"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müsbet hareket, itidal ve hakkaniyet

Kâzım GÜLEÇYÜZ
12 Şubat 2017, Pazar
Hakkaniyet ve itidal üzere bir duruş ortaya koyabilmek ve bütün tahriklere rağmen o çizgide kalabilmek, bilhassa böyle dönemlerde çok daha önem kazanan bir sınav konusu.

Tarafgirlik-karşıtlık eksenindeki tavır alışların keskin çatışmaları doğurduğu, ifrat-tefrit arasındaki savrulmaların bunları tetikleyip daha da tırmandırdığı bir ortamda hissiyata kapılmayıp tahriklere gelmeden sükûnet ve olgunlukla yola devam edebilmek gerçekten çok değerli.

Müsbet hareket bir yönüyle tam da bu.

Burada kast edilen şey, suya sabuna ve etliye de, sütlüye de karışmayan pasif bir fikirsizlik ve tavırsızlık hali değil.

Sağlam esas ve prensiplere dayanan bir fikir ve o zeminde ortaya konulan kendisinden emin bir tavır söz konusu.

Bunu ifade ediş tarzı da sağlıklı bir özgüvene yakışır olgunluğu yansıtmalı.

Üstad Bediüzzaman’ın “Ne Haydar Ağa, ne Haydo; Haydar diyorum” sözüyle dile getirdiği ölçü tam da bu tavra karşılık geliyor. Ne fazla, ne eksik. Neyse o.

Türkiye’de son dönemdeki sıkıntıların önemli bir kısmı bu noktadaki ifrat-tefritlerden kaynaklanıyor. Bir tarafta kraldan fazla kralcılık yapan, ama göründüğü kadarıyla “kral”ın da pek rahatsız olmayıp tersine teşvik ettiği reisçilik yarışı, diğer tarafta amansız bir düşmanlık.

Ortası yok mu? Elbette var ve olmalı. Örneği de Üstadın aktardığımız sözünde.

Biz başından beri bu tarife uygun dengeli bir çizgide olmanın gayreti içindeyiz.

Kişilerle bir meselemiz yok. Herşeyin hak, hukuk, adalet, hakkaniyet ölçülerine göre yürümesi; hürriyetlerin ahlâkî değerler çerçevesinde hukuk güvencesinde olması; hiçbir şekilde baskı, tahakküm ve dayatma yoluna gidilmemesi; asla keyfîliklere tevessül edilip prim verilmemesi gerektiğini savunuyoruz.

Çok partili siyasetin kaçınılmaz icabı olan farklı fikirlerin, karşılıklı saygı ikliminde, hür ve eşit şartlarda medenîce yarışabileceği ortamın oluşmasına herkesi pozitif katkı vermeye çağırıyoruz.

Aynı vatanı ve kaderi paylaşan bir milletin mensupları olarak, birbirimizin düşmanı değiliz ve olamayız. Olmamalıyız.

CB “CHP zihniyetinde var tek adamcılık” diyor. Peki, getirmek istediği sistemi “millî şef ve Atatürk anayasası” referanslarıyla savunan kim?

15 yıllık iktidarın “ustalık” döneminde ancak fark edilebilen prangalar, mazlum ve mağdurların Arşa yükselen ahlarını alarak mı kırılacak?!

“CB, BB, mv, bld bşk, vali olsan ne yazar, gidece-ğimiz yer 2 metreküp toprak”sa, Allah gecinden versin, oraya illâ başkan gitme ısrarı niye?

Okunma Sayısı: 5526
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    12.2.2017 16:05:37

    (4) Referandum için "hayır"oyu verecek vatandaşları daha önce "terör yandaşı" "hain" "millettten korkan" lar vb yaftalayan iktidar cenahına ilaveten en son Bahreyn gezisi öncedinde sayın Cumhurbaşkanı yeni bir etiket daha ilâve etti:"Hayır diyenlerin konumu 15 Temmuzun yanında yer almaktır!"(diken, 12.02) Kampanya boyunca her söylemde iktidar cenahının yeni yaftalama yapması, muhtemelen, toplumsal vicdan ve kanaatlar üzerinde baskı oluşturarak "evet" tercihine yönlendirmek 7 Haziran seçimini kaybeden iktidarın tekrar tek başına iktidar olabilmek için nasıl bir söylem geliştirdiğini hepimiz biliyoruz. Terör ve anarşi, kriz ve kaos gibi toplumda korku ve gelecek endişesini tetikleyen argümanları işe yaramış, 5 ay sonraki 1 Kasım seçiminde yeniden tek başına iktidar olmuştu. Menfi siyasetin şu an kullandığı menfi üslup ile toplumun bir kısmını ötekileştiren, yaftalayan söylemlerini kabul ve tasvip etmek katiyen kabul edilemez.

  • Özcan Erkiş

    12.2.2017 12:32:17

    (3) Gazetenizin manşetten haber olarak da verdiği"Bu pakette denge ve denetim yok!" meselesi gibi diğer mühim konularını halka izah etmek yerine referandum kampanyası başka konular üzerinden yapılmaktadır. Mesele millet ve memleketi ilgilendiren ciddi ve hayati bir mesele iken, bir şahsın yahut bir partinin tercih veya reddi imiş gibi kamuoyunu o yöne kanalize edecek söylemler dile getirmek suretiyle kendilerine taraftar toplamaktadırlar. Yoksa "hayır" diyecek vatandaşı peşinen dışlayan, ötekileştiren, yaftakayan ve hatta "terör yandaşı" "hain" "korkak" "bölücü" gibi ifadelerle suçlayan iktidar cenahı ve taraftarları durduk yere niye böyle bir üslubu kullanıyor olabilirler? Bu söylem bugün için iktidar açısından prim yapsa bile ileride yine iktidar için ciddi sorunlara sebebiyet verebilir. Onun için her dâim herkese lâzım olan adalet, hürriyet, hukuk ve demokrasi deyip duruyoruz. Şahıslarla işimiz yok, biz bunlara taraftarız.

  • Özcan Erkiş

    12.2.2017 12:09:38

    (2) Yapılacak referandum sanki iki şahıs arasında yapılacak bir tercih meselesi imiş gibi meselenin aslı nazarlardan kaçırılmaktadır. Belki de bilinçli yapılan ve algı adına bir strateji de olabilir. Tâ insanlar işin aslına vâkıf olmasın, şahıslar üzerinden tercihini yapsınlar. Zaten OHAL ortamı sebebiyle konuşması gerekenlerin bile konuşmaktan kaçtığı bir korku ve baskı ortamı mevcut. Yeni Asya gibi cesur ve hakkaniyetli tavırla hareket eden bir gazete, tv, radyo...gibi medya organları da yok ki halka doğru haber ve doğru bilgi versin. Bir de bilhassa iktidar cenahının toplumu baskı altına alan, korku salan söylemleri dikkate alındığında referanduma hiç de eşit ve âdil şartlarda, hür ve demokratik bir vasatta gidilmediği âşikârdır. Meselâ milleti kucaklaması ve tarafsız olması icap eden Cumhurbaşkanı bile halkın kutuplaşmasına sebep olacak tarzda "Ülkeyi bölmek isteyenler 'hayır' diyor!" demektedir. Unutulmamalı ki bu toplumsal bölünmüşlük uzun yıllar tesirini gösterecektir.

  • Özcan Erkiş

    12.2.2017 11:45:10

    (1) Sayın Güleçyüz, bir kez daha teşekkürler. Zira hepimizin ama en başta yetkili ve sorumlu mevkide bulunan siyasilerin en muhtaç olduğu şey şu ortamda:Müsbet Hareket. Çünkü bunun olumlu-olumsuz yansımaları toplumda hemen kendini gösteriyor. Örneklerini hergün hepimiz görüyor yahut duyuyoruz. Onun için bilhassa şu günlerde toplumu böken, kutuplaştıran, yaftalayan, adavet ve husumeti körükleyen söylemlerden katiyen uzak durulmalıdır. Hem güzel söz inancımızın da bir gereği değil mi? Neden güzel,tatlı ve yapıcı bir dil kullanmaktan imtina ediyoruz? Çok mu zor yahut işimize yaramadığı ve menfaatimize uygun düşmediği için mi? Üslub-u beyân aynıyla insan, demişler. Kulandığımız üslub bir mânâda sahip olduğumuz zihniyeti de ele vermektedir.

  • CESUR ADAM

    12.2.2017 09:15:38

    Anayasa değişikliğine HAYIR demek için milyonlarca gerekçe var, Evet demek için ise tek gerekçe var.O da kendini baş sananın ego,hırs ve ihtirasını tatmin etmektiir.

  • Rabia ilhan

    12.2.2017 08:04:55

    👏👏👏👏 Allah razı olsun..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı