OHAL’in ilan edilişinden beri, sebep olduğu keyfî ve hukuksuz uygulamalar yüzünden yaşanan mağduriyetler hızla artar ve yaygınlaşırken, Türkiye’nin âcilen normalleşmesi gerektiğini ısrarla vurgulayageldik.
Hattâ daha öncesinden itibaren.
Yazılarımız ve konuşmalarımız ortada.
Buna karşılık iktidar da aynı ısrar ve inatla OHAL’i defalarca uzatarak devam ettirdi.
Hattâ baskın seçim kararı öncesinde dahi aynı şeyi yaptı. Dahası, seçim beyannamesinde bile “OHAL’e devam” mesajı verdi.
Millet İttifakında birleşen partiler ise tam tersine “İlk işimiz OHAL’i kaldırmak” taahhüdünde bulundular. Ve bu vaad, kitlelerde kabul gördü, mâkes ve destek buldu.
İktidarın seçime ramak kala bu konuda da keskin bir U dönüşü yaparak “Biz de OHAL’i kaldıracağız” deme gereği duymasının asıl sebebi bu durumu görmüş olmasıydı.
Gerçi sonra “İhtiyaç olursa yine getiririz” gibi eklemelerle bu taahhüdünü belirsizleştirip, ayrıca OHAL kalksa bile KHK’larıyla yapılanların devam edeceği mesajı verdi.
Ama netice itibarıyla “Seçimden sonra OHAL kalkacak” lâfının telâffuz edilmesi dahi hissedilir bir rahatlamaya sebep oldu.
Normalleşme işaretleri gelmeye başladı.
AYM’nin Ocak ayında verdiği tahliye kararına rağmen altı aya yakındır içeride tutulmaya devam edilen Mehmet Altan’ın İstinaf Mahkemesi kararıyla nihayet serbest bırakılması, bu işaretlerin en sonuncusu.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin Bylock mahkûmiyetlerini terör örgütü üyeliği suçlamasını kesin olarak ispatlayacak içeriklerin tesbiti şartına bağlayan son kararının duyurulması da.
Gerçi bu olumlu işaretlere karşı, keyfî gözaltı ve tutuklamaları devam ettirerek, normalleşme sürecini sabote edip engellemek isteyenlerin gayretleri de sürüyor.
Ama galiba artık şartlar onların aleyhine dönüyor, dengeler pozitif yönde şekilleniyor ve siyasî iklim de o yönde değişiyor.
Zaten ibrenin hukuka dönmeye başladığını yılın ilk aylarından itibaren görüp ifade etmeye başlamıştık. Engelleme veya en azından geciktirme gayretlerine rağmen bu sürecin devam ettiğini gözlüyoruz.
Temennîmiz hızlanması ve mağduriyetlerin de telâfisi aşamasına artık geçilmesi.
***
- Zübeyir Gündüzalp’in hastanede tedavi görmekte olan kardeşi muhterem Haydar Gündüzalp’e ve yine tedavi altında olan Yönetim Kurulu eski üyemiz, yazarımız muhterem Raşit Yücel’e “Geçmiş olsun” diyor, Şâfi-i Hakikî olan Rabbimizden hayırlı ve âcil şifalar niyaz ediyorum.
- Karamsarlığa hayır, müsbet mücadeleye devam https://youtu.be/m2qncQUjp3g @YouTube aracılığıyla