"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalkışma öncesi ve sonrası

Kâzım GÜLEÇYÜZ
22 Temmuz 2016, Cuma
Kanlı kalkışma öncesinde neleri konuşuyorduk; hayli zorlansak da şöyle bir hatırlamaya çalışalım:

Bunlardan biri, İsrail’le yapılan anlaşmaydı. Gazze ablukasını kaldırmayan ve Türkiye’nin oraya yardımını İsrail’in belirlediği şartlara bağlayan; Mavi Marmara katilleri hakkında açılmış davaları düşüren; mağdur şehit ailelerinin “Asla kabul etmeyiz” tepkisine konu olan ve İsrail’in çıkaracağı doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını öngören anlaşma. 

Bir başka gündem, son olarak Ramazan günlerinde İstanbul Havaalanını kana bulayan IŞİD terörü.

Bir diğeri, PKK saldırıları, terör operasyonları, şehit haber ve cenazeleri.

Siyasetteki dokunulmazlık gerilimi.

MHP’de yaşanan yönetim-muhalefet çekişmesi ve kongre tartışması.

Askere ve kayyımlara koruma zırhı getiren, yüksek yargı organlarında bir kez daha geniş çaplı tasfiyeler öngören yasal düzenlemelerin Mecliste kabul edildikten sonra Saray onayı ile resmen yürürlüğe girmesi.

Ve son iki buçuk senenin değişmez gündemi: “paralel” operasyonları.

Kanlı 15 Temmuz kalkışması diğer bütün maddeleri örtüp unutturdu; gündemin tamamen “paralel” meselesine odaklanmasını netice verdi.

Üstelik eskisinden çok daha sert, yoğun ve şiddetli bir şekilde. Kalkışma gecesinden sonra her alanda hız verilen olağanüstü tasfiye ve imha operasyonları bunun tezahürü.

Darbecilikle suçlanan 100’ü generalle binlerce subayın; AYM, Yargıtay ve Yargıtay üyeleri ile binlerce hâkim ve savcının; valilerin ve mülkiye bürokratlarının; iki buçuk yıldır hallaç pamuğu gibi dağıtılan emniyette yine binlerce görevlinin; rektör, dekan ve öğretim üyelerinin; Millî Eğitim kadrolarının, öğretmenlerin; Maliye elemanlarının; Diyanet personelinin... görevden alınması.

Öncekiler susturulduktan sonra yerlerine ikame edilip daha mütevazi, sınırlı ve kayıtlı şartlarda yola devam etmeye çalışan ikinci etap cemaat medyasının da, yakın duran internet siteleri dahil, susturulması.

28 Şubatçılar bunların çok daha azını yapabilmek için dönemin hükümet ve Meclislerini kanun çıkarmaya zorlamış, ama netice alamamışlardı. 

AKP iktidarında kanuna dahi ihtiyaç duyulmadan çok daha ötesinde büyük kıyımlar gerçekleştiriliyor. 

Hukuk ve demokrasiden uzaklaşan Türkiye dünyadan da kopuyor.

Allah muhafaza darbe kalkışması başarılı olsaydı sıkıyönetim ilan edilecekti; püskürtüldü, OHAL ilan edildi. Olan yine demokrasiye oldu...

Hak ve özgürlüklerin kısıtlanacağı OHAL’in demokrasiyi koruma gerekçesi ve “Demokrasiden taviz yok” söylemiyle duyurulduğu bir noktadayız...

Son tasfiyelerde “paralel”le hiç ilgisi olmayan çok sayıda kişinin de listelere konulduğu ve olayın topyekûn bir kıyıma dönüştüğü görülüyor.

Okunma Sayısı: 7408
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı