"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Keser döner, sap döner...

Kâzım GÜLEÇYÜZ
04 Ağustos 2017, Cuma
Dünden devam:

Şimdilerde darbecilik suçlamasıyla gerçekleştirilen tutuklama ve yargılamalara tepki gösterenler, o zamanki uygulamalar karşısında tam bir duyarsızlık sergilemişler; hattâ bir kısmı yapılanlara açıktan alkış tutup destek vermişlerdi. Ama zaman içinde keser döndü, sap döndü, bir gün geldi, hesap döndü. Ve hukukun bir gün herkese lâzım olacağı gerçeğiyle onlar da tanıştı.

Son dönemde özellikle Ergenekon ve Balyoz dâvâ süreçlerinde olup bitenleri bir rövanş mantığı ile değerlendirenler varsa onların da son derece vahim bir hata yaptıklarını söylemek lâzım.

Türkiye’ye çok büyük zararlar veren ve çok şey kaybettiren darbeci zihniyetle hukuk zemininde hesaplaşılması elbette önemli ve gerekli. Ama bunun, rövanş duygularını ve dahası siyasî hesapları işin içine karıştırmadan, tamamen hukuk çerçevesi içinde götürülmesi gerekiyor.

Dahası, bu noktada asıl odaklanılması gereken şey, yürürlükteki ihtilâl anayasası başta olmak üzere, darbe ürünü yapı ve sistemin bütün dayanaklarını ortadan kaldırıp, çağdaş standartlarda bir demokratik hukuk düzeninin inşası olmalı. Buna yönelik yapısal köklü reformlar ne kadar gecikirse, sıkıntılar o derece artarak devam eder.

Ve son tartışmalarda görüldüğü gibi, giderek tırmanan bir gerilim ve kamplaşma görüntüsü içinde, normal ve sakin ortamlarda bulunması pekâlâ mümkün olan uzlaşma fırsatları kaybolur.

Bu çekişmenin yargıya taşınması ise adalet kavramını tahrip eder. Adalete duyulması gerekli güvenin sarsılması da, her türlü kaos, kargaşa ve anarşiyi getirebilecek “ihkak-ı hak” arayışının önünü açar. Şimdi bile mahkeme önlerinde zaman zaman yaşanan ve bazıları ölümle sonuçlanan saldırılar genelleşerek önü alınmaz hale gelir ve ülkenin her yeri adeta Cehenneme döner.

Böyle bir dehşet tablosuna meydan vermemek için, yargı sistemini hiçbir fikir, cereyan, ideoloji, telkin ve baskının tesiri ve yönlendirmesi altında kalmadan, münhasıran adaleti tecellî ettirmek gayesiyle çalışacağı bir temel ve zemine oturtarak ideolojik kavgaların dışına çekmek lâzım.

Siyaset alanında muvafık-muhalif, yandaş-karşıt olunabilir; ancak yargı ve adalette asla...                    

(17.2.11'de çıkan yazımız)

***

-Darbeyle de, terörle de ilgileri olmadığı halde iftiraya uğrayıp özgürlükleri gasp edilen masumların mağduriyeti artık sona ersin.

-Adalet için mücadeleye, zulüm, haksızlık ve keyfîlikler herkes için sona erinceye kadar, hiç gevşemeden ve aynı kararlılıkla devam edilmeli.

Okunma Sayısı: 11795
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan ERKİŞ

    4.8.2017 18:22:18

    (5) Çare, kurtuluş,reçete; Bediüzzaman'ın "Adalet ve meşveretten ibarettşir" dediği; milltein meclisine, millet hakimiyetine, millet iradesine istinat eden, hakiki mana ve uygulamaları ile kuvveti kanunda olduğu hukukun üstünlüğüne dayalı, darbe ürünü yapılardan temizlenmiş sağlam ilke, prensip ve düsturlarla donatılmış bir demokratik hukuk devletinin tesisidir. Başta OHAL darbe rejimi sona ermeli, hak, hukuk ve adaletin tecellisi adil, cesur ve vicdanı hür yargıçlara bırakılmalı, yargıçların yakasından da siyasal otorite elini çekmelidir. Öte yandan menfi, menfaatçi, "merhametsiz siyaset" millet ve memleket hayrına terk edilmelidir. Bunları yapmak hiç de zor değildir. Yeter ki yapmak isteyelim.

  • Özcan ERKİŞ

    4.8.2017 17:59:52

    (4) Bugünki yargı bu teslimiyetçi haliyle icraatlarına devam ederse korkarım ki yarınki yargı da fikr-i intikam ve rövanşist davranacak, bu kısır döngüden ve inattan da yine bu milletin fertleri zarar görecektir. Ergenekon ve balyoz davaları öyle olmadı mı? Siyasilerin "savcısıyım" ve "avukatıyım" söylemi ve müdahil olmasıyla dava siyasallaşmış, sulandırılmış ve milletin hak ve hukuku adına darbecilerden hesap sorma tarihi fırsatı heba edilmedi mi? Hele "kumpas" ve "aldatıldık" söylemi darbecileri iyice cesaretlendirmiş, kahraman haline getirmiş, milletin kesesinden yüklü miktarlarda tazminat bile almalarına sebep olmuşlardı. Faturayı da ceremeyi de millet fertleri ödemedi mi? Yine aynı filmi değişik versiyon, senaryo ve aktörleriyle yaşıyoruz. Dün Kemalizm ideolojisinin aktörleri, bugün Siyasal İslam ideolojisinin aktörleri.

  • Özcan ERKİŞ

    4.8.2017 17:48:34

    (3) Türkiye'de her on yılda bir demokrasiye balyoz indiren darbeci ve cuntacılardan ciddi manada hesap sorulamadığı, darbeye zemin hazırlayan eski yapı değiştirilmediği, yargı da yakasını siyasal otoriteden bir türlü kurtaramadığı için her dönemde millet fertleri mağduriyet ve zulüm yaşamaktadırlar. İşin garip ve tuhaf tarafı da vaktiyle "mağdur" söylemleriyle milletten iktidar olma yetkisi alanların, kendileri "mağrur" söylem ve eylemleriyle Türkiye'yi bugünkü noktaya getirmişlerdir. Geldiğimiz nokta siyasi, iktisadi ve içtimai anlamda hiç de iç açıcı değildir. 15 yıllık tek parti iktidarında her üç sahada, millet ve memleket hayrına daha güzel icraatlar yapılamaz mıydı? Suç mağduru çocuk sayısının arttığı, gençliğin bunalımda olduğu, birbirine adavet eden insanların çoğaldığı bir toplum yapısını netice veren siyaset müspet ve doğru bir siyaset midir?

  • Özcan ERKİŞ

    4.8.2017 17:33:41

    (2) OHAL'in bitirilmesi başta olmak üzere ülkenin vahim gidişatına dur diyebilecek şu an itibariyle tek merci vardır o da; Yargıdır. Yapabilir mi? Pek ala yapabilir. Zira Anayasanın tevil ve tefsire ihtiyaç duymayan açık ve net maddeleri ile Yargı, sair erkler, güçler (yasama ve yürütme) karşısında koruma altındadır. Korkmalarına gerek yoktur. Yeter ki, bağımsız ve tarafsızlıklarına sahip çıkarak, adil, cesur ve hür olmak dirayetini gösterebilsinler. İnanın böyle bir yargı ile çok şey müspet manada değişecektir. İnsan temel hak ve hürriyetlerinin de demokratik hukuk devletinin de teminatı böyle bir yargı ile mümkün olacaktır. Yürütmenin müdahale ettiği bir yargı değil, yürütmeye, kanunsuz işlerde anında müdahale edebilen bir yargı ancak mağduriyet ve zulümleri bitirebilir. Demokrasilerde bunun için kuvvetler ayrılığı ilkesi vardır ve zaruridir. Kuvvetler ayrılığı yoksa, hukuk ve demokrasi de yok demektir.

  • Özcan ERKİŞ

    4.8.2017 17:19:36

    Sayın Güleçyüz, herkesin mübarek cuma gününü tebrik ederim. Toplumun tüm kesimlerinden yükselen tek ses vardır o da; hak,hukuk ve adalet talebidir. Şimdi de bir başka muhalefet partisi "Vicdan ve Adalet Nöbeti" ile iktidar ve yargının dikkatini yaşanan hukuksuzluklara çekmek istemektedirler. Bu taleplere karşı yargının gözünü,kulağını kapatma lüksü yoktur.Çünkü Türkiye denen gemide hepimiz beraber seyahat ediyoruz. Allah korusun batması halinde, yandaşlar kurtulur, muhalifler batar diye bir şey yoktur. Bugün yaşadığımız hukuksuz ve keyfi uygulamalar, yargıyı, siyasi otorite ve ideolojinin tesir ve müdahale sahası dışında tutamadığımız içindir. Bilakis onu bu saha içine çekmekle iyice politize etmiş, hem güven kaybına hem de tarafsız ve bağımsızlığını yitirmesine bizzat menfi, siyaset sebep olmuştur.

  • HÜSEYİN İLHAN

    4.8.2017 10:30:59

    Mağdur edebiyatı yapamyın diyen alil kafanın baş olduğu yerde ne yazık ki bu haksızlıklar sıradanlaştırıldı.Cemiyet kamplaştırılarak dinkardeşleri arasında,cami cemaati arasında HAK-HUKUK-ADALET değereleri aşındırıldı.İSLAM dini elçsi resulullah efendimiz SAV.min'BEN GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK ÜZERE GÖNDERİLDİM,buyurmasıyla bugünkü müslümanın yaşadığı ve yaşatılan ki müslüman idareci tarafından bu haksızlıkarı GÜZEL AHLAKIN NERESİNE YAKIŞTIRABİLİRİZ.Delilsiz,belgesiz,haksız ve insafsızca yapılan bu keyfiliklerin ZULÜM,yapanlarında ZALİM olduğundan şahsen şüphe duymuyorum ve kesin kati kanatim bu.Amma bu haksızlıklara alkış tutanın,savunanın insafını,vicdanını,ahlakını,ve insanlığını sorgularım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı