"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Model” olma ümidi söndürülürken

Kâzım GÜLEÇYÜZ
19 Mart 2016, Cumartesi
Din adına siyaset iddiasından vazgeçtiklerini ve millî görüş gömleğini çıkardıklarını deklare ederek yola çıkan kadroların iktidarına, gerek önceki dönem siyasetindeki aşırı yıpranmışlığın, gerekse başka bir alternatifin bırakılmayışının da etkisiyle, içte ve dışta olağanüstü bir “kredi” açıldı.

28 Şubat baskılarına karşı toplumdaki demokrasi, hak ve özgürlük özleminin zirveye çıktığı bir dönemde, iyice bunaltıcı hale gelen askerî vesayeti geriletmenin de bir yolu olarak AB ve demokratikleşme reformlarına sahip çıkılıyor görüntüsünün verilmesi, bu krediyi güçlendirdi.

Dindarların da demokrat olabileceği tezini doğrulama potansiyelini içinde saklayan bu görüntü, “İslamla demokrasi pekâlâ bir arada olabiliyormuş” dedirtti.

Ve bu durum Türkiye’yi bütün dünyada ve özellikle İslam âleminde parlayan bir yıldız, gıptayla takip edilen bir model ülke ve bir cazibe merkezi haline getirdi.

Öyle ki, beş yıldır düşman ilan edilen Esad bile aramızın iyi olduğu dönemlerde Türkiye’nin AB yolculuğunu takdirle izleyip örnek aldıklarını ifade ediyordu.

Keza hâmisi İran’ın önemli yetkilileri de.

Batı dünyasında da Türkiye’nin demokratikleşme süreci yoğun bir alâka ile takip ve teşvik ediliyor; İslamla demokrasiyi harmanlayacak bu modelin bütün bölge ve insanlık için çok hayırlı neticeler doğuracağı ümidi seslendiriliyordu.

Ne var ki, o süreç devam etmedi. 

Gelinen son aşamada ise, önceki kısmî kazanımları dahi önemli ölçüde kaybettirip ülkeyi hukuk ve demokrasi kriterlerinden uzaklaştırırken, otoriterleşmeye doğru götüren kaygı verici adımlar atılıyor.

Üstelik buna karşı yapılan iyi niyetli ve yapıcı eleştiri ve uyarılar dahi ihanet sayılıp, bütün muhalif sesleri tasfiyeye ve susturmaya yönelik bir strateji izleniyor.

Bu gidişatla ilgili olarak içte ve dışta beliren kaygıların hızla arttığı bir ortamda Erdoğan’ın “Tüm kardeş topluluklar gözlerini Türkiye’ye dikmiş, umutla çıkış yolu arıyor, rehber olarak da bizi görüyorlar” sözü, ilginç bir ironi oluşturuyor.

Şu haliyle Türkiye’yi rehber ve kılavuz alan çıkar mı? Çıkarsa neticesi ne olur?

Başından beri “Risale-i Nur tekelleştirilemez” diyen Yeni Asya’yı “tekelcilik”le suçlayan müfterinin iftirasını aynen kendisine iade ederiz.

Devlet tekelini kaldırıp, aslına uygun olmak kaydıyla isteyen herkesin risale basabilmesinin yolunu açan, Yeni Asya’nın mücadelesi olmuştur.

Okunma Sayısı: 2635
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    19.03.2016 21:48:27

    Ülkemizin başında bulunanların DİNDAR insan profilline uyduklarını söylemek için AKIL SAĞLIĞINI YİTİRMEK GEREKİR.Çünkü; 1-NE İSTEDİLERSE VERDİM,diyerek yaptığı haksız ve hukusuz işlemi söyleyen kişi bırakın dindarlığı insanlığı sorgulanır. 2-Bir tarihe kadar 'Bu insanlar hem sizlere hem insanlığa ışık saçıyorlar DİYEREK SONRA İSE O IŞIK SAÇTIĞINI SÖYLEDİKLERİNİ terörist,hainler DİYEREK yabancı ülke idarecilerini iHBAR EDEN KAFA SAĞLIKLI VE diplomasiye vakıf,DEVLET İDARESİNE LAYIK,MEZİYET VE MAHARET SAHİBİ OLARAK GÖRÜLEBİLİRMİ.üLKENİN İTİBARINI NSAIL TEPETAKLAK ETTİĞİNİN FARKINDA OLDUĞUNU GÖRMEKTEN ACİZ KİŞİ itibar İÇİN şatafatlı bİNADAN MEDET UMUYORSA peees DENMEZMİ. 3-mÜSLÜMAN KOMŞULARININ İŞLERİNE MÜDAHALE EDEREK MİLYONLARIN KUL HAKKINA TECAVÜZ EDEN NASIL dindar rol OLARAK GÖRÜLÜR.mİLYAR KERE YANLIŞ BİR TANIM.

  • Garib Doğu

    19.03.2016 10:58:44

    ''Mert olan cinayete tenezzül etmez,cinayet isnat edilse cezadan korkmaz'' diyor Üstadımız. Yalan,iftira,hakaret,küfür cinayet ise; ki manevi cinayettir.Mert ve asil olan bir mu'min buna tevessül ve tenezzül etmemesi gerekiyor. Çünkü bu alçak bir silah olduğu gibi,mu'mine de asla yakışmıyor. Hele bir Nur talebesinin semtine uğramaması gerekiyor.Bununla netice almak ta mümkün değildir.Aynı zamanda sahibini zelil ve rezil eder. Elhasıl yukarıda sayılan manevi cinayet unsurları,şerefli ve izzetli bir insanın kullanacağı şeyler değildir.Herkesin,özellikle mu'minlerin bu alçak silahı kullanma hususunda son derece dikkat etmeleri gerekiyor.

  • Hasan Sinan Koşmaz

    19.03.2016 10:19:31

    Yeni bir kambur vakası yaşıyoruz. Demokrasiyi hazmedemeyenlerin demokrat lanse edildiği bir dönem yaşıyoruz. Bir de Türkiyenin en dindar kimliği bunlara veriliyor. Tam dindar ve tam demokrat?

  • HÜSEYİN İLHAN

    19.03.2016 06:09:06

    YENİ ASYA ilk sayısından bugüne kadar HAKİKATIN GÜR SESİ olmuştur.Bu sesi sustrumak için akıl almaz tertip ve hıyanetlerde bulunan harici ve akılda tam muhakemei akliyede eksik İHVAN ların ise ihanete varan halleri yüce rabbimizin inayeti ve ihlas ile hal ve ahvalini istikametini tayin eden YENİ ASYA camiasını asla mağlup edemez ve HAK'KIN HATIRI ALİDİR,HİÇBİR HATIRA FEDA EDİLMEZ diyen aziz üstadımızın yolundan çeviremezler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı