Geçen hafta sosyal medyada paylaşıp köşemize de koyduğumuz şu mesajlar hayli yankı yaptı:
“Biz Kemalizme ve onu dayatan 12 Eylül anayasasına karşıyız. Son pakete de bu düzene dokunmayıp tersine iyice pekiştirdiği için hayır diyoruz.
“12 Eylül anayasası oylanırken bu dayatmaya karşı çıktığı için Yeni Asya’yı ‘Komünistlerle birlikte hareket ediyor’ diye suçlayanlar vardı. Şimdi de tek adamlığa karşı duruşundan dolayı Yeni Asya’yı Kemalist-laikçilerle berabermiş gibi göstermeye çalışanlar var. Hiç ilgisi yok. Biz gündemdeki ‘tek adamlık’ düzenlemesine, en başta, şeflik dönemi referanslarıyla gündeme getirilip savunulduğu için karşı çıkıyoruz.”
Tepkilerin yansıdığı medya organlarından ikisi özellikle ilginçti: Aydınlık ve Yeni Akit... Ve Yeni Asya’ya çapraz ateş!
Biri pakete itirazımızın Kemalizm karşısındaki ilkesel duruşumuzdan kaynaklanmasını “garip gerekçe” olarak görürken diğeri baltanın saplarını konuşturdu.
Bunların da cevaplarını verdik.
Derken, iktidara yakın bir TV kanalında yayınlanan bir programda, düzenlemeye Kemalizmi pekiştirdiği için karşı çıktığımıza dair sözlerimizin, kavramakta zorluk çekip anlam veremeyen bir tavırla yeniden gündeme getirildiğini öğrendik.
Aslında bize göre mesele gayet açık.
Ama madem bu şekilde mevzu edildi; bir kez daha kısaca izahına çalışalım.
Başkanlık düzenlemesi, Erdoğan başta olmak üzere iktidar önde gelenleri tarafından defaatle tek parti ve şeflik döneminin birinci ve ikinci şef örnekleriyle savunulmadı mı? “Yaptığımız, Atatürk anayasasına dönmektir” denilmedi mi?
Keza öncesinde, başından beri her fırsatta Atatürkçülük vurguları yapılmadı mı? Devrimlerin Meclis ve millet desteğiyle gerçekleştirildiği iddia edilmedi mi? “Hedefimiz ilke ve inkılapları toplumun ortak paydası yapmak” denilmedi mi?
Bunların detaylı ve zengin örnekleri Müflis Proje Kemalizm kitabımızda (s. 104 vd).
Başkanlık projesiyle atılan son adım böyle bir arkaplana dayanıyor ve neticede Kemalist sistemin “dindar” siyasetçiler eliyle tahkimi gibi tabloyu ortaya çıkarıyor...
2007 referandumunda CB’nı halkın seçmesine demokrasi için “evet” demiştik, ama “tek adam”lık sistemine yine demokrasi için “hayır” diyoruz.
Meclis, siyaset, yargı, medya, üniversite, STK’lar... gerçek anlamda hür ve bağımsız olsaydı başkanlık olabilirdi belki, ama durum ortada...