Daha o gecenin en sıcak saatlerinde “Allah’ın lütfu” olarak yorumlanan 15 Temmuz kalkışmasının ardından ilan edilen OHAL için de “Normal zamanlarda yapamadığımız birçok şeyi yapmamıza imkân verdi” denilmişti.
Gerçekten, peş peşe çıkarılan KHK’larla OHAL hukukunu dahi hiçe sayan tasarruflara, görülmemiş tasfiyelere imza atıldı.
Kişi hak ve hürriyetleri, fikir, ifade ve basın özgürlükleri, hür teşebbüs, çalışma ve mülkiyet hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere sert darbeler indirildi.
Son derece ağır ve vahim hak ihlalleriyle çok ciddi mağduriyetlere sebep olundu.
Âdil yargılama ilkesiyle birlikte masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsîliği esası, savunma hakkı... ayaklar altına alındı.
Hak arama yolları tamamen kapatıldı.
OHAL, ilan ediliş gerekçeleriyle sınırlı geçici bir yönetim biçimi iken, bu gerekçeleri fersah fersah aşıp sonuçları OHAL sonrasına da uzanan keyfîliklere dayanak yapıldı.
İlk üç aylık OHAL dönemi sona ermeden toplanan MGK ikinci uzatmayı “tavsiye” edip bu karar Cumhurbaşkanınca da dikte edilince, OHAL üç ay daha uzadı.
Ama ilk ilan edilişinde Meclisin 346 evet oyu ile kabul ettiği OHAL’i üç ay uzatma kararının kaç oyla alındığı hâlâ meçhul.
İlk üç aylık dönemin başında bazı bakanların “Üç ay dolmadan da kaldırabiliriz” dedikleri, ama öyle olmadığı ve bu defa uzatma kararına karşı çıktıkları ise biliniyor.
Bunu Cumhurbaşkanı bile ifade etti.
Ama Erdoğan “Belki 12 ay da yetmeyecek” diyerek, OHAL’in ilânihaye uzatılması noktasında ucu açık bir tutum sergiledi.
Şimdi yine aynı tavrı devam ettiriyor.
Ancak bu durumun hükümette yol açtığı sıkıntı farklı şekillerde kendisini gösteriyor.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin “OHAL’in tekrar uzatılmasını istemiyorum” ve Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in “OHAL’de anayasa değiştirilmez” beyanları, bu sıkıntının en son ve yeni örnekleri.
İşin garip tarafı, başkanlığa dair anayasa değişikliğinin OHAL rejiminde gündeme getirilmesi. Belli ki, Türkeş buna karşı.
Bu itiraz hükümet ve AKP içinde destek bulursa, OHAL başkanlığa takoz olabilir.
İktidarda OHAL sancısı artacak gibi.
MHP’li Yurdakul: Darbe girişiminin TRT-1’de açıklamasını yapan Yurtta Sulh Konseyinin üyeleri kimler, neredeler? Bunlar niye açığa çıkmıyor?
Hangi örgüt olursa olsun, “itirafçı”lara derin bağlantılarla görevlendirilme kuşkusunun yoğunlaştığı soru işaretli kişiler olarak bakılmalı.
Bakana göre 6 bin öğretmenin göreve iadesi, aklandıkları anlamına gelmezmiş. Yani, bir defa damga yemeye gör, masumiyet karinesi hak getire!