Döviz krizinin, zam sağanağının, 15 yılın enflasyon rekorunun ve McKinsey skandalının iç içe geçtiği bir gündemle meşgulken Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda patlak veren benzeri görülmemiş olayın sırrı hâlâ çözülemedi.
Konsolosluğa giren, ama çıkamayan Suudi gazeteci Cemal Ahmet Kaşıkçı’ya ne oldu?
Reuters Ajansı’na konuşan iki Türk yetkiliye göre öldürüldü. Kim bu yetkililer ve niye o ajansa bu açıklamayı yapıyorlar?
Peki, konsolosluk önünde görüntülenen ve Suud istihbaratından oldukları belirtilen kişiler kim? Olayla ilgileri var mı, varsa ne?
Kaşıkçı’nın öldürülüp cesedinin parçalandığı iddialarının izahı ve mantığı ne?
Derken, “Hayatta” iddiası da ortaya atıldı.
Neresinden bakılırsa bakılsın, soru işaretleriyle dolu çok tuhaf bir hadise. Bir taşla birden çok fazla kuş vurma hedefleriyle kurgulanan bu olayda CIA-MOSSAD parmağı olabilir mi?
İsrail’le neredeyse müttefik haline gelen ve Trump’ın iyice avucuna alıp, Kralını “Biz olmasak iki hafta bile dayanamazsın” diye aşağıladığı Suud rejiminin Türkiye üzerinden böyle bir kumpasa hedef yapılmasını, “Gayrimeşru muhabbetin cezası, mahbubun gaddarane adavetidir (düşmanlığıdır)” hakikatinin ibretli bir örneği olarak değerlendirmek yanlış olur mu?
Peki, bu tertip için niye Türkiye seçildi?
Belli ki orada da başka fitneler var. Arap âleminde iyice yalnızlaşan Türkiye’yi Suudi Arabistan’la karşı karşıya getirmek gibi.
Kaşıkçı’nın Suud rejimini eleştiren ve demokrasiyi, hukuku, hak ve özgürlükleri, şeffaflığı vurgulayan kimliği ise hadisenin çok önemli bir başka boyutunu öne çıkarıyor.
Muhaliflerine hayat hakkı tanımayacak, hattâ onları vahşice katledecek ölçüde gözü dönmüş müstebit bir rejim imajı çizerek, onun üzerinden İslamı lekelemek.
Zaten İslam âlemindeki otoriter rejimlerin doğurduğu demokrasi ve insan hakları sorunları, hukuk ihlalleri, şeffaflıktan uzak uygulamalar, şer komitelerine, her zaman tepe tepe kullanabilecekleri boşluk ve fırsatları mebzul miktarda veriyor.
Bu durum, Üstadın 110 yıl öncesinden itibaren Müslümanlara yaptığı adalet, hukuk, özgürlük, demokrasi, şeffaflık çağrısının ne kadar hayatî önemde olduğunu kez daha gösteriyor.
***
-Kutlular Ağabeyin hizmet hatıralarından mesajlar