Seçimle gelip, kendi atadığı Genelkurmay Başkanının yaptığı darbeyle devrilen ve tutuklu yargılanırken mahkeme salonunda heyetin gözü önünde can veren Mursî, darbe karşıtı eylemlerde vefat eden Esma Biltaci ve diğer darbe mağdurları için bizim iktidar rabia işaretleriyle çok “dokunaklı” nutuklar attı, kameralar önünde gözyaşları döktü.
Uluslararası toplantılarda darbeci Sisi’yle birlikte görüntü vermemek için, onunla aynı masada oturmamaya çok dikkat gösterildi.
Ancak bunların, bizdeki 12 Eylül-25 Şubat-15/20 Temmuz’ların karışımı bir strateji takip eden Kahire cuntasının, terör örgütü ilan ettiği İhvan mensuplarına yönelik hukuk ve vicdan dışı operasyonlarını önleme veya hiç değilse hafifletme bakımından hiçbir etkisi olmadı.
Hattâ Türkiye’ye sığınan İhvan mensubu bir genç sınırdışı edilerek Mısır’a gönderildi ve orada derhal idam edildi. Ve bizim hükümet bunun sorumluluğunu havaalanı güvenlik görevlilerine yıkarak işin içinden “sıyrıldı.”
Haddizatında 12 Eylül tarzı bir uygulama ile kendisini “seçilmiş” konuma taşıyan Kahire yönetiminin İhvan’a yaptıkları ile, bizim iktidarın yıllarca birlikte yürüdükten sonra âni bir manevra ile terör örgütü ilan ettiği topluluğa yaptıkları arasında özde hiçbir fark yok.
İhraçlar, tutuklamalar, yargılamalar, mahkûmiyetler, malvarlıklarına ve herşeylerine el koymalar, iktidar medyası kanalıyla alabildiğine yoğun algı operasyonları yapmaklar.
Tek fark: Orada idam var, bizde yok...
Şayet olsaydı, idamlarda her halde Mısır’ı fersah fersah gerilerde bırakmış olurduk...
“Arap baharı” kumpasının Mısır durağında İhvan’ın evvelâ önü açılıyor gibi yapılıp sonra tuzağa düşürülerek perişan edilmesi sürecinde bizim iktidarın rolü ve dahli, ayrıca masaya yatırılıp tahlil edilmesi gereken bir konu.
Ve Mısır’la ilişkilerde gelinen nokta:
Doğu Akdeniz ve Libya krizlerinde de karşımızdaki blokta yer alan Mısır’la normalleşme sinyalleri istihbarat düzeyindeki temaslara dışişleri bakanlıklarının da eklenmesiyle, Erdoğan’ın “en üst düzeyin bir tık altı” dediği aşamaya getirilmiş görünüyor. Bunun anlamı; “Sıra Sisi’yle masaya oturmakta;” öyle mi?
Gerçi Kahire hâlâ burnundan kıl aldırmıyor...
Ardından İsrail’le arayı tekrar düzeltmek mi gelecek? (Gerçi ticaret ve işbirliğinde bozulan pek birşey de olmadığı da ayrı bir vâkıa...)
Reel politik sürüyor. Keskin U dönüşleriyle!