"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mahkemelerin zorlu sınavı

Kâzım GÜLEÇYÜZ
08 Ekim 2016, Cumartesi
Genelkurmay’ın “Personel mevcudumuzun sadece yüzde 1.5’u katıldı” dediği 15 Temmuz kalkışmasının arka planı hâlâ karanlıkta.

Failler, taşeronlar, planlayıcılar, azmettiriciler, alet olanlar, iç ve dış bağlantılar...

Cevabı hâlâ meçhul olan birçok soru.

O gece TRT’de okutturulan ihtilâl bildirisinin altındaki “Yurtta Sulh Konseyi”nin kimlerden oluştuğu da hâlâ tesbit edilemedi.

Darbeyi MİT’e haber verdiği belirtilen subay tutuklandı, ama aldığı bu haberi Cumhurbaşkanı ve Başbakana iletmeyen MİT Müsteşarı göreve devam ediyor.

Kritik saatlerdeki pozisyonuna dair soru işaretleriyle Genelkurmay Başkanı da.

Adlî süreç ve soruşturmalar ardı arkası gelmeyen gözaltı ve tutuklamalarla sürerken, tevkif edilenlerin sayısının 32 bine kadar çıkması, “Bu işin içinden nasıl çıkılacak?” diye sordurması kaçınılmaz olan bir yargı kaosunu da gündeme taşıyacak.

Gerçekten, bu kadar insan hangi mahkemelerce hangi salonlarda nasıl ve ne kadar zamanda yargılanacak? Bunun için gerekli fizikî şartların tamamlanması bile başlı başına zor bir mesele değil mi?

İlaveten, sayı daha da artmazsa, 32 bin kişinin sadece kimlik tesbiti bile aylar sürer. Ardından savunmaların alınması ve diğer yargılama prosedürleri... Mahkemeler bunun altından nasıl kalkacak?

Önceki  dönemlerde açılan yüzlerce sanıklı örgüt davalarından çok daha büyük ve kapsamlı devasa bir yargılama.

İşin bu tarafını bilen hukuk erbabı, evvelce bu boyutta bir benzeri yaşanmamış olan “FETÖ” davasının sadece “teknik” işlemlerinde dahi büyük zorluklar çıkacağına işaret ediyorlar.

Suçlanan her bir kişiye karşı açılacak her bir davanın özüne ilişkin konular ise ayrı bir bahis. Neyle itham ediliyorlar? Suçlamaların dayandırıldığı delillerin geçerliliği ne? İktidarın milat saydığı 17-25 Aralık’a ve belirlediği suçlama kriterlerine, ihbar ve jurnallere mahkemeler ne ölçüde itibar edecek? Sanıklar emniyet ve savcılık aşamasında verdikleri ifadelere sahip çıkacaklar mı, yoksa “Baskı altında verdim” deyip red mi edecekler?

Allah hakimleri adalete muvaffak kılsın.

OHAL sürecinde iyi bir sınav veremeyen AYM, umarız, KHK davalarında ve 16 bine ulaşan bireysel başvurularda hukukun gereğini yerine getirir.

“Devlet bireyden önce gelir” iddiasına cevap Said Nursî’den: “Cemaat için fert feda edilir” (anlayışı) zalim siyasetin gaddarane düsturudur.

Okunma Sayısı: 4923
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Raşit Duran

    8.10.2016 15:55:37

    Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır, beyanına muhalefet ettiğimiz sürece rahmet ve merhamet beklemek, tarlaya tohum atmadan mahsul beklemek gibi abesle iştigal olacaktır. Süreci enaz zararla bitirmenin yolu, uhuvvet, muhabbet, ittihad ve tesanudu bihakkin yerine getirmektir. Bu talebimiz masum ve magdurlar içindir. Suçlular elbette hak ettiği cezayı almalidrar. Zira onlar binler zulme kapı açmakla ve sebep olan yapan gibidir, sırrınca methamete layık olamazlar.

  • Raşit Duran

    8.10.2016 15:39:37

    Yıllarca uhuvvet ve muhabbet derslerine iştirak ettik. Fakat yaşadığımız toplu mağduriyet sürecinde Yeni Asya hariç sair kesimler uhuvvet ve muhabbetin muktezasini gösteremediler. Faruk Çakır beyin bugünkü yazısında soruyor. Gazze'ye sessizlik hayra alamet midir? diye. Peki ülkemizde yaşanan toplu mağduriyetlere karşı sessizlik hayra alamet midir? diye sormak gerek. Hesaba çekilmeden kendimizi hesaba cekelim diye düşünüyorum.

  • Raşit Duran

    8.10.2016 14:19:20

    Yaşadığımız ve devam etmekte olan mağduriyet sürecinde yalnızca mahkemeler değil toplumun tüm kesimleri bilhassa cemaatler sınavdan geçmiş ve maalesef açıkça soylemeliyim ki sınavı gecememislerdir. Mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olduğunu kim söyleyebilir ki? Peki in ya cemaatler,STK lar, iş dünyası, medya farklı mi?

  • Serdar celik

    8.10.2016 13:48:53

    Insanlar gazete okumus, bankaya para yatirmis, yasal olan sendikaya uye olmus...;: bunlar 15 temmuz oncesi yasalmiydi.? Evet..!! Peki anayasada diyorki suclar geriye islemez !! Yani 15 temmuz oncesi suc olmayan sendika...banka..v.b nasil olurda isten atilma sebebi olabiliyor..? HAKIMLER MAHKEMEDE NASIL CEVAP VERECEK ..BEN DIYECEM KI SENDIKA YASALDI VE BEN SENDIKAYA UYEYIM DIYE DEVLET HER AY MAASIMA 20 TL EKLEDI !! HAKIM NASIL CEVAP BERECEK.?

  • CESUR ADAM

    8.10.2016 12:03:23

    AKP maalesf tarihte bu ülkeye yaptığı ihanetlerle anılmayı milyoın kere haketmiştir.28 ŞUBAT MAĞDURİYETİNDEN nevzuhur eden AKP maalesef yeni mağdurlar ve mağduriyetler ile KARA SAYFADA BAŞ hale gelmiştir.

  • İMDAT SU

    8.10.2016 11:40:36

    Zalim zulmüne neyle devam eder?.. Zalimin kendisi bizzat mı zulüm yapar?.. Arkasındaki halk desteğiyle, şakşakçılarıyla, bilmem daha kiminle/kimlerle... Peki bu yapılan/yapılacak zulümleri Rahim ve Kahhar olan Yüce Allah görmüyor mu(sümme haşa)...Peki neden müsade ediyor... Halkın kahir ekseriyetinin bunlara ses çıkarmaması, yapılanların yanına durması, alkış tutması, mağdur olanlara hor gözle bakmaları... sebepleri arasında bunlar olmasın mı?.. "Başınıza gelen her musibet, sizin ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah, kusurlarınızın pek çoğunu da affeder."(Şûrâ Suresi 30. Ayet) Bu ayeti kerimeyi fert, topluluk ve toplum açısından ayrı ayrı değerlendirebiliriz. (Özellikle YENİASYA HAKKIN YANINDA dik durduğunu cümle alem bilir. Tenzih ederiz. )..

  • derda

    8.10.2016 03:10:29

    Bu kördüğümü Allah(c.c) çözecek.Hem de ansızın

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı