Merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin “Bir Nesli Nasıl Mahvettiler?” adlı bir kitabı var. Orada 1950 öncesindeki tek parti döneminin laikliği dinsizlik olarak anlayıp o şekilde uygulayan zihniyetinin nesiller üzerinde meydana getirdiği derin ve büyük manevî tahribatını anlatıyor.
Bu tahribat öylesine kalıcı izler bıraktı ki, tezahürleri nesiller boyunca devam etti.
Ve sonraki dönemlerde çıkış adresi resmî ideoloji olan her darbe, açık veya örtülü müdahale, gerek kendi devrinin, gerekse sonraki devirlerin nesillerine benzer durumları yaşattı.
27 Mayıs’tan 12 Mart’a, 12 Eylül’e, 28 Şubat’a ve halen yaşadığımız 15-20 Temmuz’a, defalarca tekrarlanan berbat bir fâsit daire.
Bediüzzaman’ın 40’lı yıllardaki seslenişlerinde yaptığı “Niçin bizimle ve Risale-i Nur’la uğraşıyorsunuz? Biz elli sene sonra gelecek nesli manevî ve ahlâkî tehlikelerden kurtarmaya çalışıyoruz. Şimdiki yanlış politikalarla ekilen tohumların mahsulleri ıslah olmazsa hayatın her alanında anarşiyi doğuracak” ikazları, bu tehlikeyi gören bir hassasiyetin ifadeleriydi.
Manevî değerlerin tahribine yöneldiği ölçüde adalet ve hakkaniyetten uzaklaşıp en temel hak ve hürriyetleri gasp eden uygulamalar, nice neslin mahvına sebebiyet verdi.
Kirli ve karanlık eller tarafından yönlendirilip anarşi ve terör girdabına sokulan ve su yolundaki testi misali kırdırılan gençlerin vebali onları bu yola sürükleyenlerin boynuna.
Türkiye yine çok sıkıntılı bir dönemi yaşıyor.
Öncesinde başlayıp 15-20 Temmuz sürecinde şiddetlenen hukuksuz uygulamalarla nice ailenin düzeni tarumar edildi. Hukukî hiçbir değeri ve geçerliliği olmayan suçlamalarla “terörist” ilân edilen kadınlı erkekli birçok insan yıllardır zindanlarda süründürülüyor.
Farklı dünya ve siyaset görüşlerine sahip oldukları halde benzer muameleye tâbi tutulan çok daha fazlası, hukuksuz KHK’larla, bütün kazanılmış hakları gasp edilerek işlerinden çıkarılıp ihraç edildi, ortada bırakıldı.
Bu durum her alanda yetişmiş kadroların biçilip tasfiye edilmesini netice verirken, yapılanlar masum çocukların hayatını da zehir etti. Şu anda yüzlerce bebek hapiste, sayısını bilmediğimiz on binlerce çocuk anne ve babasına hasret, türlü zorluk ve imkânsızlıklar içinde. Peki, onların bu hali kimin umurunda?
Ahmet (8) ve Selman (6) Cennete uçtu.
Diğerlerinin çilesi ağırlaşarak sürüyor...