Siyasetin 17 yıllık rutinini bozup yeni bir anlayışın önünü açan 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimleri iktidar partisini ciddî bir iç sorgulamaya zorlarken, eskiden kalma imajının getirdiği yüklerden kurtulmak için yoğun çaba gösteren anamuhalefet partisinin bu yolda geliştirmeye çalıştırdığı yeni stratejinin başarısını da ortaya koydu.
AKP’nin iktidara yerleşip statüko ile bütünleştikçe, özellikle tek adam rejimine geçiş sürecinde ve sonrasında verdiği birçok sinyal, rollerin değiştiği, tek parti CHP’sinin yerini AKP’nin aldığı bir tabloyu ortaya koydu.
Bilhassa 20 Temmuz OHAL sürecinde yapılan ve önceki dönemlerde benzeri görülmemiş boyutlara varan hukuksuz uygulamalar, bu tesbitin somut örnek ve delilleri.
Fark, bunların “dindar” kadroların iktidarı eliyle yaptırılması ve adeta hipnotize edilen dindar kitlelerin bu yapılanlara itiraz etmek ve karşı çıkmak bir yana, destek vermesi.
Bunun dışında, eskiden CHP dönemi için ifade edilen “parti devleti” nitelemesi artık AKP dönemi için seslendiriliyor. Bazı valilerin, farklı kademelerdeki bürokratların, hattâ rektörlerin parti il başkanı gibi davranmaları, bu nitelemeye haklılık kazandırıyor.
Gelinen noktada, bu durumun meydana getirdiği rahatsızlık AKP içinde de nihayet dillendirilmeye başlandı. Davutoğlu’nun ve daha düşük profilde de olsa Gül’ün eleştirileri, bunun dışarıya akseden yansımalarından.
Partideki iç sorgulamanın, 23 Haziran’dan da ders almaya pek niyeti olmadığı gözlenen Saray’ın blokajını aşıp aşamayacağı ve nasıl bir sonuca bağlanacağı yakında belli olur.
İktidar cenahında yaşanan sancılı belirsizlik devam ederken, anamuhalefet partisinde yönetim ezber bozan çıkışlarını sürdürüyor.
Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarına yönelik 7 maddelik manifestosundaki adalet ve kul hakkı vurguları, “Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek” hatırlatması, israftan kaçınma ve hesap vermeye hazır olunması ikazı, kimseyi ötekileştirmeyip herkesi kucaklama çağrısı, işi ehline verme ve liyakat konularına dikkat çekmesi, bunun manidar örneklerinden.
Keza bazı başkanlar hakkındaki yolsuzluk ve kayırma haberlerinin üzerine gitmesi de.
23 Haziran’ı kazandıran bu çizgide içtenlikle sebat ve devam edilmeli ki, kalıcı olsun.