Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin, ”kurum güvenliğini tehlikeye düşürecek veya müstehcen yayınlar” dışında istedikleri gazete, kitap ve yayınları takip edebilmeleri, ilgili kanunun onlara tanıdığı yasal ve temel bir hak.
Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin, ”kurum güvenliğini tehlikeye düşürecek veya müstehcen yayınlar” dışında istedikleri gazete, kitap ve yayınları takip edebilmeleri, ilgili kanunun onlara tanıdığı yasal ve temel bir hak.
Ama bu hak keyfî şekilde engelleniyor.
Meselâ geçen yılın Nisan ayından beri bazı cezaevlerine Yeni Asya sokulmuyor. Tutukluların talepleri ısrarla reddediliyor.
Bu yönde şikâyetlerin geldiği bütün cezaevlerine yasal itirazlarımızı yapıyoruz.
Bazılarından gelen cevap, “Yakınımızdaki bayilerden temin edemiyor, bu yüzden talepleri karşılayamıyoruz” şeklinde oluyor.
Böylesi cevaplara karşı, sözü edilen durumu ortadan kaldıran tedbirleri alarak, öne sürülen gerekçeyi bertaraf ediyoruz.
Bazı cevaplarda ise hukuka ve gerçeklere ters takla attırıp vicdanları isyan ettirecek aşağılık bir iftiraya muhatap kılınıyoruz.
Yeni Asya, kurum güvenliğini tehlikeye sokan ve müstehcen yayın kategorisine dahil edilerek, cezaevlerine alınmama gerekçesi bu alçakça iftiraya dayandırılıyor.
Böyle bir iftiranameye geçen Ocak ayında Meclis Dilekçe Komisyonu başkanıyla üyelerinin de imza atması ayrı bir skandal.
Bu imza sahiplerinden ikisi 24 Haziran seçimlerinde aday listelerine konulmayarak erken bir “kader tokadı” yediler bile.
Diğer ikisini ise takibe devam ediyoruz. Ki bunlardan biri aynı zamanda Risale-i Nur’a devlet tekeli operasyonunda da çok aktif şekilde kullanılan siyasetçilerden biri.
Gerçi “Âyetler şifreli haberleşme aracı olarak kullanılıyor” hezeyanıyla Kur’an’a bile “kurum güvenliğini tehlikeye sokan kitap” muamelesi yapıldığını öğrendikten sonra, Yeni Asya’ya ve Üç Dal Papatya kitabına da aynı paranoya ile bakılıp yasak ve engel konulmasında pek şaşılacak birşey yok!”“
Ama bu iyice şirazeden çıkmışlığa akıl, mantık, vicdan, hukuk ve adalet adına “şaşırmak”tan ve bunu orada bırakmayıp, hukuk zemininde bu saçmalığa itiraz ve bu ilkellikten bir an önce kurtulmak için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Cezaevleri için de, dışarısı için de bir güvenlik tehdidi değil, tam tersine güvencesi olan Yeni Asya’yı böyle iftiralarla engellemeye hiç, ama hiç kimsenin hakkı yok...
***
- Cezaevlerindeki Kur’an, gazete ve kitap yasakları https://youtu.be/lFc3UgtpQiw @YouTube aracılığıyla
- Kurdaki yükselişle birlikte bilhassa kâğıt maliyetlerinin katlanarak artması, zaten zorda olan yazılı basındaki krizi iyice tırmandırdı. İlk havlu atan da, arkasındaki holding desteğine ve iktidar yanlısı yayınlarına rağmen Habertürk oldu. Bakalım, bu dalga daha neler getirecek?