçe-i Hayat, s. 668)
Üstadın, 31 Mart hadisesinin ardından çıkarılıp yargılandığı ve beraatle çıktığı Divan-ı Harb-i Örfî (sıkıyönetim) mahkemesinden, 1935’teki Eskişehir, 1943-44’teki Denizli ve 1948-49’daki Afyon mahkemelerine, hepsinde yaptığı ölümsüz müdafaalardaki son derece önemli hukuk vurgularından birini de bu ifadelerinde görüyoruz.
Evet, adalet hizmeti hiçbir akımın, cereyanın, ideolojinin, siyasî, cemaatî veya şahsî görüşün etkisinde kalmadan ve hiçbir tarafgirlik ya da karşıtlığa tevessül etmeden, hepsinin üzerinde kalarak verilmesi gereken çok hassas ve kritik bir hizmet.
Ne yazık ki, ülkemizde bu hizmetin böyle bir titizlik ve duyarlılıkla verilmesini zorlaştıran haller hiçbir zaman eksik olmadı. Özellikle darbeler, müdahaleler, siyasî veya ideolojik amaçlı kadrolaşmalar en büyük zarar ve tahribatı adalete verdi; bu durumdan kaynaklanan çok yönlü ağır mağduriyetler milletin yargıya güvenini sarstı.
İstiklâl Mahkemeleri, düzmece Yassıada yargılamaları, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde DGM’ler eliyle yapılan hukuksuzluklar, laikçilik ve Atatürkçülük adına AYM ve Danıştay gibi yüksek yargı organlarına aldırılan ideolojik kararlar ve gerek Ergenekon-Balyoz v.s., gerekse 20 Temmuz sürecindeki malûm dâvâlarda kurunun yanında da yaşı da yakan ağır ceza mahkemeleri kaynaklı kimi karar ve uygulamalar orta yerde.
Bizim muhalefetimiz, bunların yol açtığı haksızlık, zulüm ve kanunsuzluklara karşı. Ve bütün bunların çözümünün de yine hukukun içinde bulunacağına inanıyor ve hukuktan asla ümidimizi kesmiyoruz.