"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur metodu takip edilmeyince

Kâzım GÜLEÇYÜZ
19 Mayıs 2018, Cumartesi
Filistin, 70 yıldır İslam âleminin kanayan yarası. Siyonist işgalin pençesindeki bu mübarek topraklardan hep çok acı ve yürek yakıcı haberler geliyor.

Bu duruma artık bir son vermek, Filistinli Müslümanlara ve gasp edilen haklarına sahip çıkmak, Kudüs başta olmak üzere oradaki mukaddes mirası çiğnetmemek adına güçlü ve sonuç alıcı bir irade ve inisiyatif maalesef hâlâ ortaya konulabilmiş değil.

Bunun birinci sebebi, Filistinliler başta olmak üzere Müslümanların dağınıklığı.

Ortak düşman İsrail karşısında bile El Fetih, Hamas ve diğer irili ufaklı örgüt ve gruplar birleşmeyi başarabilmiş değiller.

Mücadele metodundaki hatalar cabası.

Aynı dağınıklık diğer İslam ülkeleri için de geçerli. Suudi Arabistan, Mısır ve bazı Körfez ülkelerinin Trump-Netanyahu eksenli politikalar izliyor olmaları ayrı bir hicran.

Bu durumdaki ülkelerin krallık veya askerî diktatörlük rejimleriyle yönetiliyor olmaları da, söz konusu politikalarda çok etkili.

Demokrasi olmayınca, yöneticileri yönlendiren ve denetleyen halk, sivil toplum, kamuoyu, meclis, medya gibi faktörler devredışı kalıyor ve gerek iç, gerekse dış politikalar dışarıdaki farklı adreslerde belirlenip dikte ediliyor, sorgulayan da olmuyor.

Burada, İhvan ve Hamas gibi yapıların siyasetle içli dışlı olup, bulundukları yerlerdeki keskin iktidar mücadelelerinde radikal tavırlar sergilemeleri de bir handikap.

Oysa Risale-i Nur hizmetindeki siyasete mesafeli duruş ve müsbet hareket prensibini esas alsalar, çok daha farklı olabilir.

Bu noktada, bilhassa Türkiye’yi yönetenlerin çok büyük vebal ve sorumluluğu var. 16 yıldır iktidarı elinde bulunduran kadrolar, Risale-i Nur metodunu esas alarak önce kendi ülkemizde demokrasiyi geliştirebilmiş ve İslam âlemine bu açıdan örnek bir model oluşturabilmiş olsalardı, çok daha olumlu bir tablo ortaya çıkabilirdi.

Türkiye bunu yapamayınca meydan Vahhabilikten ABD+İsrail taşeronu Suud modeli yeni bir “ılımlı İslam” tezgâhına geçiş yapanlarla, İran tarzı radikalizmi köpürtüp tokuşturanlara kaldı. Bunların rekabeti üzerinden yeni fitne kazanları kaynatılıyor.

Olan da mazlum Filistinliler başta olmak üzere Müslümanlara ve İslama oluyor...

***

- CB-16.5.18: “Yeni sistemle bürokratik oligarşi bitecek” CB-28.11.17: “Nerede işin altından kalkamayan, sorumluluğunun yükünü taşıyamayan biri varsa şu ifadelerle işin içinden sıyrılmaya çalışıyor: ‘Beyefendi böyle istiyor.’ Bu söz bürokratik oligarşinin yeni şifresi haline geldi”

- Milletin verdiği desteğin hoyratça kullanılması kabul edilemez - http://www.yeniasya.com.tr/ video/milletin-verdigi-destegin-hoyratca-kullanilmasi-kabul-edilemez_461903 

Okunma Sayısı: 4007
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    19.5.2018 10:07:41

    Nazarlarımızı hariçten dahile çevirmeliyiz. Çünkü dahilde de toplumsal barış ve huzuru temin edecek projenin hareket noktası, Risale-i Nur metodundan çok uzakta olmakla benzer sorunları biz de yaşıyoruz ve yaşacağız. 24 Haziran ya hürriyetçi demokrasiye dönüşün yahut tekçi sisteme vize verişin tarihi olacaktır. Bir yanda "rey-i cumhur" yani demokrasi, öte yanda "rey-i vahit" yani dikta yönetimi. Daha şimdiden tekçi sistem gelmeden, yetki devriyle Millet Meclisinin kapısına kilit asıldı bile. Bu kilidin anahtarı, hür bireylerden oluşan milletin hür reyleriyle 24 Haziran'da açılacaktır, diye ümit ediyoruz. Milletin hürriyetçi demokrasi adına verdiği krediyi, 16 yıl kullanan ve fakat bu krediyi batıran iktidarın yeniden kredi istemesi, geldiğimiz noktayı dikkate alırsak yine batıracağı yönündedir. Böyle bir iktidara yeniden kredi açmak akıl kârı mıdır?

  • Gündüz Alp

    19.5.2018 09:51:50

    Sayın Güleçyüz, Orta Doğu'nun ortasında 1948 model bir şehir devleti hacmindeki İsrail devletinin zulüm ve işgallerine karşı, elli kusür İslâm ülkesinden oluşan İslâm Dünyasının dünya kamu oyunun vicdanını hareket geçirecek bir irade ve fiili (70 yıldır) ortaya koyamamış olması ne hazindir. Yazınızda saydığınız haklı sebepler, bu irade ve fiillerin en büyük engelleridir. Bu engelleri aşamayan, kendi içinde hürriyetçi demokrasi lehine bir dönüşümü gerçekleştiremeyen, tekçi sistemlerden kurtulamayan, kendi aralarında ittifak ve ittihadı tesisi edemeyen, kısaca hareketinin merkezine Risale-i Nur metodunu koyamayan bir İslam dünyasından ne Filistin-Kudüs ne bölgesel bir barış ve huzur projesi beklemek hep başka baharlara kalacaktır. İslâm dünyasında güçlü, caydırıcı bir şahs-ı manevinin (ittihat ve ittifakın) olmaması, meydanı çıkarcılara bırakmaktadır. Şeklen ve zahiren böyle birliktelikler var ama gücü ve caydırıcılığı var mı?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı