"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kuzey Suriye’de “destan” ve gerçekler

Kâzım GÜLEÇYÜZ
10 Ocak 2019, Perşembe
Sekizinci yılını doldurmasına üç aydan az bir zaman kalan Suriye iç savaşının ortaya çıkardığı fitneler son dönemde ülkenin kuzeyindeki kriz bölgelerinde yoğunlaştı.

Özellikle İdlib ve Münbiç’te, daha doğrusu Doğu Fırat’ta.

Gelinen nokta çok bilinmeyenli ve içinden çıkılması imkânsız bir denklem gibi.

Ankara’nın bu karmaşık tablodaki konumu ve izlediği politikalar ise, içe yönelik iddialı propagandalarla çizilmeye çalışılan “parlak” tablo ile pek örtüşmüyor.

İdlib’de Rusya ve İran’la varılan mutabakat, bazı grupların direnişine takıldı ve bu durum ABD’nin ekmeğine yağ sürdü.

ABD’li diplomata “Astana sürecinin fişini çekme zamanı geldi” dedirten bir hal.

Münbiç mutabakatının aylar geçmesine rağmen bir türlü uygulanmadığı bir noktada Ankara’nın Doğu Fırat için seslendirdiği “Birkaç güne geliyoruz” mesajını takiben yaşanan gelişmeler de garip.

Önce topçu ateşiyle yapılan uyarılar, ardından bombardımanlar ve sınıra askerî yığınak sürerken Trump’la yapılan telefon görüşmesiyle işin seyrinin birden değişmesi. Ve “Artık öyle bir tehdit kalmadı” denilen IŞİD kalıntılarını tasfiye işinin bir çırpıda Türkiye’ye havale edilmesi suretiyle, “YPG’yi bitireceğiz” denilirken ibrenin IŞİD’le mücadeleye dönüvermesi.

Keza Ankara’nın çok iddialı söylemlerle gündeme getirdiği Doğu Fırat operasyonunu beklemeye aldığını açıklaması.

Neticede, ilk operasyon çıkışı yapıldığında ABD’nin verdiği tepkideki “koordinasyon içinde hareket,” yani “Bizden izin almadan adım atamazsın” mesajıyla çizilen çerçeveye hapsolunmuş olunması.

Daha ötesi, YPG’ye silah ve mühimmat desteğinin arttırılarak tahkim edilmesi.

Ve gelinen noktada çekilme işinde de ipe un serilmeye başlanması, çekilmenin başta ifade edilmemiş şartlara bağlanması ve tarihinin sürekli ileriye atılması.

Diğer taraftan, Rusya destekli rejim güçlerinin Münbiç kapısında verdiği mesaj.

“Eğer Türkiye gireceğim diyorsa girer, dış politikada destan yazıyoruz destan” söylemleriyle eşzamanlı olarak yaşanan gelişmeler, yoruma hacet bırakmayacak kadar açık. Görünen köy kılavuz istemez.

Okunma Sayısı: 4081
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    10.1.2019 12:48:47

    DIŞ POLİTİKA hamaset,nara atmalar ve tellal ile ilan etmelerle olan bir iş değildir. DIŞ POLİTİKA:Sabrı,kararlılık,sağlam temellere dayandırma,sahip olunan gücün yerinde ve en ekonomik kullanılmasıdır. Bunun için laf edebiyatından çok mühendislik zekanız,eğitimci sabrınız,siyasi dehanız ile tabiri caiz ise 360 derecelik görüş alanına sahip olmanız yatar. Dış politika da yanınızda olanlarıda en az karşınızda olanları bildiğiniz kadar iyi bilmeniz şarttır.Bu dost,yol arkadaşlarınızla nereye kadar ulaşabileceğinizi bilmeniz atacağınız adımı gösterir ve tayin eder.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı