"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Linç mantığına “dur” diyen kararlar

Kâzım GÜLEÇYÜZ
20 Ocak 2018, Cumartesi
Anayasa Mahkemesinin Mehmet Altan ve Şahin Alpay için verdiği tahliye kararına, ilgili ağır ceza mahkemelerinin direnişi sürerken, şimdiye kadarki “tutukluluğa devam” kararlarında gözlenen oybirliği, ilk kez bu kritik davada bozuldu.

AYM kararı sonrasındaki ikinci itirazı da reddeden İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Halit İçdemir, tahliyeden yana oy kullandı ve çoğunluk kararına muhalefet şerhi koydu:

“AYM’nin hatalı uygulamaları eleştirilebilir nitelikte olsa da bu durum AYM kararlarının bağlayıcılığına engel teşkil etmez. AYM’nin gerekçeli kararının beklenmesinde hukukî yarar yoktur. AYM iradesini kısa kararında ortaya koymuştur. Nihayetinde AYM kararları bağlayıcıdır, kesindir. Kararlarına karşı başvuru mercii yoktur. Tutuklama kararı AYM’nin göreviyle bağlantılıdır. Birtakım hatalı uygulamaları görev ve yetki alanını daraltmayacaktır. Bu nedenle kesin ve bağlayıcı AYM kararları doğrultusunda hak ihlalinin ancak tahliye ile giderilebileceği anlaşıldığından itirazın kabulü ile sanık Mehmet Hasan Altan’ın tahliyesine karar verilmesi kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.” 

Bu karşı oy ve muhalefet şerhi, hukukun en temel ilkeleri çiğnenerek bir linç mantığıyla yürütülen f.ö davalarındaki vahim gidişat açısından çok önemli ve kritik bir kırılma noktası.

Benzer örneklerini, 28 Şubat sürecindeki Yeni Asya davalarında, özellikle Mehmet Kutlular’ın yargılanma süreçlerinde çok görmüştük.

O konjonktürde DGM’lerin verdiği mahkûmiyet kararlarındaki oybirliği, AB’nin sıkı ve yakın takibiyle yapılan yasa değişiklikleri yürürlüğe girip kamuoyunda da bu yönde bir değişim süreci yaşanmasına paralel olarak tedricen delindi ve karşı oylar verilmeye başlandı.

Bir aşamadan sonra da, başlangıçta mahkûmiyet yönünde oluşan oybirlikleri, tahliye ve beraat istikametinde şekillenir hale geldi.

Bunun detaylı örnek ve açıklamaları, son çıkan “İttihad’dan Yeni Asya’ya Risale-i Nur’un Medyadaki Dili” kitabımızın ilgili kısımlarında.

OHAL sürecinde yargıyı da hukuk ve adaletten uzaklaştırıp AYM ve Yargıtay gibi yüksek yargı organlarını dahi fonksiyonlarını icra edemez hale getiren baskı ve korku ortamının aşılması noktasında gerek AYM’nin tahliye kararı, gerekse 27. Ağır Cezadaki karşı oy, tarihin burada da tekerrürünün güncel örnekleri.

İttihad buluşmalarının son durağı bu akşam Erzurum. Programı Ağrı, Ardahan, Erzincan, Iğdır, Kars ve Tunceli’den de katılımlarla gerçekleştirecek ve bölge toplantımızı da yapacağız inşaallah. Ömer Yavuzyiğitoğlu ve Rifat Okyay’la birlikte. Doğu Anadolu okuyucularımızı bekliyoruz. 

Yargıdaki normalleşme adımları hızlanmalı - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/yargidaki-normallesme-adimlari-hizlanmali_451482 

Okunma Sayısı: 8560
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bilâl Tunç

    21.1.2018 15:08:57

    Sayın Guleçyüz ve Gündüz Alp'in tesbit ve düşüncelerine katılıyor, tebrikler ediyorum...

  • Gündüz Alp-2

    20.1.2018 12:02:34

    Kendimizle birlikte hür ve demokrat dünyayı kandırmaya çalışmanın anlamı yoktur. Çözüm yolu bellidir:Hürriyetçi demokrasi. Bizi uyaran medeni, hürriyetçi ve demokrat, dost dünya da özellikle hak, hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları vb konulara dikkatimizi çekmektedir. "Sanki onlar da var mı?" demenin mantığı yoktur. Zira bunları onlar için değil Türkiye ve kendi insanımız için istiyoruz. Baskı ve korkuya dayalı bir sistem (gayri insani ve gayri hukuki olduğundan) ilânihâye devamı mümkün değildir. Hem böyle antidemokratik baskıcı sistemler, darbelerin ve süreçlerin bitmesini değil tam aksine yeni yeni başka süreçlerin hortlamasına sebebiyet verirler. Bunun için OHAL başta olmak üzere her türlü antidemokratik uygulamaların bir an önce bitirilmesi (maddi-manevi olarak) ülkenin hayrınadır. Terörle mücadele için OHAL'in olması şart değildir çünkü OHAL'siz de yapılabilir. Tıpkı bugüne kadar yapıldığı gibi. Maksat terör değilse o başka...

  • Gündüz Alp

    20.1.2018 11:48:53

    AYM'nin kararını eleştirmek başka bir şey fakat "tanımıyorum" demek daha başka bir şeydir. Yazınızda bahsi geçen 27.Ağır Ceza Mahkemesi üyesi beyefendinin tahliyeden yana oy kullanarak karara "muhalefet" şerhi koyması az da olsa âdil, cesur ve vicdanı hür yargıçların varlığına delildir. Kendisine hak, hukuk ve adalet adına teşekkür ediyoruz. Hakkın hatırı âlidir, başka hatırlara feda edilmemelidir. Adâlet herkese her vakit lazımdır. "Güçlü olanların haklı olduğu" bir adaletsiz adalet sistemi er geç yerini "haklı olanların güçlü olacağı" sistemine terk edecektir. Bir anlamda "yargısız infaz"ların gerçekleştirildiği antidemokratik ve gayri hukuki bir süreç yaşıyoruz. Pek tabii olarak bu sürecin neticesi de zulüm olacaktır. Bakınız dün "Özgür Olmayan Ülkeler" kategorisine düşürülen Türkiye, bugün İnsan hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) Raporunda da "Ülkede demokratik sistemin temel özelliklerinin yok edildiği" (Yeni Asya, 20.01) gerçeğini bir kez daha âleme ilan etmektedir.

  • Kemal

    20.1.2018 05:01:53

    Güneş.elbet doğacaktır,gün doğmuş gün batmış ne çıkar,adalet adil isminin gereğidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı