"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

...HSK sopasıyla siyasî vesayete

Kâzım GÜLEÇYÜZ
01 Haziran 2017, Perşembe 11:30
Dün kaldığımız yerden devam edelim:

12 Eylül 2010’da halk oyuna sunulan ve bilhassa AYM ile HSYK’da önemli değişiklikler öngören anayasa paketi “Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü” söylemleriyle gündeme taşınmış; paket için seferber olan camia “Mümkün olsa mezardakileri bile kaldırıp oy kullandırın” sözünde ifadesini bulan olağanüstü bir kampanya yürütmüştü.

Sonuçta paket % 59’la kabul edildi.

AYM ve HSYK yeniden şekillendi. İlk başta işler yolunda gibiydi, ama birkaç yıl içinde herşey tersyüz oldu. Evvelâ MİT Müsteşarının Oslo görüşmeleri için “şüpheli” sıfatıyla ifadeye davet edilmesi, ardından 17-25 Aralık operasyonları, 11 senedir birlikte olan iktidarla camiayı keskin bir şekilde karşı karşıya getirdi.

Ergenekon ve Balyoz gibi davalardaki birliktelik de bozuldu; başlangıçta bu davaların savcısı olduğunu söyleyen iktidar bilâhare saf değiştirip düne kadar “darbeci” dedikleriyle beraberliği tercih etti ve “cemaat yargısı”na karşı tavır aldı.

HSYK seçimleri yenilenerek, “cemaat kadroları” önemli ölçüde tasfiye edildi.

15 Temmuz’dan sonra ise, benzeri görülmemiş hukuk dışı yöntemlerle gerçekleştirilen operasyonlarla “cemaat bağlantılı” kadroların üzerine gidilirken, cemaatle ilgi ve ilişkileri olmadığı halde bağımsız duruşlarını koruyan ve biat etmeyen isimler de hedefe konulup biçildi.

Masumiyet karinesi, savunma ve âdil yargılanma hakları, suç ve cezanın şahsîliği gibi herkes için geçerli olan evrensel kriterler hedeftekilerin tamamı için ayaklar altına alınıp çiğnenirken, bağımsız yargının en önemli dayanaklarından olan hâkim güvencesi de berhava edildi.

AYM, Yargıtay ve Danıştay üyeleri dahil, binlerce hâkim ve savcıya terörist ve  darbeci muamelesi yapıldı. Ve aylardır hücre hapsinde tutulan bu insanlar, hâlâ mahkeme önüne çıkarılmayı bekliyorlar.

Yeni adıyla HSK ise, mahkemeleri ağır bir baskı altında tutuyor. Hoşa gitmeyen tahliye ve Bylock kararları veren hâkimleri ya açığa alıp haklarında inceleme başlatıyor, ya da başka yerlere sürüyor.

Yargının HSK sopasıyla sindirildiği bir yerde hukuk devletinden söz edilebilir mi?

***

Zulüm devam etmez. Allah imhal eder (mühlet verir), ihmal etmez. Alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste. Mazlumun âhı indirir şahı.

Bandrol engelini aştığımız gibi inşaallah mağduriyetleri de aşacağız - http://www.yeniasya.com.tr/video/bandrol-engelini-astigimiz-gibi-insaallah-magduriyetleri-de-asacagiz_433719 

Nur’la yaptığımız bir periscope programı: İslam hükümdarlarından yargı bağımsızlığı örnekleri http://www.yeniasya.com.tr/video/islam-hukumdarlarindan-yargi-bagimsizligi-ornekleri_398876

 

Okunma Sayısı: 7061
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    1.6.2017 16:22:28

    ( 4 ) Milletimizin maddi sahada terakki mâneviyatta inkişafını istiyor isek adaletin,hürriyetin, hukukun, istişarenin, Meclisin şahsı manevisine istinat eden tam ve ileri mânâda bir demokrasiyi hâvi devleti, milletin hizmetine verelim. Yâni insanın ve temel hak ve hürriyetlerinin merkezde olduğu demokratik bir hukuk devleti istiyoruz. Medenî, hür ve demokrat dünya seviyesinde bir ülkede yaşamak bu milletin hakkı değil mi? Bir milletin istikbali, Saray'ın bir şubesi hâline gelmiş bir siyasî partinin istikbalinden daha mı kıymetsiz ve ehemmiyetsizdir? 21'nci hürriyet ve şahsı manevi asrında bile hâlâ tesis edemediğimiz demokratik hukuk devletinin sancılarını yaşıyoruz. Artık bunlar birer lütuf değil ki birilerinin iki dudağı arasında olsun. Yeniden ve yine adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü ve demokrasi diyoruz.

  • Özcan Erkiş

    1.6.2017 15:50:59

    ( 3 ) OHAL ve KHK'lar ile demokratik hukuk devletini sonlandırıp, ardından harice rest ve dahile nutuk çekmekle hür, medenî ve demokrat dünyanın bir üyesi olmak pek mümkün görünmekmektedir. Kendimizi kandırmanın kimseye hele kendimize zerre faydası yoktur ve olmaz da. Millet ve memleketimizi küçük görmemekle beraber, ülkeyi dev aynasında da görmenin ve göstermenin bir anlamı yoktur. İnternette yapacağımız kısa ve ciddi bir araştırma dahi ahvâlimizi bize söyleyecektir. Meselâ basit bir misal vererek ilim-bilimdeki yerimizi siz takdir edin lütfen. İlk Nobel ödülü 1901'de verilmeye başlamış. Aradan (1901 - 2017 ) 116 yıl geçmiş. Peki bu 116 yılda Türkiye'den kaç Nobel ödülü alan olmuş? Birisi 2006 diğeri 2015'de olmak üzere sadece iki kişi. Allah aşkına millet ve memleket için faydası olmayanboş ve mânâsız hamasi nutuk atmayı bırakalım da çıtayı nasıl yükseltiriz diye kafa yoralım.

  • Özcan Erkiş

    1.6.2017 14:55:48

    ( 3 ) OHAL ve KHK'lar ile demokratik hukuk devletini sonlandırıp, ardından harice rest ve dahile nutuk çekmekle hür, medenî ve demokrat dünyanın bir üyesi olmak pek mümkün görünmekmektedir. Kendimizi kandırmanın kimseye hele kendimize zerre faydası yoktur ve olmaz da. Millet ve memleketimizi küçük görmemekle beraber, ülkeyi dev aynasında da görmenin ve göstermenin bir anlamı yoktur. İnternette yapacağımız kısa ve ciddi bir araştırma dahi ahvâlimizi bize söyleyecektir. Meselâ basit bir misal vererek ilim-bilimdeki yerimizi siz takdir edin lütfen. İlk Nobel ödülü 1901'de verilmeye başlamış. Aradan (1901 - 2017 ) 116 yıl geçmiş. Peki bu 116 yılda Türkiye'den kaç Nobel ödülü alan olmuş? Birisi 2006 diğeri 2015'de olmak üzere sadece iki kişi. Allah aşkına millet ve memleket için faydası olmayanboş ve mânâsız hamasi nutuk atmayı bırakalım da çıtayı nasıl yükseltiriz diye kafa yoralım.

  • Özcan Erkiş

    1.6.2017 14:34:55

    ( 3 ) Artık sözün kâr etmediği bir noktayı yaşıyoruz. Ne hariçten gelen adalet, hürriyet, hukuk ve demokrasi ikazları ne de dahilden yükselen mağdur feryatları başta yargı olmak üzere Siyasal İslâmcı iktidarın umurunda bile değil. İnşâallah toplumun değişik kesimlerinden bir araya gelerek bir şahsı manevi oluşturmuş bin kişinin teşebbüs ve gayretleri, toplumsal barış, birlik, adalet, hürriyet, hukuk, demokrasi hesabına güzel semere verir diye duâ ediyoruz. Ehl-i dalâletin şahsı manevisinin bile netice aldığı bu asırda, ehl-i hak ve haklıların da şahsı manevisi inşâallah "Allah'ın rahmeti cemaatin üzerinedir" sırrınca, millet ve memleket hesabına faydalı semere verecektir, diye duâ ve ümit ediyoruz. Yoksa iktidar "tek yönde" yol almakta ısrarlı. Oysa insana "inad hissi " hakta ve doğruda ısrar için verilmiştir.

  • Özcan Erkiş

    1.6.2017 14:19:31

    ( 2 ) Sayın Battal'ın bugünkü tenvir edici yazısı ve dünkü Mağdur Kürsüsünde, tutuklu bir yargı mensubunun mektubu, yargının ahvâlini gözler önüne seriyor. Hem millet ve memleketin hâlini de şerh etmeye lüzum yok. Çünkü hepimiz herşeyi bizzat yaşayarak müşâhade ediyoruz değil mi? Siyasal İslâmcı iktidar 3'ncü döneminde gerçek yüzünü ve niyetini gösterdi. 1923 -1950 arasında 27 yıl boyunca tek adam, tek parti, tek sesin hâkim olduğu Türkiye gerçeğini yeni versiyonuyla yeniden yaşıyoruz. Devletin şefkat eline değil soğuk yüzüne muhatabız. Elbette -inşâallah - bu zulumatlı süreç de geçecektir. Fakat esef verici olan şu ki, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!" felsefesini tersten okuyan, devleti önceleyen ve kutsayan ideoloji sahipleri ve müttefikleri iş başında.

  • Özcan Erkiş

    1.6.2017 14:05:01

    Sayın Güleçyüz, izninizle en son paragrafdan başlamak istiyorum. Sorunuz :Yargının HSK sopasıyla (yâni bizzat yargı eliyle )sindirildiği bir yerde hukuk devletinden söz edilebilir mi? Elbette ve katiyen söz edilemez. Böyle bir garabet olsa olsa Afrika'nın kabile devletlerinde olur. Hürriyet ve demokrasinin hükümferma olduğu medenî bir millet ve devlette, yargının bizzat kendisi mağduriyet, zulüm ve adaletsizlik aracı ve âleti olmaz. Oluyorsa yargının kendi bünyesinde bir sorun var demektir. Şu anda yaşadığımız meselelerin temelinde, maalesef herşeye hükmetmek isteyen tahakkümcü ve tekelci, baskıcı ve diktacı bir zihniyetin işe vaziyet etmesi yatmaktadır. İlk iki döneminde iktidarını pekiştirmek için AB ve demokrasi diyen, sonra fikir ve rota değiştiren bir iktidar.

  • HÜSEYİN İLHAN

    1.6.2017 05:43:19

    'Mazlumun ahı,indirir zalim şahı,harika.Evet aziz üstadımız ne güzel ifade etmişler.'EKMEKSİZ YAŞARIM,HÜRRİYETSİZ ASLA,lakin hürriyet mefhumunu idrakten uzak,hamasi nutuk ve hançere yırtarak şiir okuduğunu zanneden anlarmı anlamaaz.Lakin rabbim öyle anlatırki ,işde o zaman iş işden geçmiş olur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı