"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Öfkeyle değil, akıl ve hikmetle

Kâzım GÜLEÇYÜZ
13 Aralık 2017, Çarşamba
Trump’ın Kudüs provokasyonu sonrasında Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede Cuma günü tertiplenen tepki ve protesto eylemleri, medyada “Kudüs öfkesi” başlıklarıyla duyuruldu.

İslam düşmanı zihniyetin bu yeni ve cür’etkâr saldırganlığına karşı Müslümanların öfkeyle mukabele etmesi elbette ki anlaşılabilir bir durum. Böylesi eylemler, “ölü toprağı”nın atılıp Kudüs’e sahiplik şuurunun ortaya konulması açısından da önemli.

Ancak ümmetin bu duyarlılığı, İslam ülkelerini yönetenler tarafından geliştirilip uygulanacak akıl ve hikmet eksenli siyasetlerin dayanağı kılınmalı ki, sonuç verebilsin.

Aksi takdirde, sadece öfke ve hamaset, meselenin çözümü için yeterli olmuyor.

Çözümün ilk ve en önemli şartı, İslam ülkelerini yönetenlerin ikiyüzlü ve samimiyetsiz politikaları terk edip, ortak akıl ürünü stratejiler geliştirmek için bir araya gelmeleri.

(Tam bu noktada, Trump’ın Kudüs provokasyonunu bazı Arap rejimlerinden aldığı yeşil ışıkla gerçekleştirdiği yönündeki iddialar inşaallah doğru değildir diyoruz.)

Türkiye’nin çağrısıyla bugün İstanbul’da yapılacak olan olağanüstü İslam İşbirliği Teşkilâtı zirve toplantısı, dileriz, böyle bir buluşma ve dayanışmaya vesile olur.

Bakalım, İslam dünyasının İran-Suud geriliminde somutlaşan ve bilhassa Yemen’deki  iç savaşla Katar krizinde kendisini gösteren Sünnî-Şiî fitnesiyle karıştırılmak istendiği; Suriye tekrar “normal”e  dönüş sinyalleri verirken Libya, Mısır, Pakistan, Afganistan gibi ülkelerin iç huzursuzluk ve karışıklıklarla boğuşmaya devam ettiği; OHAL rejimiyle iyice ayarı bozulan Türkiye’nin de gerek iç, gerek dış politikasında çok ciddî sıkıntılar yaşadığı bir ortamda zirveye katılım ne düzeyde olacak ve ne gibi sonuçlar çıkacak?

Haddizatında olması gereken, İslam âleminin bir an önce kendi içinde ahenk ve bütünlüğü sağlayıp, Hıristiyan dünyası ve AB’nin yanı sıra ABD’deki demokrat ve insanî değerleri esas alan kesimlerle de—bu vasıflara sahip olan dengeli Musevîler dahil—olumlu diyaloglar kurup işbirliği yapması.

Sırtını küresel çetelere dayayarak sürekli hukuksuzluk üreten derebeyleriyle baş etmenin yolu, global ittifaklardan geçiyor.

Adalet Bakanı: “Hayvanları mal olarak gören anlayıştan can olarak gören anlayışa dönüşecek şekilde bir yasal düzenleme yapacağız.” Çok güzel. Bir de özellikle cezaevlerinde insanları da can olarak gören anlayışa geçişi sağlayabilseniz... Bunun için yasal düzenlemeye de gerek yok!

Ali Demirel ağabeyin ardından - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/ali-demirel-agabeyin-ardindan_448391

Okunma Sayısı: 6246
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    13.12.2017 11:15:00

    Ülkemizde ise OHAL darbe rejimi ile sosyal barışı ve adaleti berhava ettiğimizden İslam dünyasına örnek oluşturacak bir görüntü verememekteyiz. Adalet Bakanının hayvanı "mal" gören anlayıştan "can" gören anlayışa geçmesini memnuniyetle karşılarız fakat hak ve hukuku gasp edilerek zulme uğramış insanları da "insan" olarak görmelerini isteriz. Zira kainat şeceresinin meyvesi insandır. Ve insan da "can" taşıyor. Şeyh Edebâli'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" dediği gibi, insan hak ve hürriyetlerine ehemmiyet vermeyen ülkelerde güven ve istikrar, huzur ve refah, barış ve adâlet olmayacaktır. Bu sebeple evvela OHAL'in sona erdirilmesi hem dahili hem harici politika için elzemdir. Zira OHAL,hariçteki hür, medeni ve demokrat dünya ile aramızda Çin Seddi gibi durmaktadır. Çünkü bizi en çok ikaz ettikleri husus da budur. Hem bunu onlar için değil kendi ülkemiz ve insanımız için yapmamız gerekiyor. Zira OHAL ülkenin içinde de dışında da menfi ve zararlı neticeler vermiştir.

  • Gündüz Alp

    13.12.2017 10:48:55

    Milleti "öfkeli kalabalıklar" halinde sokağa dökerek meseleyi halletmeyi düşünen idareciler, öncelikle tutarlı, dengeli, akılcı bir harici diplomasi takip etmeleri icap eder. Böyle bir siyaset takip edilmediği zaman yıl 365 gün millet meydanlarda olsa sorun çözülmez. Bir defa İslâm dünyasında hakiki manada bir ittihat bulunmadığı gibi yine bu ülkelerde hakiki mana, muhteva ve uygulamalarıyla demokratik hukuk devletlerinin olduğu da söylenemez. Hürriyetin olmadığı, hukukun üstünlüğü ile demokrasinin bulunmadığı bu ülkeler evvela kendi iç işlerini düzene koymaları, kendi aralarındaki kavgaya son vermeleri ve ardından da güçlü ve tesirli ittifaklarla dünyada bir güç ve denge unsuru haline gelmeleri gerekir. Batı dünyasını toptan kötüleyen zihniyet bırakılarak, AB ve ABD gibi ülkelerdeki hürriyetçi demokrat, insan hak ve hürriyetlerine duyarlı kesimlerle ciddi anlamda ittifaklar ve diyaloglar tesis edilmeli, güçlü lobi faaliyetleriyle sorunlar çözülmelidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı