Cumhur İttifakı güzellemeleri yine arttı.
Türkiye tarihinin en kritik istiklâl ve istikbâl mücadelesinin verildiği, mesele ülke ve millet olduğunda diğer herşeyin teferruat olduğu söylemleri eşliğinde.
Bunlar ifade edilirken “Yönetimimizi daha geniş tabanlı hâle getirdik” denilerek, tek başına AKP’nin yetmediği de itiraf ediliyor.
Bu süreçte, hayli zamandır seslendirilmese de, Kızılelma sloganının en birinci ağız başta olmak üzere iktidar sözcüleri tarafından sıklıkla kullanıldığını ve mitinglerde bozkurt işaretlerinin yapıldığını da hatırlayalım.
İlk kez AKP’nin iktidara geldiği dönemde ortaya atılıp, 2011’de yeniden ısıtılan Kızılelma koalisyonu o zamanlar AKP’ye karşı idi.
Sağın ve solun ulusalcılık ve Atatürkçülük ortak paydasında buluşan kesimleri, AKP iktidarına karşı bir koalisyon oluşturmuşlardı.
Ergenekon-Balyoz kadrolarının üzerine gidildiği dönemde yoğunluk ve ivme kazanan bu gelişme, bu operasyonların fiyasko ile sonuçlanmasının ardından o kadroların da işe dahil olması neticesinde farklı bir şekil aldı.
Gelinen noktada ise, hele o dönemlerde tahmin, hattâ hayal bile edilemeyecek birşey oldu. Kızılelma koalisyonu, vaktiyle tehdit olarak görüp kendisi için varlık gerekçesi yaptığı AKP iktidarını bünyesine dahil etti.
Kızılelma, MHP ve Bahçeli’nin, 180 derecelik bir manevra yaparak, evvelce ağza alınmayacak çok ağır ve galiz sözlerle tahkir ettiği AKP ve Erdoğan’a yanaşıp adeta kader ortağı haline gelmesiyle kurulan Cumhur İttifakı’na büründü ve dışarıdan üçüncü ortak gibi davranan Perinçek’in aktif katılımıyla yola devam ediyor. Ergenekon-Balyoz ekiplerinin perde gerisi konjonktürel desteği de.
Bu tablodaki ilginç hallerden biri, “Cemaat ve tarikatların kökünü kazıyacağız” diyen Perinçek’le kimi tarikat çevreleri arasında gözlenen ve “Diyanet savunması” üzerinden tazelenip daha da pekiştirilen “yakınlaşma” ve “samimiyet.” Ve Erdoğan için “Vatansever kuvvetler tarafından ele geçirildi” diyen Perinçek’e iktidar cenahında gösterilen itibar.
Dahası, işi buraya getiren sürecin AKP’ye destek veren dindar kesimleri devletçi, MİT savunucusu, OHAL’ci, çok ağır hukuk ihlâllerine ve yol açtıkları mağduriyetlere duyarsız, hattâ arka çıkan bir çizgiye savurması.
Yazık...