Malûm süreçte kapatılmazdan evvelki dönemlerde Zaman gazetesinde uzun yıllar düzenli olarak haftalık yazılar yazdıktan sonra işin rengi değişince dümen kırıp iktidar cenahına yönelen, bu partiden milletvekili seçilen ve halihazırda partisinin TBMM Grup Başkanı olan Prof. Dr. Naci Bostancı, 24 Haziran öncesinde şöyle bir değerlendirme yapmıştı:
“16 yıldan bu yana bu ülkede seçimler yapılıyor. Halkımız kendisine zulmedenlere karşı herhalde mazoşist değil. Ya halkta arıza var ya da bu ifadelerle Türkiye’nin tasvirinde. Halkta arıza olduğu kanaatinde değiliz.”
Bostancı’nın özellikle OHAL sürecindeki hukuk dışı uygulamalarla yoğunlaşan mağduriyetlere rağmen AKP’nin niye hâlâ yüksek oranda oy almaya devam ettiğine getirdiği bu yorumu biraz irdeleyecek olursak:
AKP’yi tek başına iktidar yapan 2002 seçimiyle, bu partinin iktidarında yapılan diğer seçimlerin her biri kendi şartları içinde değerlendirilmeli ki, doğru sonuçlara ulaşılsın.
2002 seçimi 28 Şubat ikliminde yapılan hoyratlıkların, o dönemdeki tüm siyasî aktörleri fena halde halkın gözünden düşürüp yıprattığı bir ortamda, yeni bir alternatif olarak ortaya çıkarılan AKP’yi birinci yapmıştı.
Tepki ağırlıklı deneme-ümit oylarıyla.
27 Nisan muhtırası ile 367 dayatmasının gölgesinde yapılan 2007 seçimi yine tepki oylarıyla AKP iktidarının devamını getirdi.
Aynı şekilde 2011 seçiminin sonucunu da AKP’ye 2008’de açılan kapatma davasının tetikleyip güçlendirdiği tepkiler belirledi.
Bu üç seçimde de AKP’yi iktidar yapan temel saik, “mağduriyet” olgusuydu. Sonrasında parti devlete “hâkim” olup yerleştikçe ve statüko ile bütünleştikçe durum farklılaştı.
Ve 2015 7 Haziran seçiminde tek başına iktidarını kaybetti. Sonra korkuların alabildiğine körüklendiği anormal bir süreç tırmandırılarak dayatılan 1 Kasım seçimiyle geri aldığı iktidarını, geçen yıl o korkuların daha da kronik hale getirildiği 15 Temmuz ve OHAL ortamında yapılan 24 Haziran seçimiyle devam ettirdi.
Bu sonuçta tek taraflı yoğun propagandalarla halkın önemli bir kesiminin adeta hipnotize edilmesi de son derece etkili oldu.
Yani halkta arıza yok, ama korku ve hipnoz var. Ama 31 Mart seçimiyle İstanbul’da korku duvarı yıkıldı ve hipnoz halinden çıkıldı.