"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İbre hukuka dönerken

Kâzım GÜLEÇYÜZ
03 Ağustos 2019, Cumartesi
Son dönemde, özellikle 23 Haziran’dan sonra yargıda ibrenin hukuka döndüğünü düşündüren ümit verici işaretler biraz daha arttı.

Ama tutuklamaları da, mahkûmiyet kararları da delile dayanmayan birçok davanın muhatap ve yakınları için eski hal sürüyor.

Yargılananların, haklarındaki iddia ve iftiraları çürüten bilgi ve belgeleri gerek bidayet mahkemesine, gerek istinaf ve Yargıtay’a sunmaları ne yazık ki neticeyi değiştirmiyor.

Aylarca, hattâ yıllarca devam eden delilsiz tutuklulukların ardından verilen hukukî ve vicdanî geçerliliği tartışmalı kararların istinafta, o da olmazsa Yargıtay’da bozulacağı yönündeki ümit ve beklentiler boşa çıkıyor.

Ve bunun meydana getirdiği hayal kırıklığı, hukuk ve adalete duyulması gereken, ama ne yazık ki bu uygulamalar sebebiyle dibe vuran güveni daha da aşağılara çekiyor.

Hayatı boyunca karakola yolu düşmemiş ve cezaevi kapısının önünden dahi geçmemiş insanların asılsız ihbarlar, MİT raporları ve iftiralarla mahkemelik olup zindanlarda süründürülmesi, şu sürecin büyük hicranı.

Son dönemde sıklaşan pardon’ların Mehmet Altan’da tam, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ta çeyrek tezahürü, koruyanı kollayanı olmayan kimsesizlere ne zaman uğrayacak?

AYM’nin Deniz Yücel ve son olarak barış akademisyenleri için verdiği “hak ihlâli” kararları; Yargıtay Başsavcılığının Cumhuriyet yazarları için beraat talebi, darbeyle de, terörle de hiç ilgileri olmadığı halde “teröristlik” suçlamasıyla yargılanan ve mahkûm edilen insanlar için ne zaman dile getirilecek?

Aylardır, yıllardır anne-babalarına kavuşmayı bekleyen masum çocukların ve evlât özlemi çeken anne-babaların hasreti ne zaman dinecek? Bu acılar ne zaman bitecek?

Defalarca ifade ettiğimiz şeyi yine tekrarlıyoruz: Bilhassa ceza hukukundaki adlî hataların, “pardon”ların telâfisi çok zor; hattâ bazı hallerde mümkün değil. Hapiste vefat eden bir insan hakkında sonradan verilen beraat kararının hiçbir anlam ifade etmediği gibi.

Yargı tarihine Jan Dark ve Dreyfus olayları olarak geçen trajik adlî hataların 21. yüzyıl Türkiye’sinde tekrarına ve devamına sebep olan bu süreç artık tamamen kapanmalı.

Mağdur olan masumlara da “Hava döndü” dedirtecek yeni bir sayfa bir an önce açılmalı.

Okunma Sayısı: 5884
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • MEHMET

    3.8.2019 16:54:37

    Kendi milleti ile barışık olmayan ve gerçek adaleti halkına yansıtmayan toplulukların devam etmesi imkansızdır.Kurtuluş reçetesi Hz Muhammed (sav) in adaletidir. “Öyle bir zaman gelecek ki; doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hainlere güvenilecek. İnsanlardan şâhidlik etmeleri istenmediği halde şâhidlik edecekler, yemin etmeleri istenmediği halde yemin edecekler." (Taberâni)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı