"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukuka direnmekten vazgeçin

Kâzım GÜLEÇYÜZ
17 Ocak 2018, Çarşamba
Türkiye’nin hukuksuzlukları yine hukukla aşacağına olan inancımızı başından beri hep tekrarlayageldik.

Gerçi 15 ve ardından 20 Temmuz süreçlerinde yargının da maruz kaldığı görülmemiş baskının orayı da “meflûç” hale getirmesi, bu inancı korumamızı hayli zorlaştırdı.

“f.ö” suçlamasına dayandırılan ihraç, gözaltı ve tutuklamalarla yüksek yargı mensupları dahil binlerce hâkim ve savcının tasfiye edilmesi, kalanları korkuttu.

Hukukun üstünlüğü ilkesini herşeyin üzerinde tutması ve adaletin güvencesi olması gereken yargı organları, bu değerleri maalesef konjonktürel baskılara kurban veren çok talihsiz kararlara imza atabildiler.

Bu durum, ailelerle birlikte milyonlara ulaşan bir kitlenin mağduriyetine yol açtı.

Darbeci ve teröristlerle mücadele gerekçesiyle yapılanlar, darbeyle de, terörle de hiçbir ilgisi olmayan masumların hukukunun payimal edilmesine sebep oldu.

Ancak bütün bunlara rağmen yargının da normale döneceği, taşların yerine oturacağı, hak ve adaletin eninde sonunda tecellî edeceği ümidimizi kaybetmedik.

Nitekim son dönemdeki bazı işaretler bu ümit ve inancımızı tasdik ve teyid ediyor.

“Dinî sohbete gitmek, çocuğunu okula göndermek, gazeteye abone olmak veya sempati duymak kişiyi terör örgütü üyesi yapmaz” diyen Yargıtay’ın, bilâhare münhasıran Bylock’un varlığı üzerine kurulan bir mahkûmiyeti bozması, bu işaretlerden.

Geniş çaplı mağduriyetlerin en önemli sebebi olan delilsiz ve uzun tutukluluklar için AYM’nin verdiği emsal niteliğindeki karar da.

Mehmet Altan ve Şahin Alpay için verilen bu karara iktidarın ve güdümündeki mahkemelerin direnişi daha fazla sürdürülemez. 

Hele AİHM’in de Şubat ayında aynı yönde vermesi beklenen karar da yoldayken...

Onun için iktidara tavsiyemiz: 

Artık siz de bir an önce hukuka dönün; yargı kararına saygılı olun ve gereğini yerine getirin. Hukuka direnerek kendinizi de, ülkeyi de daha fazla zora sokmayın.

Darbe ve teröre karşı verdiğinizi söylediğiniz mücadeleyi lâfta değil, icraatta hukukun temel prensiplerine uyarak yapın.

OHAL’i tekrar uzatmaktan ve hukukun işlemesine takoz koymaktan da vazgeçin.

***

- Bekir Bozdağ: “AYM’nin bireysel başvurularda karar verme hakkı var, ama beraat kararı verme hakkı ve yetkisi yok.” Bu mantığın devamı: “Hele iktidarın daha yargılama başlamadan mahkûm ettiği kişiler hakkında AYM’nin zinhar, asla ve kat’a beraat kararı verme hakkı ve yetkisi yok!”

- Anayasa Mahkemesinin son kararı ve sonrasında yaşanan gelişmeler http://www.yeniasya.com.tr/video/anayasa-mahkemesi-nin-son-karari-ve-sonrasinda-yasanan-gelismeler_451210

Okunma Sayısı: 8457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    17.1.2018 12:02:15

    Hukuka ve hukukun üstünlüğüne direnmek, teşbihte hata olmasın "akıntıya karşı kürek" çekmeye benziyor. Bir müddet başarılı olunsa bile bir vakitten sonra güçten ve takatten düşecek, akıntıya karşı kürek çekmenin neticesiz zahmetine yenik düşecek ve vazgeçeceksiniz değil mi? Aynen bunun gibi hukuk ve hukukun üstünlüğü er geç galebe çalacaktır. O sebeple ülkemizin ve insanımızın emek, enerji ve zamanını boş yere harcamamak gerekir. Bu enerjimizi toplumsal barış ve adalet, toplumsal refah ve huzur için kullanalım. Bunun yolu ve yöntemi de hürriyetçi demokrasidir. Üstünlerin hukukunun hükümfermâ olduğu OHAL benzeri baskıcı rejimlerde ne barış ne adalet ne refah ne de huzur olur. Şu anki ahvâlimiz buna en canlı şahittir. Tahrip kolay fakat tamir, tadilat, restorasyon ve telafi çok zordur. Haksız ve hukuksuz yere tasfiye, ihraç, gözaltı ve tutuklamalarla tahrip ettiğimiz toplum binası harabe haline gelmeden el birliğiyle kurtarmalıyız. Zira o binada hepimiz oturuyoruz.

  • Gündüz Alp

    17.1.2018 11:43:02

    Baskı ve korku -maalesef- hukuka ve hukukun üstünlüğüne galebe çaldı, adaletsizliği netice vermekle on binlerce insanın mazlum ve mağdur olmasına yol açtı. Hele yaşadığımız son nokta, artık Yüksek Yargı kararlarının bile kaale alınmadığı tam bir hukuksuzluk hali. Buna rağmen elbette yargıdan adalet beklentimizi ve ümidimiz kesmedik. "Geciken adaletin adalet olmadığını" bilsek de hakkın yerini bulacağına kesinlikle inanıyoruz. Yeni Asya'nın 1.sayfadan duyurduğu ve "işte ahvalimiz!" dedirten bir haber: "Artık Özgür Olmayan Ülkeler Grubundayız! Freedom House, 2018 Dünyada Özgürlükler Raporunu açıkladı...Türkiye ilk kez 'özgür olmayan ülkeler' kategorisine düşürüldü."(Yeni Asya, 17.01) Gerçi buna da bir kılıf bulacaklardır. Fakat bu kılıf hakikati değiştirmez. Kendimizi kandırsak bile medeni, hür ve demokrat dünyayı kandırmak şu zamanda pek mümkün görünmemektedir. Onun için bir an evvel OHAL'e veda ederek demokratik hukuk devletine merhaba diyelim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı