Bu manaya en güzel şekilde mazhar olanlar, Hz. Peygamber (asm) ve onun yolundan giden seçkin insanlar. Üstad ve talebeleri de.

İşte risalelerdeki örneklerden üçü:

* Binbaşı Merhum Asım Bey isticvab edildi (sorgulandı); eğer doğru dese Üstadına zarar gelir ve eğer yalan dese kırk senelik namuskârane ve müstakîmane askerliğinin haysiyetine çok ağır gelir diye düşünüp, “Yâ Rab, canımı al!” diyerek on dakikada teslim-i ruh eyledi; istikamet şehidi oldu. Evet, Risale-i Nur’dan tam ders alan, bir su içer gibi, kolayca terhis tezkeresi telâkkî ettiği ecel şerbetini içer. (Tarihçe-i Hayat, s 196-7)

* Risale-i Nur’un bir şehit kahramanı olan Hâfız Ali, hapiste Meyve Risalesi’ni kemâl-i aşkla yazar ve okurken vefat edip kabirde melâike-i suale mahkemedeki gibi Meyve hakikatleriyle cevap verdi. (Lem’alar, s. 233)

* Hatib Mehmed namında ciddî bir ihtiyar talebe İhtiyarlar Risalesi’ni yazıyordu. Ta On Birinci Ricanın ahirlerinde merhum Abdurrahman’ın vefatının tam mukabilinde kalemi Lailaheillallah yazıp, lisanı dahi Lailaheillallah diyerek hüsn-ü hâtimenin hâtemiyle (güzel bir sonun mührüyle) sahife-i hayatını mühürlemiş. (Kastamonu Lâhikası, s. 22)

Risale-i Nur hizmet tarihinde bunun başka birçok örneği var ve bunlara sürekli olarak yenileri ekleniyor. Meselâ İzmirli kadim okuyucularımızdan Hüseyin Görmenoğlu’nun derse gitmek için evden ayrıldığı esnada kapıda ruhunu Rahman’a teslim etmesi gibi...

Son örnek Hâfız Mehmet Ali Şeflek. 1944 senesinde Emirdağ’da ziyaret ettiği Üstaddan “Kur’an’ın her harfinde on sevap var, okuyun, okutun” dersi alarak son şahitlere dahil olan ve Nurcu diye imamlık görevinden alınan Şeflek, yüzlerce hâfız yetiştirmiş bir Kur’an hâdimiydi. Son günlerine kadar Kur’an’la haşir neşir örnek bir hayat yaşadı.

Mehmet Ali Hocaya ve ertesi gün vefat haberini aldığımız aşçımız Yılmaz Ergün’e Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyoruz. Rabbimiz Cennetinde buluştursun.